Fenerbahçe Spor Kulübü tarihinin gördüğü en ballı hoca Ismail Kartal’ın, bu defa sıçrayamayacağını düşünenler çoktu maçtan önce.
Tribünler yine hınca hınç dolu değildi, ne hınca hınçı bi avuç seyirci ancak vardı desek abartmış olmayız. Yeri gelince”Bu taraftar bu oyunu haketmiyor” falan diye konuşuyoruz, neyi haketmiyor ? Trübünler boş hem de bomboş maalesef. 9200 seyirci anasını satayım.
Aslında böyle seyirciye böyle futbol, böyle futbola böyle seyirci demek geçiyor içimden ama Passoligle beraber Fenerbahçe’nin haftalar boyu süren heyecan vermeyen futbolunun da payı çok büyük trübünlerin azlığında.
Neyse gelelim maça. Ben Fenerbahçe’yi bu kez beğendim. Özellikle ilk yarıda. Bunda Rıza Hoca’nın da payı büyük. Geri dörtlüsünün en sağlam adamının Servet Çetin olduğunu herhalde idrak etmemiş, Galatasaray maçındaki oynadıkları futbolu ve girdikleri pozisyonu mutad kabul etmiş, Kadıköy’de Fener’in üstüne giderim, Türk Antrenörünün başarısını gösteririm demiş. Orta sahasını biraz risklice açmış, sadece hücum endeksli başlamış.
Fenerbahçe ise ağır Servet’in arkasına attığı toplarla Sow’u buluşturarak gol pozisyonları bulmayı planlamış, yine iki kanattan gelen ortalarla da gol atmayı hedeflemiş. Emenike olmayınca da Fenerbahçe’nin futbol IQ’su özellikle hücumda bir iki tık artmış.
Nakoulma adlı bir sağ kanat var Mersin’de Fener’in sol tarafını delik deşik etti, onun dışında Mersin’den pek bir şey göremedik, Futacs’da Alves’in kıskacına takılınca…
Fenerbahçe Mersin’in orta sahasını boş bırakmasıyla önceki maçlara kıyasla daha dikine ve tek paslarla daha hızlı oynama imkanı buldu. Alper ilk onbirde olunca, Emenike olmayınca, Gökhan değilse bile Caner eskisi gibi oynayınca Fenerbahçe’nin bir gol atacağı kaçınılmazmış gibi durduğu dakikalarda Penaltı baskısındaki hakemin atladığı pozisyonda top Mehmet Topal’ın önüne düştü ve golü yazdı ve ilk yarı böyle bitti.Orta sahası yaşlı, direnci az bir takımı yakalamışsın Kadıköy’de, orta saha bomboş, pres yapan yok, rahatsız eden yok böyle bi maçta Diego’yu oynatmayacaksın da ne zaman oynayacaksın a Ismail ?
Fenerbahçe’de ne yaptığı belli olmayan Meireles, “ben sakatım beni oyundan alın” demese Diego’nun da oynayacağı falan yok. Diego oyuna girdikten sonra daha derli toplar organizasyonlar oluşmaya başladı, bir tanesinde penaltı baskısı altındaki hakem ikinci penaltıyı da atladı.
Bana göre Diego’nun oyuna girmesiyle Fenerbahçe ideal onbirine kavuştu. Bazen Sow, Bazen Webo oynar ama bana göre aranan ilk onbir bu. 3. Penaltı pozisyonunda nihayet hakem beyaz noktayı gösterince bana göre de en doğru kararla Penaltıyı Diego kullandı ve kaçırdı. Baskındandır, olur böyle şeyler ama seyircinin kaçan penaltıdan sonra verdiği destek maçın en anlamlı hareketliydi.
Fenerbahçe’nin sezon başından bu yana en çok pozisyon bulduğu maç enteresan bi şekilde 1-0 bitti. Bunda Moussa’nın beceriksizliğinin payı çok büyük. Resmen Güiza’ya rahmet okuttu.
Servet Çetin’i bir kere bile sümkürürken göremediğimiz bir maç oldu. Bu da tarihe bir not olarak düşülmeli diye düşünüyorum.
Alper yine muhteşem oynadı, top Onun ayağındayken mest oluyorum.
Pato dedikodularıyla gecen bir haftanın yağmurlu Cumartesi gecesini maç fazlasıyla da olsa Fenerbahçe lider olarak geçti. “Kaç lan kaç, sahibi geldi” diyerek yeni bir haftaya merhaba demek istiyorum.Herkese mutlu pazarlar.
