1980’li yılların başı, Michael Jordan çok yetenekli bir basketbolcu ve geleceğin net yıldız adayı ama henüz kolej yılları…
Kuzey Karolina Ünivesitesinde okurken ve oynarken, Nike ve Adidas onunla sponsorluk anlaşması yapmak için girişimlerde bulunur.
O zamanlar spor ayakkabı pazarında esas oğlan, Majestelerinin de ilk tercihi olan Adidas.
Nike ile imzalayana dek bir kez bile giymemiştir o markayı.
Ama Nike, Jordan’a öyle bir teklifle gelir ki, kendileri bile bu birlikteliğin arşa çıkacağını hayal etmemişlerdi.
Kendi imzasını taşıyan ayakkabı serisi çıkartacaklardı. Bugün hepimizin bildiği Air Jordan adeta canlı bir ikonik figür ama o zamanlarda ilk kez denenecek bir kumardı.
Adidas’ın teklifi ise win-win üzerine kurulu ucu açık bir sözleşme değil, daha geleneksel, para, süre ve net bir kontrat üzerindeydi. Onlar zaten sonu ne olacağı belli olmayan birçok yıldız geldi geçti diye, genelde bireysel bir kumar yerine, prensip olarak kalıcı, hep devam edecek takım(lar) üzerine anlaşma yapmayı, stratejik olarak daha doğru ve uygun buluyorlardı.
Nike’ın Kurucusu Philip Knight’ın şirketi halka arz etme kararının ardından marka ciddi büyüme sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Basketbol pazarına girerek bu sorunların üstesinden gelebileceğine inanıyordu ve bu nedenle pazarlama faaliyetlerini yönetmesi için Sonny Vaccaro’yu şirkete dahil etti.
Vaccaro, o zamanlar daha 21 yaşında olan NBA çaylağı Michael Jordan’da (Chicago Bulls ile kazandığı NBA şampiyonluklarından çok önce 1984’te el sıkıştılar) olağanüstü potansiyeli gördü ve şirketi, birden fazla oyuncuyla anlaşma yapmak yerine, tüm kaynakları Jordan’a kullanılması gerektiğine ikna etti. Bu tek atımlık çok büyük bir kumardı bu ama bugün geldiği yere bakarsak, fazlasıyla tuttu!..
Şirket ilk tahminlerinde, Michael Jordan ile ilk 4 yıllık sözleşmenin kendilerine 3 milyon dolar kazandıracağını hesaplıyordu (bugün 4 saatte 3 milyon dolar kazanıyor Nike o ayakkabıdan). Ancak ‘Majesteleri’ NBA’de adeta bir çığır açtı ve daha ilk sene 130 milyon doları geçince, işler farklı bir yöne doğru ivme kazandı.
Menajeri David Falk da, oyuncusunun en tepelere çıkacağından o kadar emindi ki, satılacak her ayakkabıdan alınacak %5’lik payın, çok cazip ve uzun süreli bir teklif olduğuna inanarak tercihini Nike’dan yana kullandı.
Air Jordan ayakkabıları zamanla çığ gibi büyüyerek, yalnızca sporcular arasında değil, aynı zamanda hayranlar ve spor ayakkabı meraklılarınca da oldukça popüler hale geldi.
Geride bıraktığımız yıl Nike, Air Jordan’dan 6.6 milyar Dolar kazandı ve 330 milyon dolar da Jordan’ın cebine girdi dememiz yeterlidir sanırım.
Yazıyı da iki ortağın bugüne kadar olan toplam kazançları ile bitirelim. Dünyanın dört bir yanındaki insanları ayakkabıları için çıldırtan kültürel bir fenomen haline gelen dünya yıldızı, toplamda 1.5 milyar dolardan fazlasını cebine koydu. Ama veren de fazlasıyla memnundu çünkü Nike da 30 milyar dolara yakın parayı koydu kasasına…
Ve işin güzel yanı, film daha bitmedi, taksimetre her gün aynı hızla çalışıyor ve para iki tarafa da akmaya devam ediyor!
ABC SPOR
@ABC_Spor
