Koç Obradovic’in öğrencileri çeyrek finalde Real Madrid’i, geçen sene kendilerini yarı finalde geçerek şampiyonluğa ulaşan takımı, 3-0 ile süpürerek bu sezon da adlarını Final Four’a yazdırmayı başardılar. Berlin’de yarı finalde rakip yine bir İspanyol temsilcisi, Laboral Kutxa olacak. Her zamanki gibi birlikte rakibimizi inceleyeceğiz ve maçın anahtarlarına göz atacağız. Ancak bu sefer kendi görüşlerimin yanında rakibi yakından takip eden İspanyol basının önemli isimlerinin de görüşlerini sizlerle paylaşacağım. Hepsine verdikleri bilgiler ve değerli görüşleri için tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
“Kulüp tarihi”
Roberto Arillaga (Cadena Cope Vitoria Radyosu): Öncelikle küçük bir hatırlatma; Laboral Kutxa kulübün sponsoru, kulübün asıl adı Baskonia. İlk etapta kulüp Vasconia adı altında bir futbol organizasyonuydu. 1951’de bir basketbol takımı kurulmuştu ama sadece 2 sezon var olabildi. Sonrasında 1959 yılında şuanki Baskonia takımı kuruldu.
Natxo Mendaza (VTV Gasteiz Televizyonu): İspanya’da ilk limited şirket yapısına geçmiş olan spor kulübü Baskonia’dır. Bunun yanında bir diğer ilginç noktada da Baskonia, İspanya’da bir futbol takımına (Alaves) sahip olan tek basketbol takımı. Yani durumları Real Madrid ve Barcelona’nın tam tersi.
Carlos Arrilucea (El Correo Gazetesi):Küçük bütçelerle rekabetçi takımlar kurmayı başardılar hep. Takımda yıllardır aynı mentalite var; genç ve yetenekli oyuncuları alıp yetiştiriyorlar sonrasında da büyük kulüplere ya da NBA takımlarına satıp bütçelerini destekliyorlar.
Jose Ignacio Huguet (En Mundo Deportivo Gazatesi): Kulübün bir çok başarısının mimarı başkanlık görevine 1988 yılında başlayan ve halen devam eden Josean Querejeta. 24 saat basketbolu düşünen ve kulübün bugünkü sağlıklı yapısını, düzenini oluşturan isim. Kulüp tarihindeki bir diğer önemli isim de Alfredo Salazar, kendisi muhtemelen Avrupa’nın en iyi oyuncu gözlemcisi (scout). Nocioni, Scola, Calderon, Macijeuskas ve Splitter gibi isimlerin takıma dahil edilmesinde büyük pay sahibiydi.
Igor Minteguia (Solobasket.com): Baskonia 2005-2008 arasında tam 4 kez üst üste Euroleague’de Final Four yapmayı başaran bir takım. İspanya ACB ligini ise 2002, 2008 ve 2010 yıllarında 3 kez kazandılar. İspanya kupasını da 6 kez müzelerine götürdüler, 1995, 1999, 2002, 2004, 2006 ve 2009 yıllarında. Ayrıca 1996’da Saporta kupasını kazandılar ve 2001 yılında da Euroleague’de final oynamayı başardılar.
“Bütçe”
Bilgi istediğimiz tüm dostlarımın ortak olarak verdiği bilgi şu şekildeydi:
“Kulüp bütçesi hakkında resmi bir açıklama yok. Ama yaklaşık 10-11 milyon Euro olduğunu söyleyebiliriz. Bunun da 5-6 milyon Euro’sunun oyuncu maaşları olduğunu belirtebiliriz.”
“Laboral sezonun en büyük süprizlerinden biri”
Roberto Arillaga (Cadena Cope Vitoria Radyosu): İspanya’da kimsenin Laboral’den bu performansı beklediğini düşünmüyorum. Koç Perasovic’in takıma getirdiği savunma alışkanlığı, cesaret ve çalışma azmi çok önemliydi. Takımın oynadığı doğru ve keyifli basketbol küsmüş Baskonia seyircisini de tekrar salona çekti.
