Geçen yine bir araya geldik arkadaşlarla, muhabbet futbol yine. Hepimiz Galatasaray’lıyız. Bu haftaki derbiyi konuştuk, dedik ki geliyoruz gömmeye, o sene bu sene. Sonra hep beraber kutluyoruz zaferi yine bu masada, Ok mi ? Bu sene kendimizden eminiz ama nasıl alkollüyüz, nasıl sarhoşuz anlatamam:) O sene bu sene de değilmiş anlaşılan. O sene sittin sene.
Topal ve Lens gibi iki önemli eksiğin olması esasında iştahları kabartmıştı maç öncesi. Fenerbahçe stadı ise ilk defa doluydu tıka basa deyim yerindeyse ve coşku da doruk noktadaydı. Ama maç tahmin edilen şekilde başlamadı. Galatasaray sakin, Fenerbahçe ise biraz stresliydi. Galatasaray topa daha fazla sahip olan takım olarak görünse de, gole yakın taraf Fenerbahçe gibiydi. Uzun yıllar sonra Kadıköy’de Galatasaray’ın topa daha fazla sahip olan takım görüntüsünde olması not olarak bir kenara alınmalı bence.
Advocaat Hoca’nın çabuk ve dikine oyna emri artık bir oyun tarzı olmuş, Galatasaraylı oyuncular topu sağa sola oynarken Fenerbahçe soldan Volkan, sağdan da Alper’le sonuca gitme peşindeydi tüm ilk yarı boyunca pozisyon üretemese de. Fenerbahçe orta sahası da Galatasaray orta sahası da teknik kapasitesi çok düşük oyunculardan kurulu. O yüzden ilk yarıda iki takımda pozisyon üretemedi. De Jong’u tanıyoruz zaten, Melo’yu aratmaz. Bir de Tolga Ciğerci var orta sahada. Tolga ne ciğerci ne sakatatçı; bildiğin kasap ve kırmızıyı yemeden maçı bitirdi.
Fenerbahçe’de Volkan ve Alper kanatlardan zorladı, Hasan Ali ve Şener yardımcı olmaya çalıştı, Galatasaray’da ise Bruma yalnızları oynadı ilk yarıda. Bir bakıma son yılların en kalitesiz derbisini izledik ilk yarıda. El Classico değil, El Kalas-Sikko bir derbiydi açıkçası. 44.dakikada Şener müthiş indi sıfıra, Van Persie’ye de iyi çıkardı, Van Persie de usta bir vuruşla kısır derbide Fenerbahçe’yi öne geçirdi..
Şimdi o top Volkan Şen veya Emenike’ye gelse ne olurdu ? Gol olmazdı abi, açık, net. İkinci yarıya her iki takımda aynı 11 ve düzenle başladı. Galatasaray biraz daha fazla risk alması gereken takım olduğu için biraz daha açık oynayarak başladı. Bu aslında Fenerbahçe’nin istediği bir oyun şablonu ama Lens olmayınca o kontra işleri olmuyor maalesef.
İkinci yarının hemen başında iki kez Volkan’ı kaçırdılar defans arkasına ama topu ikisinde de olumlu kullanamadı. Galatasaray’ın baskı kisvesi adı altında top eveleyip gevelediği ikinci yarıda Fenerbahçe de hep kontra peşindeydi. Defans arkasına Fenerbahçe istediği kadar sarkamadı açıkçası. Bir tanesinde topu Sabri çizgide elle kesti, hakem atladı. Serdar Aziz’e yaptığı presle topu kapan ve Serdar Aziz tarafından ceza alanında indirilen Josef de Souza bugün takımın en iyisiydi ve takımına bir penaltı kazandırdı. Van Persie de Fenerbahçe’yi 2-0 öne geçirdi maçın son bölümünde, pozisyonsuz derbide.
Fenerbahçe iyi oynamadan, yatarak maç kazandı ve önemli bir galibiyet aldı. Topal ve Lens olsaydı çok farklı olurdu. Galatasaray ise çok kötü, işleri çok zor. Allah sabır versin.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907