Kısa pantolonlu günlerimin siyah beyaz anılarında hala yaşamını sürdürmekte olanlardan biri de Rahmetli Halis Amca’dır. Anayasa Mahkemesi Eski Başkanlarından Yekta Güngör Özden’in de babasıdır aynı zamanda. Beyefendi kişiliğinin haricinde enteresan diyebileceğimiz davranışlarıyla ve nasihatleriyle iz bırakmış minik hafızamda…
Her öğünde sofrada bulunması gerektiğine inandığı bir triosu vardı. Onu tembihlerdi. Nebatî, Hayvani ve Şekerli derdi. Üçü de sofrada olmak zorundaydı. Mesela balık ve salata var sofrada, hayvani ve nebatî tamam, maalesef bir tatlı yapılıp konulamamış sofraya, bIr kesme şeker atardı ağzına ve tamamlardı trioyu. Ya da et suyuna bir çorba yapılmış, yanında makarna, bu sofrada nebatî eksik demek, bir zeytin tanesi atardı ağzına ve o üçlüyü tamamlardı bir şekilde. Bir başka öğüdü daha vardı Halis Amca’mızın işte onu hiç unutmam, bence çok önemli bir öğüt, ömrüm boyunca unutmadım ve unutmayacağım: – Çocuklar, Islâm’ın şartı beştir; siz bunu bilin ama İslamın Şartı altıymış gibi hareket edin, altıncısı da “haddini bilmektir” bunu sakın ama sakın ihmal etmeyin.
Ne zaman İsmail Kartal’a baksam İslamın sanal 6.şartı aklıma geliyor. Ucunda milyon avrolar dahi olsa bir Fenerbahçeli, gerçek bir Fenerbahçe aşığı böyle bir görevi kabul etmemeli diye düşünüyorum. O yüzden de kendisine hiç acımıyorum. Galatasaray maçında “haddimizi bilerek oynadık” dediğinde gerçekten kalbime bir şeyler saplanmıştı, canım acımıştı. Ne demek had bilmek, Fenerbahçe had bildirir demiştim. Fenerbahçe’nin haddini bilmiş de acaba kendi haddi ? Geçtiğimiz pazar günü oynanan derbinin ardından da bir kaç kelam daha etmiş maalesef, o yüzden hatırlattı ya bana Rahmetli Halis Amcayı: Diyor ki İsmail Abi, Emenike çok teknik bir oyuncu. Top stopu yapamayan, çalım atamayan bir oyuncu nasıl teknik oyuncu oluyor onu çözemedim.
İsmail Kartal güvenilir bir kanat bekiydi eskiden. O dönemler kanat beki orta sahayı geçmezdi. Kanat beklerinden hücuma çıkması, orta yapması hele hele gol atması beklenmezdi. O yüzden bir kanat bekinin teknik olmasına da gerek yoktu, Arap İsmail de teknik bir oyuncu değildi ama İsmail Kartal’ın top stopu emin olun hala Emenike’den daha iyidir. Sonra bir de demiş ki; Ne yani hep Moussa ile Webo’yu oynatacak değiliz ya ? Moussa tamam da sen kaç kere oynattın ki Webo’yu ? 25 maç oynamış Emenike ile Webo’nun attığı gol sayısı hala aynı; yazıyla (dört) Bu söylemiş olduğu şeyin mantığını anlamak hiç mümkün değil. Hepsini geçtim; tribünler Moussa diye bağırıyor, Moussa’yı oyuna alacak, ona kanaat getirmiş ama tribünler istedi de oyuna adam aldı demesinler diye Meireles’e “sakatlanmış gibi yap pampa”mesajı göndermediyse başka hiç bir şey bilmiyorum. Bi baktık, Bekir hazırlanmış, “ne işi var lan Bekir’in” demiştir herkes birbirine.
Çünkü Bekir sahadaki puzzle’ın hiç bir yerine uymuyor, sonra küçük bir toplantı Topal ve Emre ile. Arkasından Diego oyuna girdi. Bu nasıl bir kepazelik ? Hadi Aziz Yıldırım bir hata yaptı, bir gaflet anına geldi ama İsmail Kartal, sen bu görevi kabul etmeyecektin, etmemeliydin. Yazılarımı takip eden arkadaşlar çok iyi bilirler, defalarca bahsettik, vatan savunmasından Fenerbahçe müdafaasına yetişmek isterken yolda şehit düşen defans oyuncumuz Arif’den. Menisküslü iki dizine birden ŞAMYEL bağlayıp Fener formasını koca sene terleten Bego Ahmet’ten, kafası sargısız bitirdiği maçı zor hatırlanan Mehmetçik Basri’den. Fenerbahçe forması öylesine bir forma değil işte sarı lacivert renklerden oluşmuş.