Natxo Mendaza (VTV Gasteiz Televizyonu): Aslında takım da taraftarlar da hedefin gerçekleştirilmesinin yani Top 16’ya kalınmasının ardından oldukça mutlulardı. Ama takım şuanda Berlin’e gidiyor Final Four için ve bu kesinlikle bir çeşit mucize. Şuanda kimse daha fazlasını isteyemez, Baskonia Berlin’deki en rahat takım olacak.
Carlos Arrilucea (El Correo Gazetesi):Bu kulüp tarihindeki 5.Final Four olacak ama taraftarlar bu sanki ilki olacakmış gibi sevinçli ve heyecanlılar. Tam 8 yıl geçti son Final Four’dan bu yana, çok beklediler bu gün için. Eski günlerini arayan ve düşüşte olan bir takımın tekrar ayağa kalkarak şuanki durumuna gelmiş olması taraftarlar için çok önemli Berlin’e takımlarını desteklemeye 1000 kadar taraftarın gitmesi bekleniyor.
Jose Ignacio Huguet (En Mundo Deportivo Gazetesi): Baskonia İspanya’daki en sağdık taraftar topluluğuna sahip, takımlarını bu sezon hiç yanlız bırakmadılar. Elbette sezon başında kimse böyle bir başarı beklemiyordu ama şuanda herkesin ağzı kulaklarında. Evet Berlin’de bir başarı elde etmelerinin zor olduğunu biliyorlar fakat yine de umutlarını kaybetmiş değiller. Orada da sonuna kadar mücadele edeceklerinden eminim.
Sergio Vegas (Marca.com): Vitoria kenti şuanda bir peri masalının içerisinde. Son yıllarda kulüpte yaşanan ekonomik problemler taraftarları Final Four düşüncesinden hayli uzaklaştırmıştı. Ama gelinen nokta da herkes takımla gurur duyuyor, daha mütevazi bir bütçeyle kurulmuş bir ekip ama yürekleriyle oynuyorlar, biz buna “Baskonia Karakteri” diyoruz.
Igor Minteguia (Solobasket.com): Vitoria küçük bir şehir, 250.000’den az bir nufüs var ve Baskonia sahip oldukları en önemli spor kulübü. Bu nedenle şuanda tüm şehir çok mutlu dört gözle Final Four’u bekliyorlar, takımlarının ilk andan son ana kadar savaşmalarını ve pes etmemelerini bekliyorlar.
Marc Mundet (RAC1 Radyosu): Bu takım iki sene önce ciddi bir ekonomik kriz yaşadı, bütçeler kesildi, önemli oyuncular takımdan ayrıldı ancak bu sezon beklentilerin aksine yaptıkları efsane oldu, inanılmaz. Baskonia’da tüm gazeteler, televizyonlar, radyolar şuanda Final Four’u konuşuyor , herkes adeta takımla birlikte nefes alıp veriyor.
Chema De Lucas (Gigantes del Basket Dergisi): Bence Baskonia sahip olduğu karakteri hatırladı, artık eskisi gibi her maçta rakip gözetmeksizin sonuna kadar savaşıyorlar, pes etmiyorlar. Geçirilen zor yılların ardından taraftar da tekrar eski heyecanını yakaladı ve bu ruhu Final Four’da da sürdürmek istiyorlar.
“Türk basketbolu ve Fenerbahçe İspanya’da ne kadar tanınıyor”
Roberto Arillaga (Cadena Cope Vitoria Radyosu):Daha önce Baskonia’da forma giyen iki Türk oyuncu var. Kaya Peker ve özellikle Serkan Erdoğan, nam-ı diğer Matador, takım tarihinde önemli bir yere sahip. Bence Türk oyuncular çok yetenekli ve güçlü ama biraz benciller. Birçok maçta kendilerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar ve belki de bu nedenle milli takım seviyesinde istedikleri başarıları elde edemiyorlar.
Natxo Mendaza (VTV Gasteiz Televizyonu): Türkiye Basketbol Ligi ekonomik anlamda güçlü ve bir çok iyi oyuncular ile koçlar yer alıyor ligde bu da doğal olarak takımları üst düzey yapıyor. Ama ligin yeteri kadar “profesyonel” olduğunu söyleyemeyiz. Milli takım seviyesinde de kaliteli kadrolarına rağmen genelde istedikleri başarıyı elde edemiyorlar, takım olgusu ve profesyonellik bence orada da karşılarındaki en büyük sorun.
