Eskiden de yaparlardı bu işleri ama böylesine fütursuzca, aleni ve meydan okurcasına olmazdı. Artık topuyla tüfeğiyle geliyorlar. Federasyonu, hakemleri, basını, siyaseti neleri var neleri yoksa saldırıyorlar. Tarihte görülmemiş bir rezalet yaşanıyor ve Fenerbahçe bir çok cephede yine tek başına savaşmak zorunda kalıyor. Göz göre göre bir operasyon çekiliyor. Artık bu konuda hiç bir şüphe yok. Hatta rakip takım taraftarları bile görüyor bunu ancak onlar şimdilik ”bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyorlar ve susuyorlar, 3 maymunu oynuyorlar.
Tabii bu kadar aleni bir operasyon sözkonusu olunca ister istemez takım da etkilenmiş durumda. Belli ki gerilmişler. Rahat değiller saha içinde. Gerginlik ve telaş oyuna da yansımış. Elbette Erol Bulut’un Fenerbahçe’yi iyi çalışmış olmasının da payı var tıkanan oyunumuzda ancak telaştan yaptığımız hatalar da az değil.
Erol Bulut demişken, maçın başında yanımdaki tribün arkadaşım Mehmet beni uyardı. ”Siopis sürekli Gustavo’nun peşinde hiç top aldırmıyor” dedi. Dikkkat ettim haklı. Hakikaten de Erol Hoca’nın bu önlemi topu oyuna sokma konusunda bizi çok zorladı. Serdar ile çıkmaya çalıştığımızda çok pas hatası yaptık. Gustavo’nun top alamadığı bölümlerde Ozan da ilaç olamadı bu soruna. Kruse ve Rodriguez de Serdar’la pas hatası konusunda yarışınca üretken olamadık. Tolga Ciğerci’nin de sağ açık mevkisini yadırgaması ile iyice tıkandık. Bu arada ben Tolga’ya ve özverisine büyük saygı duyuyorum. Daha temkinli oynadığımız deplasman maçlarında Tolga ile başlamayı yanlış bulmuyorum. Ancak oyuna daha çok hakim olmamız ve hücum zenginliğine ihtiyaç duyduğumuz Kadiköy’deki maçlarda Tolga maalesef faydalı olamıyor.
Ancak bugün iyi oynamadık diye özeleştiri yapma günü değil. Alanyaspor iyi takım. Ligin ilk yarısında Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor deplasmanlarında da çok etkili oynadılar. Ya mucizevi şekilde ya da hakem hatalarıyla kaybettiler 3 maçı da. Şu anda kimse o maçlardaki iyi oyunu kötü oyunu hatırlamıyor bile. 3 puanı alan aldı. O yüzden bugün Fenerbahçe de iyi oynamamasına rağmen kazanabilirdi. Ama karşısına bir ”operasyon” engeli çıktı. Geçen hafta olduğu gibi son dakikada doğrandı.
Ben Youtube kanalındaki ”Sadece Fenerbahçe” programında bir sonraki iç saha maçımız Galatasaray ile olduğu için ”provokasyon” yapacak bir hakemin atanacağını iddaa etmiştim. Benim beklentim Mete Kalkavan’dı. Yanılmışım, daha beteri geldi. Sahada Ümit Öztürk, VAR’da Serkan Tokat ikilisi ile Galatasaray’lılıkları ayyuka çıkmış bir ekip görevlendirdiler operasyonu gerçekleştirmek için. Onlar da kendilerine verilen görevi hakkıyla yerine getirdiler. Zaten bugün gündüz oynanan Beşiktaş-Gazişehir ile Gençlerbirliği-Trabzonspor maçında verilen penaltıları alın, bu maçta verilen ve verilmeyenlerle yanyana koyun, ne olup ne bittiğini anlayacaksınız. Dediğim gibi her şey çok net ve artık utanmadan sıkılmadan yapıyorlar bu rezillikleri.
Dolayısıyla Fenerbahçe taraftarı kızgın. Taraftar isyanda. Kabullenemiyor olan biteni. Şampiyonluk umutları da doğal olarak azalıyor. İşte bu umutsuz görüntü içerisinde ben yine biraz Polyanna’cılık yapacağım. Biliyorum, kimsenin hayalci temenniler dinleyecek hali yok ama yine de söyleyeceğim aklımdakileri. Öyle veya böyle önümüzdeki 3 takımla oynadık ilk 4 hafta. Diğer takımlar da oynayacak birbirleriyle. İlla birileri puan kaybedecek, hepsinin 3’er puan alma şansı yok. Trabzon -Başakşehir oynayacak, en az birisi puan kaybedecek. Trabzon-Alanya, Başakşehir-Alanya maçları olacak, Galatasaray, Sivas hepsiyle oynayacaklar. Ne yapsalar ne etseler de engelleyemeyecekler, gidecek birilerinin puanları. Yeter ki biz öncelikle biraz sakin kalalım. Nasıl becereceğiz bu ortamda bilmiyorum ama ne yapıp ne edip sahaya konsantre olmamız lazım. Öncelikle alalım Ankaragücü deplasmanını ve Kadiköy’deki Galatasaray maçını, bakın göreceksiniz bambaşka şeyler konuşuyor olacağız. Henüz her şey bitmedi. Bizim de bu operasyona söyleyecek sözümüz olacak.
3 Temmuz’da yıkamadılar, yine yıkamayacaklarını anlayacaklar.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72