Ligin ikinci yarısı Beşiktaş için büyük talihsizliklerle başladı. Beşiktaş ilk yarıda kendisini liderlik koltuğuna taşıyan futbolundan uzaklaşmış olmadığı halde, iki haftadır olmadık şanssızlıkların ve rakip kalecilerin üstün performanslarının üst üste gelmesiyle puan kayıpları yaşadı. Bu yetmezmiş gibi bir de yarıştaki rakiplerinin, Beşiktaş’ın futboluyla kıyasladığımızda oyun içerisinde aciz durumlara düşecek derecede daha düşük seviyede futbol oynamalarına karşın; yine olmadık şanslar ve acayip kaleci performanslarıyla üst üste galibiyetler aldıklarına şahit olduk! Normal şartlarda Beşiktaş’ın son 2 haftada minimum 4 veya 6 puan alması, rakiplerinin ise en az 2 veya 3 puan kaybetmesi, oynanan futbolların doğal sonucu olurdu. Ancak elbette futbol herşeyin karşılığını bulduğu bir oyun olmadığı, sürprizlerle dolu olduğu için bu kadar heyecanla izlenen bir spor…
Bu uzun girizgahın ardından maça dönelim. Sergen hocanın sol içte Ljajic, sol açıkta N’Koudou ve defansta da Welinton tercihleriyle başladığını gördük. Beşiktaş’ın yine ilk 20-25 dakikayı gol yollarında etkili olamadan geçirdiği, sonrasında pozisyonlar bulduğu bir maç oldu. Bu Siyah-Beyazlılar açısından kötü bir alışkanlık haline geldi, çünkü erken atılacak bir gol çoğu zaman maçı rahat hale getirmenin en iyi yoludur. Ama Beşiktaş o coşkulu başlangıcı hemen hemen hiç yapamıyor. İşi sonralara bırakmak da bazen çok zora girmesine neden olabiliyor, çünkü rakibin ilk geldiği atakta golü bulması söz konusu olabiliyor. Aynı bugün olduğu gibi…
İkinci yarıya yine aynı 11 ile başladı Sergen hoca, ancak Ersun Yanal’ın çağdışı katı savunmasının mevcut oyuncularla bir türlü açılamayacağını anlayınca daha fazla beklemeyip Göztepe maçında olduğu gibi 55’te 3 değişiklik yaptı. Takımın en çok top kaybeden ismi N’Koudou, artık canı çıkmak üzere olan Atiba ve henüz 11’de başlayacak seviyeye gelmediğini gördüğümüz Ljajic’in yerine Ghezzal, Oğuzhan ve Mensah dahil oldular.
Bu değişikliklerden sonra oyunu rakip sahaya iyice yıktı Beşiktaş. Özellikle maçın en iyilerinden Josef ve Rosier’in başlattığı ve genellikle Ghezzal’a ulaştırılan toplarla geliştirilen hücumlarda gol arandı. Ara ara Mensah’ın da rakip kaleye dikine inmeye çalışan bireysel girişimleri oldu. Ancak yerinden hiç ayrılmayan 6’lı bir savunma hattıyla oynayan rakip, Beşiktaş’ın üretkenlik anlamında elini çok zorladı. Buna rağmen geçen haftaki Trabzonspor maçında olduğu gibi maçı kazanmaya rahatlıkla yetecek sayıda gol pozisyonuna girmeyi becerdi Beşiktaşlı oyuncular. Ancak yazıya da başlığını veren büyük şanssızlık yakalarını bırakmıyordu.
Tüm camianın motivasyonunu düşüren puan kayıpları olduğunun farkındayım. Ancak Beşiktaş’ın oyun gücünden bir şey kaybettiğini düşünmüyorum. Beşiktaş’ın aleyhine, rakiplerinin ise lehine işleyen inanılmaz şans faktörü iki haftadır sürüyor, ama bu tabii ki haftalarca sürmeyecek. Bu talihsizliğin hafta sonu içerde oynanacak Konyaspor maçıyla kırılacağına inanıyorum. Yeni bir seri yakalanmasıyla birlikte Beşiktaş tekrardan ayağa kalkacaktır…
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter:@olcynrlu