Yine maç sonu açıklamasıyla başlayan bir yazı yazayım. Mustafa Yumlu maç sonu dedi ki “ “Fenerbahçe büyük camia, son dakikada attığı gole bu kadar çok sevindiyse iyi işler yaptık demektir”. Bakın her taraftar gibi benimde karşı takımlarda oynayan topçulardan hiç sevmediklerim listem vardır. Bu arkadaş her zaman benim ilk 10’umdadır. Benim için tipik bir Fenerbahçe düşmanı. Nerde oynarsa oynasın. Ona pozisyonları stüdyodan sordular, o istediği gibi cevapladı, hatta stüdyodakiler biz pozisyonları sormuştuk ama cevap vermedi dediler. Çünkü vicdanı dile gelip ben aslında faul almadım, buz gibi golü yedi hakem diyemedi. Şark kurnazı gibi aklınca dalga geçti Fenerle.
Gelelim ikinci maç sonu açıklamasına, Recep Niyaz. Bu güzellikte aklınca düzeltme yaptı: “Öncelikle bir şeyi düzeltmek istiyorum, çocukluğum Denizlispor altyapısında geçti. Altyapımın %75’i Denizlispor, %25’i Fenerbahçe’dir. Bende hakları vardır ama yüzdesi budur. Bunu söylemek istedim”. Kardeşim sen, 3 Temmuz’u yaşamış, UEFA’da yarı finale kadar yükselmiş kadroda olmuş, Türkiye kupasını 2 kere Fenerbahçe’de kazanmış bir genç futbolcusun. Unutuyorsun belki ama bak 06.06.2019 da ne demişsin: ” Ama hiç pişman değilim. Çok güzel anılarım oldu. Evet başka bir tercih yapsam, çok değişik bir yerde olabilirdim. Ama bugün ben Recep’sem bugün beni bu duruma getiren kesinlikle Fenerbahçe’de bulunmamdı. Kimse bunu inkar edemez. Fenerbahçe gibi büyük takım reklamı diğer takımlara göre hakikaten çok farklı bir şey. Kesinlikle ben bu güzel günleri unutamayacağım anıları, hayalini kurduğum Alex De Souza, Volkan Demirel, Emre Belözoğlu, Moussa Sow, Dirk Kuyt gibi oyuncularla bir arada olduğum için kendimle gurur duyuyorum.” Utan güzel kardeşim. Soruya hiç cevap verme daha iyi. %25 bile olsa birazdan göreceğin Emre, Volkan veya taraftardan utan ve edebinle sus! Ama olmuyor değil mi, çünkü artık parçası değilsin Fenerbahçe’nin. İşten atılan eleman gibi eski şirketin hakkında konuş ancak.
Bu iki örnek neden önemli biliyor musunuz?
Birisi dürüstçe yıllarca Fenerbahçe’yi hiç sevmemiş ama bunu da biz taraftarlara hissettirmiş bir futbolcunun, Fenerbahçe’ye yapılanlardan keyif alması ama vicdanı ile bunu dile getiremeyenlere örnek. Yani o Fenerbahçe’ye yapılan açık saldırıyı görüp, bunun parçası olup, bir şekilde keyif alan. Vicdansız ve aldığı 1 puandan mutlu, helal mi umrunda değil, çünkü Fenerbahçe karşı taraf.
İkincisi, Fenerbahçe’nin iliğinden faydalanıp, onunla adını var eden ama aslında ben dürüstüm, tarafsızım, beni o mu var etti diyebileceklere örnek.
İşte bu örnekler yüzyıllardır ortalarda olmasına rağmen, hatta Ali Başkan birinci örnekte olanlara açık savaş açıp, ikinci örnekte olanlar divan konuşmasında “beni bir de sizlerle uğraştırmayın” demesine rağmen, çok ilginçtir ki, tüm bunlara istedikleri mamayı veren de kendisi. Dün sahada mahalle maçı vardı. Oyun kurgusunun ve değişikliklerinin tamamı yanlış. Nerden tutsan tutarsızlık. O yüzden tutulacak, yazılacak tarafı yok. Mesela,
• Ekici’yi oynattı diye sevinsek, 4-2-3-1’in sağında ne işi var Ekici’nin.