Kara para aklamak için milyar avroluk servetleriyle futbol takımı satın alabileceklerin parayla her satın aldıklarının sırtına geçirtebilecekleri bir forma değil. Chelsea formasının kaç kuruşluk değeri var Fenerbahçe formasının yanında ? Ben önce bi takımın mazisine bakarım, mazi mi diye, sonra formasına bakarım forma mı diye ? Zengin bir Rus iş adamının pahalı oyuncağı mı benim Fenerbahçem. Ne yapayım ben öyle müzeyi, öyle kupayı ? Şehit kanı var mı o formada ? Fenerbahçe forması bir milli mücadelenin sembolü, bir milletin uyanışının alameti farikasıdır, karıştırmasınlar müzesinde Avrupa Kupası olan kulüplerin formasıyla. Sen Emenike, sen kimsin ? Sen kaç kuruşluk adamsın ? Senin gelmeni çok istedik, seni 3 Temmuz Direnişinin sembollerinden biri olduğun için bu kadar çok istedik. Iyi oynadığın maçlar da oldu, Trabzon’da attığın golü, Kayseri’de son dakikada attığın kafa golünü unutmadık. Sanma ki nankörüz top yekün. Formsuz olabilirsin, kafan rahat olmayabilir, stress yapmış olabilirsin ve hatta hatta şanssız da olabilirsin.
Sen profesyonel bir oyuncuysan, iyi oynadığında nasıl alkışlanıyorsan, kötü oynadığında da protesto edileceğini bilmelisin. Protesto ediliyorsan, tıkayacaksın kulağını, oyununa devam edeceksin. Yapı meselesidir, protesto edildiğinde sahada kalmak da istemeyebilirsin elbet, bu senin tercihindir ama sen bu yüce taraftara başparmak sallayamazsın, elinle ” Hadi Len ” hareketini yapamazsın. Hele ki bu hareketi ikinciye tekrar edemezsin. “Hem Fener forması giydiriyoruz hem de üste para veriyoruz demişti Ali Şen bir zamanlar. Daha ne istiyorsun, hem giymişsin çubukluyu hem de üstüne milyon avro. Ayrıca Emmanuel’cim, sen o formayı kafana göre çıkartıp kafana göre giyemezsin. Kimse sana Stepjan Tomas’ın nasıl Fenerbahçe’den bir saniyede aforoz edildiğinden bahsetmedi sanıyorum. Hem biliyor musun ki sen neden o golleri atamıyorsun Emmanuel’cim ? Hani lüks dairende koltuğuna tezek gibi yayılmış, elinde bira bardağıyla kutlamıştın ya Ersun Yanal’ın gidişini Twitter’dan ? Heh işte sen de o gün kaybettin, seni antrenmana zorlayan, sahada ruh gibi dolaştığında, abuk sabuk işler yaptığında oyundan alan, formsuzken seni tribüne gönderebilen, senin kondisyonunu ve motivasyonunu sürekli üst düzeyde tutmaya çalışan bir hocaya artık sahip olmadığın için bu haldesin. Kariyerindeki düşüşün de başlangıcı o resmin çekildiği tarih işte. Şu saatten sonra o formayı terletemezsin.
Senin Fenerbahçe maceran bitti. İsmail Kartal, Emenike çok duygusal falan filan diye de saçmalamış. Bıraksana ya, neyin duygusallığı, adam bildiğin terbiyesiz, geri vites de yok, hala gidere gider yapıyor, el kol hareketi yaptığı yetmiyormuş gibi ülkeyi de terk etmiş. Real Madrid’in kaybettiği bir maçın ardından basın toplantısında bir gazeteci büyük üstad Mourinho’ya soruyor; – Oyuncularınızın yorgun muydu bugün ? – Ne yorgunluğu, evine ekmek götürmek için ayda bir kaç yüz dolara bütün gün çalışan baba yorgun olur, milyon eurolar kazanan futbolcular değil, mazeret değil. Ya başkan, ne diyim ben sana ? Fenerbahçe’ye hoca olmak bu kadar mı ucuzmuş ? Emenike’ye o formayı tekrar vermek, Fenerbahçe taraftarına yapılmış en büyük hakarettir. Fenerbahçe camiasına İsmail Kartal’ı layık görmek de ayrı bir hakaret. 9 hafta sonra, lig nasıl biterse bitsin, gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim: – Kovir misen Ağa’m – Kovirem Ulen, kovirem !
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
bruno.monte@abcspor.com
@BrunoMonte1907