İstanbul’da düzenlenen WTA Cup’ta birçok genç tenisçiyi izleme imkanı bulduk. Turnuvada iyi performans gösteren genç tenisçileri hatırlayalım…
7- İpek Soylu : Turnuvaya ana tablodan katılan İpek Soylu ilerlemeyi başaramadı. ’96lı İpek ilk turda önemli bir sınava çıktı ve Karin Knapp’e 6-2’lik iki setle yenildi. İpek maçta zaman zaman iyi oynadı ama iyi performansını maçın geneline yayamadı, rakibinin de önemli bir isim olduğunu hatırlatayım.
6- Çağla Büyükakçay : Çağla ilk turun en zorlu maçında Karolina Pliskova ile karşılaşmıştı. İlk iki set büyük rekabet içinde geçti, final setinde ise Çağla dağıldı ve oyun bile kazanamadı. ’89lu Çağla biraz daha zayıf bir rakiple karşılaşsa turu çok rahat geçebilirdi, bugüne kadar Çağla’nın bir grand slam ana tablosunda yer aldığını görmedik, artık en azından ilk turlarda görmek istiyoruz.
5- Karolina Pliskova : ’92li Pliskova 2013 başından beri tüm grand slamlerde birinci veya ikinci turlarda yer alıyor. Bu turnuvada önce Çağla’yı, sonra da eski şampiyonlardan Shahar Peer’i yenmeyi başardı. Çeyrek final maçında Wozniacki’ye karşı da bir set kazanmayı başarmıştı. Çek tenisçi için iyi bir turnuva oldu diyebiliriz. Karolina ayrıca çiftlerde ikizi Krystina ile beraber çeyrek final oynadı.
4- Kurumi Nara: Son dört grand slamde iki kez ikinci turda, iki kez üçüncü turda elenen Japon Nara çeyrek finalde Vinci’ye yenildi. İlk turda Konta’ya sadece iki oyun veren Nara zorlu ikinci tur maçında Siniakova’yı geçmeyi başarmıştı. Vinci karşısında oyuna ortak olamadı ama özellikle Siniakova maçındaki servis performasıyla alkışı hak etti.
3- Katerina Siniakova: Turnuvanın en genç tenisçilerinden biri olan Siniakova çok iyi bir genç kızlar kariyeri geçirdi. 2013’teki dört grand slamde bir tekler finali oynadı, üç çiftler şampiyonluğu yaşadı. İstanbul’da ikinci turda Nara’ya elendi ama performansı çok etkileyiciydi. İlk iki set boyunca çok iyi servis atan Siniakova pes etmeyen yapısıyla göze batıyor. Maçı ikinci sette kaybetme noktasına gelmişti ama iki kez dönmeyi başardı.
2- Kristina Mladenovic: ’93lü Fransız Mladenovic’in gelişimi zaten ortada. 1.84’lük boyuyla özellikle çiftlerde daha iyi bir oyuncu. Bu yıl Roland Garros’ta Li Na’yı yenme başarısı göstermişti, burada da yarı final oynadı. Yarı final maçında tutunamadı ama önceki gün Schiavone karşısında geriden gelip çok etkileyici bir galibiyete imza atmıştı.
1- Ana Konjuh: Turnuvanın en genç tenisçisi olan Konjuh için ‘turnuvanın asıl kazananı’ diyebiliriz. Aralık ’97 doğumlu Hırvat buraya gelmeden önce Wimbledon’da üçüncü tur oynamıştı. İstanbul’da sırasıyla Rybarikova-Doi-Svitolina’yı yenerken üç maçı da final setinde kazandı, Vinci karşısında ise tutunamadı. Konjuh kazandığı üç maçta da yaşına göre çok olgun davrandı ve gereken yerlerde riski almaktan kaçınmadı, çok iyi bir servisçi olduğunu söyleyemeyiz. Oyunun en zayıf yönü bu, uzun rallilerde üstünken kısa rallilerde puanı almakta zorlanıyor. İstanbul sonrası dünya sıralamasının 116.sı oldu, kısa zamanda ilk 20’ye girmesi sürpriz olmaz.