• Ferdi’yi oynattı diye sevinsek, (Gary, Deniz) yoksa, neden 4-2-3-1’in solunda oynatırsın sağ kanat oyuncusunu birader.
• 4-2-3-1’den başka taktik yok mu bu dünyada!
• Kenarda Ersun’u koymadıysanız, yerine adam koymadığınız için mi sevinelim.
• Emre takımın yeni yöneticisi mi? Neden malzeme veriyorsunuz medyaya, bugün tüm gazeteler, Emre nerde oturdu, ayağa kalktı bir şey dedi pozları ile dolu. Yazık değil mi bizlere?
• Ersun’u gönderirken romantik olarak sahada oynayıp göndermeliydik dediniz, yerine bir adam bulamadınız mı geçici olarak? Ne yapıyoruz o zaman şu aralar.
• Koç Grubunun hangi şirketi eski yönetici atıldığında başsız iş yapmış veya alttaki bir müdürü genel müdür yapmış hemen de Fenerbahçe başsız iş yapıyor! Bu nasıl bir mantık.
• Altay 1:1’leri kurtardı diye mi sevinelim, ya gol öncesindeki kısa yumruklarına mı üzülelim? Onlara bakmayalım mı?
• Tolgay sevdası nerden çıktı? Golü yememize, Vedat’ın şutunu takip etmeyerek gol atamamıza ve 10 kişi kalarak oyunu yıktı ilk yarı. Geçen maçta ne yaptı ki bu maç oynadı!
• Tolga Ersun dönemimin sol açığı! Ersun gitti, oynatmadınız hadi neyse, ilk sakatlıkta Mevlüt’ü oyuna koymayıp, 2.devre başında da Tolga’yı “yine” sol kanata almak ne demek! Veya maçın sonuna doğru Mevlüt’ü oyuna almak ne demek?
• Ömer Faruk ilk 11’de hop yazalım Emre farkı! Ayıp değil mi Zeki Murat Göle’ye. Hiç yönetim çıkıp, bize ne milletin ne yazdığından demesin. Onlar da biliyor Zeki Murat Göle oranın adamı değil. Doğru adamı geçici bile atayamayan sensin!
Tüm bunları gene yaz yaz bitmez. Yazının başında da dediğim iki örnek insanlara konuşulacak binlerce malzeme veren yönetim. Lig sonuna kadar atayacaksınız birader birini, en azından inandığınız birini. Gel sen yönet deyip Zeki’ye, basının Volkan ve Emre fotoğrafları basmasına engel olacaksınız, Zeki’ye hürmetten. Ayıp değil mi Zeki Hoca’ya. Nerde sizin yönetici ahlakınız? Geçici de olsa doğru adamı atayacaksınız ve arkasında duracaksınız.
Ne olur mesela Yılmaz Vural’ı atasanız, ne kayıp ederseniz. Hepimiz bu yılın bittiğini biliyoruz. Kalan maçlarda en iyisini vereceğine hepimiz eminiz. En azından bir güzel ölü toprağını kaldırır takımın üstünden. 1907’den bilet aldığım zamanlarda onun nasıl heyecanlandığını birebir gördüm.
Emre’ye sözüm yok ama iyi bir yabancı teknik teknik direktör ile 2 sene çalışsın öyle.
Alex’e de itirazım yok ama yardımcı olarak. Getirin Zico veya bir güney Amerikalı hocayı koyun yanına ok!
Çok büyük bunalımda havası yaratıyor Fenerbahçe yönetimi. Bu takıma da yansıyor ve örneklerini verdiğim iki tip Fenerbahçe düşmanlarına da. Toparlanın artık!
mail: yakup.borekcioglu@abcspor.com
twitter: @Yborekcioglu