https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HEY GİDİ INTER HEY!

Okunması Gerekenler

gorkem11929-1930 sezonunda başlayan Serie A’da hiç küme düşmeden 85 yıldır mücadele eden tek takım özelliğine sahip olan Inter, tarihinin en kötü değilse bile herhalde en silik dönemini yaşıyor. 1908 yılında kurulan ve renklerini gecenin lacivert ve siyahından alan takımın resmi adı olan Internazionale F.C., İtalya’nın yurtdışında en iyi şekilde temsilini amaçlaması ve yabancıların da takımda oynamasını kabul etmesiyle uluslararası bir kulüp olma misyonunu yüklenmiştir. Bugüne dek 18 İtalya Şampiyonluğu, 7 İtalya Kupası, 3 Avrupa Şampiyonluğu ve 3 UEFA Kupası Şampiyonluğu kazanmıştır.

 

inter 1Milan ve Inter’in ortaklaşa kullandığı San Siro Giuseppe Meazza Stadı’na ismini veren Giuseppe Meazza Inter formasıyla çıktığı 408 maçta attığı 284 golle kulübün şu anda bile kırılamamış olan rekorunun sahibidir. Giuseppe Meazza aynı zamanda 1947-1948 sezonunda Süleyman Seba’nın da oyuncusu olduğu Beşiktaş’ın teknik direktörlüğünü yapmıştır.

 

1960’larda kulübün başkanı baba Angelo Moratti döneminde, efsane hoca Herrera’nın yönetiminde Facchetti, Luis Suarez (ısıran değil) ve Mazzola’nın sahadaki önderliğinde başarıdan başarıya koşan Inter 1964 ve 1965 yıllarında üst üste iki kez Avrupa Şampiyonu olmuştur. Catenaccio sistemindeki 4’lü defansa bir libero ekleyerek 5-3-2 sistemiyle takımı oynatan Herrera’ya ‘Il Mago’ yani sihirbaz lakabı takılmıştır.

 

inter 360’lardaki altın dönemden sonra aynı başarıları tekrar edemeyen Inter, her ne kadar aralarda lig şampiyonlukları (scudetto) ve İtalya kupasını birkaç kez müzesine götürse de, asıl en gösterişli şampiyonluğunu 1 yıl sonra İtalya’da Dünya Kupası’nı da kaldıracak olan Matthaeus ve Brehme’nin olduğu, Trapattoni’nin hocalığını yaptığı 34 maçta 26 galibiyet ve 11 puan farkla zirveye oturduğu 1989’da yaşayacaktır. O dönemde Napoli, Juventus ve Milan’ın da ne kadar güçlü olduğu düşünülürse bu başarı daha da iyi anlaşılır.

 

Özellikle oğul Massimo Moratti’nin başkan olduğu 1995 yılından itibaren transfere harcadığı astronomik paralarla hiç gündemden düşmeyen ama buna karşın 17 yıl boyunca şampiyon olamayan Inter ancak 2006 yılında Juventus’un karıştığı hakem skandalları yüzünden küme düşürülmesi ve Milan’ın da puanlarının silinmesiyle meydanı boş bulup 5 yıl üst üste şampiyon olmuştur. Juventus’un dağılan kadrosundan Ibrahimovic’i de transfer edip Mancini’nin ardından Mourinho’yla Avrupa şampiyonu da olan takım belki de uzun yıllar bu başarıyı hayalinde bile göremeyecek çünkü 2006 yılından beri ekonomik krizin de etkisiyle gözden düşen İtalyan futbolu eski günlerini mumla arıyor.

inter 5Petrol sektöründe faaliyet gösteren Moratti ailesinin 18 yıl başkanlık yaptığı süre içinde kendi cebinden tahmini 1.5 milyar Euro harcayıp buna mukabil çok az başarı elde eden ikinci kuşağı Massimo Moratti, kötü yönetimiyle bizde de beceriksiz oğlunu işlerin başından uzaklaştırmak için büyük bir kulübün başkanı yapan malum bir aileyle büyük benzerlik taşır! Yalnız en azından 18 yıl boyunca zarar verdiği kulübünden parasını en azından geri istemek gibi bir davranışta bulunmamıştır ve federasyon başkanlığı şu ana kadar teklif dahi edilmemiştir.

