Her öğünde sofrada bulunması gerektiğine inandığı bir triosu vardı. Onu tembihlerdi. Nebatî, Hayvani ve Şekerli derdi. Üçü de sofrada olmak zorundaydı. Mesela balık ve salata var sofrada, hayvani ve nebatî tamam, maalesef bir tatlı yapılıp konulamamış sofraya, bIr kesme şeker atardı ağzına ve tamamlardı trioyu. Ya da et suyuna bir çorba yapılmış, yanında makarna, bu sofrada nebatî eksik demek, bir zeytin tanesi atardı ağzına ve o üçlüyü tamamlardı bir şekilde. Bir başka öğüdü daha vardı Halis Amca’mızın işte onu hiç unutmam, bence çok önemli bir öğüt, ömrüm boyunca unutmadım ve unutmayacağım: – Çocuklar, Islâm’ın şartı beştir; siz bunu bilin ama İslamın Şartı altıymış gibi hareket edin, altıncısı da “haddini bilmektir” bunu sakın ama sakın ihmal etmeyin.
İsmail Kartal güvenilir bir kanat bekiydi eskiden. O dönemler kanat beki orta sahayı geçmezdi. Kanat beklerinden hücuma çıkması, orta yapması hele hele gol atması beklenmezdi. O yüzden bir kanat bekinin teknik olmasına da gerek yoktu, Arap İsmail de teknik bir oyuncu değildi ama İsmail Kartal’ın top stopu emin olun hala Emenike’den daha iyidir. Sonra bir de demiş ki; Ne yani hep Moussa ile Webo’yu oynatacak değiliz ya ? Moussa tamam da sen kaç kere oynattın ki Webo’yu ? 25 maç oynamış Emenike ile Webo’nun attığı gol sayısı hala aynı; yazıyla (dört) Bu söylemiş olduğu şeyin mantığını anlamak hiç mümkün değil. Hepsini geçtim; tribünler Moussa diye bağırıyor, Moussa’yı oyuna alacak, ona kanaat getirmiş ama tribünler istedi de oyuna adam aldı demesinler diye Meireles’e “sakatlanmış gibi yap pampa”mesajı göndermediyse başka hiç bir şey bilmiyorum. Bi baktık, Bekir hazırlanmış, “ne işi var lan Bekir’in” demiştir herkes birbirine.
Kara para aklamak için milyar avroluk servetleriyle futbol takımı satın alabileceklerin parayla her satın aldıklarının sırtına geçirtebilecekleri bir forma değil. Chelsea formasının kaç kuruşluk değeri var Fenerbahçe formasının yanında ? Ben önce bi takımın mazisine bakarım, mazi mi diye, sonra formasına bakarım forma mı diye ? Zengin bir Rus iş adamının pahalı oyuncağı mı benim Fenerbahçem. Ne yapayım ben öyle müzeyi, öyle kupayı ? Şehit kanı var mı o formada ? Fenerbahçe forması bir milli mücadelenin sembolü, bir milletin uyanışının alameti farikasıdır, karıştırmasınlar müzesinde Avrupa Kupası olan kulüplerin formasıyla. Sen Emenike, sen kimsin ? Sen kaç kuruşluk adamsın ? Senin gelmeni çok istedik, seni 3 Temmuz Direnişinin sembollerinden biri olduğun için bu kadar çok istedik. Iyi oynadığın maçlar da oldu, Trabzon’da attığın golü, Kayseri’de son dakikada attığın kafa golünü unutmadık. Sanma ki nankörüz top yekün. Formsuz olabilirsin, kafan rahat olmayabilir, stress yapmış olabilirsin ve hatta hatta şanssız da olabilirsin.
Senin Fenerbahçe maceran bitti. İsmail Kartal, Emenike çok duygusal falan filan diye de saçmalamış. Bıraksana ya, neyin duygusallığı, adam bildiğin terbiyesiz, geri vites de yok, hala gidere gider yapıyor, el kol hareketi yaptığı yetmiyormuş gibi ülkeyi de terk etmiş. Real Madrid’in kaybettiği bir maçın ardından basın toplantısında bir gazeteci büyük üstad Mourinho’ya soruyor; – Oyuncularınızın yorgun muydu bugün ? – Ne yorgunluğu, evine ekmek götürmek için ayda bir kaç yüz dolara bütün gün çalışan baba yorgun olur, milyon eurolar kazanan futbolcular değil, mazeret değil. Ya başkan, ne diyim ben sana ? Fenerbahçe’ye hoca olmak bu kadar mı ucuzmuş ? Emenike’ye o formayı tekrar vermek, Fenerbahçe taraftarına yapılmış en büyük hakarettir. Fenerbahçe camiasına İsmail Kartal’ı layık görmek de ayrı bir hakaret. 9 hafta sonra, lig nasıl biterse bitsin, gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim: – Kovir misen Ağa’m – Kovirem Ulen, kovirem !
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
bruno.monte@abcspor.com
@BrunoMonte1907