Hoşlandığım her kıza mevzuya dalmak için şu soruyla giriş yapardım: – Balık burcu musun? Ulan bi tane de denk gelmez ki balık burcu – Yoo, neden sordun ? – Çok duygusal birisin, bunu hissediyorum. Ondan sordum. Bunu duymaktan çok haz alırlar. Sanki duygusal olmak çok iyi bi şey. Kalbin beyne attığı en büyük kazık işte!
Toplum olarak da öyle değil miyiz? Bi yetenek yarışması yapılır veya ne bileyim herhangi bir yarışma işte. Ne en güçlü kazanır, ne en iyi dans eden, ne en iyi şarkı söyleyen. Trajik hayat hikayesi olan kazanır, özürlü olan kazanır, gariban olan kazanır. Mevzu milliyetçilikse orda durum apayrı bir şekil alır. İçinde Türk’ün olduğu ve halkın oyladığı her organizasyonu Türk kazanır. Mevzu dini değerlerse, orda akan sular durur. Hırsızı başımızın tacı yaparız. Yeter ki alnı secdeye, yanağı Hacer-ül Esved’e değmiş olsun!!!
Bunları niye mi anlatıyorum? Sosyal medyada iki de bir denk geliyorum. Moussa Sow’un Müslümanlık ve kendi dindarlığı üzerine kelamlarına. Oysa ki Fenerbahçe futbol takımının şu an en formsuz oyuncusu. Müslüman bir ülkeyiz. Kıyam, Kıraat, Rüku ve Secdeli gol sevinci hepimize sempatik geliyor. Bunda hiç bir yanlış yok. Alex istavroz çıkarıyorsa Moussa da secdeye kapanır çimde ne var bunda ? Alex ve diğer İseviler yapabilir. Ben bir Müslüman olarak şık bulmuyorum mesela. Biz de ibadetin gizli olanı makbuldür. Dindarlığın da naifçe belli edileni. Zaten bi adam dindarlığını da gözünüzün içine sokuyorsa ondan da uzak durmalı. Tecrübe ile sabittir.
Yani Sow’un bu tarz demeçleri de hiç hoşuma gitmiyor. Bu memleket ilk defa Müslüman topçu görmüyor!Çok da iyi topçular geldi, hem Müslüman hem de kariyerli. Anelka geldi, kralı. Hem de sonradan Müslüman olma. Okumuş, araştırmış ve dinimizi seçmiş. Ne kadar gurur duysa az. Öyle hasbelkader Müslüman ülkede doğduğu için Müslüman olmamış! Öz başarı bu. Bi günden bi güne Anelka’nın duymadık ne kadar oruç tuttuğunu, ne kadar namaz kıldığını. Bir gün cuma namazından çıkarken resmini çektiler de kıyameti kopardı adam. Ayıp olduğunu söyledi. Show yapmam dedi. Araplar da öyledir. Camiye giderler, farzı kılarlar, sünneti evde kılarlar. Hem evde de namaz kılınsın diye hem de Show olmasın diye.
Mesela Moussa her ramazan ayında oruç tutuyor. Allah kabul etsin, kendisine tutuyor elbet. Diğer yandan bakıyorsun Moussa’ya; ramazan ayı sezon başlangıcı bizde, adam yorgun, bitkin ayakta duramıyor. Milyonlarca Euro ‘senede eski parayla tam 10 trilyon’ kazanıyor. Yediği ekmeğin kabına ihanet etmek değil mi bu ? Tamam duygusal milletiz, ben de öyle. Bunu hoşgördük.
Abi bi aaaa niye, ramazan biteli 70 gün oldu. Kurban bayramı geldi. Bu adam fil gibi resmen. Sahada koşamıyor ?? Ha bir de sevmiyordu di mi Ersun Hoca’yı? Sevmez abi!!! 12 km koşmadı diye trübüne gitti. Şimdi fil gibi. Nasıl koşsun 12 km. Maalesef Fenerbahçe’nin bu forvetlerle işi çok zor. Emenike ayrı dert, Moussa ayrı bir dert. Webo zaten nöbetçi kobra.
Geçen sezon üçü de verimliydi. Herşeye rağmen. Herşeye rağmen diyorum, bence Fenerbahçe’nin santrforu ne Emenike ne de Sow. Ikisi de yanlış tercih. Sow’da, Emenike de TANGA FORVET. Yani özelliği araya iyi kaçması. Ikisi de 4-4-2 puzzle’ının parçası. Yanlarına koyacaksın 1.90’lık bir pivot santrfor, biri indirsin, diğeri kaçsın araya. 4-4-2’yi oynamazsan veya pivot santrforun yoksa bu tip adamlar özelliklerini sergileyemez. Fransa’da 35 gol atan adam 15 gol atamaz life. Ama Moussa’ya kimse fazla yüklenmez. O kadar iyi futbolcu değil ama çok iyi bir Müslüman. Arada bi formsuz da olsa olur. Volkan topu tut! Raul ılık süt iç! Otur Webo otur! Koş Kuyt Koş! Herkese mutlu bir hafta sonu, Moussa’nın goller attığı bir hafta sonu diliyorum.