Jose Ignacio Huguet (En Mundo Deportivo Gazetesi): Türkiye Basketbol Ligi ise şuanda ekonomik anlamda Avrupa’nın en güçlüsü konumunda, aynı zamanda ACB ve VTB ile beraber en kaliteli ligler arasında yer alıyorlar. Türkiye liginde şuanda neredeyse her takım birbirini yenebiliyor ki bu da ligin kalitesini daha net ortaya koyuyor. Fenerbahce, Galatasaray, Efes, Darüşşafaka ve Karşıyaka İspanya’da bilinen takımlar.
Sergio Vegas (Marca.com): Bence koç Obradovic’in lige gelmesi bir çok şeyi değiştirdi. Tecrübesi ve Euroleague’de gösterdiği başarılar sayesinde hem Fenerbahçe’nin hem de ligin mücadele seviyesini arttırdı, çıtayı yükseltti. Bunun yanında lig zaten zengin ve kaliteli. Geçen yaz İspanya ACB liginin en önemli oyuncularından ikisini Heurtel ve Granger’ı aldılar.
Igor Minteguia (Solobasket.com): Türkiye ligi İspanyol basketbolseverlerin yakından takip ettiği bir lig. Çünkü yolu İspanya liginden geçmiş bir çok oyuncu var Türk takımlarında. Bununla beraber milli takım seviyesinde ve kulüplerin Avrupa kupaları maceralarında istediklerini alamadılar şimdiye kadar. Son olarak Galatasaray’ın ulaştığı Eurocup şampiyonluğu aradıkları ateş olacaktır.
Marc Mundet (RAC1): Maalesef Türkiye ligini yeteri kadar takip edemiyoruz çünkü gerekli kaynaklar İngilizce olarak bulunmuyor. Sadece basketbolu çok iyi bilen ve yakından takip edenler biliyor Türkiye liginde neler olduğunu. Ben elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum ama medyanızda yer alan Fotomaç ve Fanatik gibi spor gazeteleri dahi hiç bir zaman basketbolu manşete taşımıyorlar.
Chema De Lucas (Gigantes del Basket Dergisi): İspanya’da herkes Türkiye liginde yüksek bütçelerin olduğunu gayet iyi biliyor ama lig hakkında pek fazla bilgiye sahip değiller halen. Tabiki milli takım ve Euroleague’de oynayan takımlar hakkında daha fazla bilgiye sahipler. Fenerbahçe, Zeljko Obradovic, Efes ve Galatasaray ön planda takip edilen konular.
“Baskonia nasıl bir basketbol oynuyor”
Baskonia Perasovic’in de dediği gibi “düz ve direkt” bir basketbol oynuyor. Savunmada istekli ve aktifler. Fiziksel teması seviyorlar ve neredeyse her topa el sokuyorlar, müdahele ediyorlar. Hücumda ise tempoya dayalı bir basketbol oynuyorlar. İki tane çabuk ve yetenekli guardları var, Adams ve James. İkisi de çok tehlikeli ve tahmin edilemez isimler, takımın bir çok sayısı onların ellerinden geliyor. Günlerinde olduklarında gerçekten öldürücü birer silahlar ama kötü olduklarında da takıma ciddi zarar veriyorlar. İkisi de net birer oyun kurucu değil, bu görevi üstlenen isim takımın pivotu Bourousis. Tecrübesiyle topu paylaştıran ve takımı organize eden isim, sahada koçun en büyük yardımcısı Yunan oyuncu. Bourousis aynı zamanda hücumda hem içeriden hem de dışarıdan katkı verebilen önemli bir silah. Bunun yanında Hanga ve Causeur takım için çok önemliler. Hem rakibe fiziksel üstünlük sağlayabiliyorlar hem de farklı pozisyonlarda çok yönlü performans sergileyebiliyorlar; savunmada, ribaundlarda ve aynı zamanda hücumda takıma katkı verebilen isimler. Hanga savunmada takımın lideri. Causeur’un sakatlığı devam ediyor ve forma giyip giymeyeceği halen belli değil. Blazic’in cesareti, Diop’un atletizmi, Corbacho ve Bertans’ın üçlükleri, Tillie’nin hırsı ve Planinic’in fiziksel oyunu da takımın tamamlayıcı parçaları.