 

Sadece 19 yaşında keşfedilen ama doğru dürüst oynayamadan Brescia ve Reggina’ya kiraya verilip sonra Milan’da büyük zaferler yaşayan Pirlo, Coco’ya karşılık yine Milan’a verilen ve orada harikalar yaratan Seedorf, Vieri’yle birlikte futbol tarihinin belki de en uyumsuz ikilisini yaratan Hakan Şükür, sahadan çok tribünde maç izleyen Edgar Davids ve Batistuta transferleri bile Moratti dönemiyle ilgili fikir verebilir.

 

inter 4Benim açımdan Inter’in anlam ve önemine gelirsek; 2002 yılının soğuk ve yağmurlu bir Nisan gününde adım attığım ve 4 yıl yaşadığım İtalya’da ilk gittiğim maç sezonun bitimine bir hafta kala oynanan ve Inter’in 3-1 kazandığı Piacenza maçıydı. Milano fahri konsolosu (aslında değil ama Milano’da yaşayan Türklerin çoğu kendisini tanıdığı için öyle demeyi uygun bulduğum) İbrahim Görücüoğlu’nun o dönem Inter forması giyen Emre ve Okan vasıtasıyla ayarladığı bilet sayesinde izlediğim maçta Inter’in oynadığı futbol skora rağmen etkileyici olmaktan çok uzaktı. Sadece bir hafta sonra Inter tarihine ‘5 Mayıs Faciası’ olarak geçen ve lider olarak geldiği Roma’da aldığı 4-2’lik Lazio mağlubiyeti ile 13 yıl sonra gelecek şampiyonluğu Juventus’a ikram eden Inter büyük bir travma yaşamıştı. Ronaldo’nun gözyaşları da o günün sembolü olarak hafızalara kazınmıştı.

 

Gerçi o dönemde Juventus’un hakemler tarafından çok korunup kollandığı bana göre oldukça barizdi ve skandalın patladığı 2006 yılına kadar Inter şeytanın bacağını kırmayı başaramadı. Üstelik o zamana kadar Ronaldo (Brezilyalı olan), Vieri, kaleci Pagliuca, Djorkaeff, Blanc, Zamorano, Baggio, Veron, Crespo, Bergkamp gibi futbolcular da Inter formasını terletmelerine rağmen şampiyonluk sevinci yaşayamadılar. Inter’in kazandığı başarılarda adına en çok sevindiğim futbolcu ise tartışmasız bir profesyonel ve disiplin timsali olan, ahenkle dans eden saçları en zorlu maçlarda bile bozulmayan büyük kaptan Javier Zanetti olmuştur.

 

zanetti2En sonunda 2013 yılında, yapıştığı koltuğu ve Inter hisselerinin %70’ini Endonezyalı işadamı Erick Thohir’e devredip kendisi onursal başkan olan Moratti, 1 yıl sonra bu görevden bile istifa ederek herhalde tarihe istifa eden ilk onursal başkan olarak geçti!

 

İtalya’da sempati duyduğum takımlar Udinese ve Livorno olmakla birlikte, üç büyüklerin içinde nispeten sevdiğim biraz daha halkın takımı olması itibariyle Milan’dır. Inter’le paylaştıkları San Siro stadında daima asılı duran ‘Realizziamo i vostri sogni’ yani ‘Hayallerinizi gerçekleştiriyoruz’ pankartı ise çok ince bir espri ve İtalya’nın üçüncü büyüğü olsa da Avrupa’da en başarılı İtalyan kulübü olduğunun bir delaletidir.

 

Yazıya son verirken bir de İtalya’da yaşadığım yıllarda Milano’lu hemşerilerinin durumuyla çok dalga geçen Milan’lı taraftarların bir sorusuyla kapanışı yapayım: Bir Inter’li Avrupa Şampiyonu, Lig Şampiyonu ve Kupa Şampiyonu olduktan sonra ne yapar? Cevap: Playstation’ı kapatıp yatar. 2009-2010 sezonunda ise bu fıkra gerçeğe dönüşmüş, Inter üç kupayı da müzesine götürmüştür!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

gorkem.isik@abcspor.com

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

AMATÖRCE

Yedigimiz iki gol de olacak iş değil. İlkinde ortada fol yok yumurta yok. Rakibin ne baskısı var ne pozisyonu....

Benzer Konular