“Maçın Anahtarları”
Ribaundlar: Laboral bu sezon yakaladığı 38 ortalama ile toplam ribaundlar alanında Euroleague’in istatistik lideri konumunda. Fenerbahçe’nin ribaundlarda dengeyi kurması şart. Vesely’nin iyileşmiş olması bu konuda temsilcimiz adına önemli bir gelişme oldu. Tempo kontrolü ve ikinci şans sayılarını engellemek adına ribaundlar kritik olacak.
3 sayılık atışlar:Gününde bir Laboral ritmini bulursa yay gerisinden çok tehlikeli bir takım, maçı alıp götürebiliyorlar. Fakat unutmamak lazım, Fenerbahçe bu sezon Euroleague’de rakiplerini yay gerisinden sadece %31’de tutuyor ve bu alanda liderler.
Top kayıpları: Baskonia’lı oyuncuların bir çoğu Final Four açısından yeterli tecrübeye sahip değiller ve oynadıkları basketbol gereği fazlasıyla top kaybına meyilliler. Fenerbahçe bunu değerlendirip bu hataları kolay basketlere dönüştürebilirse, avantajı eline geçirir.
Tempo kontrolü: Laboral’in başarılı olabilmesi için iki oyun kurucusu ile tempoyu kontrol etmesi şart. Ama Fenerbahçe bunu, yani tempo kontrolünü, şimdiye kadar oynadığı hiç bir rakibine vermedi. Dixon savunmada kendini çok geliştirdi, Hickman ve Sloukas da zaten topa baskı konusunda etkili guardlar. James ve Adams’a yapılacak baskı tempo kontrolü için şart olacak.
Boyalı alan savunması: Bourousis Laboral’de boyalı alanı efektif kullanabilen tek uzun. Bu nedenle Udoh ve Vesely’nin onun arkasında birebirde iyi durmaları gerekiyor. Çünkü getirilecek her yardımda saha görüşü ve pasör özellikleri ile Yunan uzun, savunmanın dengesini bozacak takım arkadaşını topla buluşturabiliyor. Bunun yanında ilerleyen yaşı ve ağır bacakları ile ikili oyun savunmasında sorun yaşayabilen bir isim Bourousis, mutlaka onun üzerinden oynayacağımız ikili oyunlarda ısrar etmeli ve Udoh ile Vesely’nin çabukluklarını artı atletik özelliklerini kullanmalıyız.
“Sonuç”
Koç Obradovic Euroleague tarihinin en tecrübeli ve en başarılı koçu. Sezon boyunca bir çok maçta da gördük ki skora etkisi gerçekten çok fazla. Bu önemli maçta da takımındaki her parçayı en iyi şekilde kullanacağını ve Laboral Kutxa Baskonia’nın zayıf noktalarını işleyeceğini düşünüyorum. Obradovic faktörü ile Fenerbahçe net olarak 1-0 önde. Bu avantajı kullanarak oyunu kontrol altında tutacaklarını ve her zamanki gibi takım oyunu ile maçın içerisinde gereken katkıyı verebilecek oyuncuları ön plana çıkaracaklarını düşünüyorum. Deliciliği ve el yakan toplardaki yüksek isabet yüzdesi ile Bogdanovic, tehlike anında arkadaşları camı kırdığında soğuk kanlılığı ve yüksek IQ’su ile sahneye çıkan Datome, sağlığına kavuşan helikopter Vesely, blokları ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile Udoh, atom karınca Dixon, maestro Sloukas, tecrübesi hırsı artı üçlükleriyle Antic ve son maçlarda kendine gelen enerji aşısı Kalinic. Hepsi hazırlar, hepsi formdalar ve en önemlisi hepsi kupayı çok ama çok istiyorlar. Sarı lacivertliler geçen senenin aksine net olarak favori konumundalar ve bu kez finale çok daha yakınlar!
Mail: fersu77@yahoo.com
Twitter: @fersudeniz