Trafikte seyrederken şiddetle dikkat edilmesi gereken araçlar vardır ya. Hangimiz LPG’li beyaz şahine “aman abi, benden uzak dursun ne olur ne olmaz” diye yol vermeyiz ?
Ya da arka camına kafam kadar Osmanlı Tuğrası yapıştırmış Doblo şoförüne camı açıp lololo yaparız, Nissan Micra gördüğümüzde” aman hacı bayandır şimdi bu”deyip ayağımızla yerinde duruyor mu lan diye freni yoklamayız ki ?
İşte aynen bu şekilde futbolda da dikkat edilmesi gereken takımlar var. İçerde dışarda farketmez. Ayağa pasla orta sahayı çabuk geçen iki kanat forveti süratli olan takımlardan hep tırsmışımdır. Bir zamanlar ki İstanbul Bşb.spor gibi, bu sene ki Bursaspor gibi ve Trabzonspor gibi.
Küçük Enişte, 45 000 kişi maçta olacak sorusuna, “ne güzel işte, yıllardır alamadıkları Cardozo’yu canlı izleyecekler” diye bir demeç vermiş. Maç başlamadan bi cevabını vereyim sonra içimde kalmasın, sevgili Küçük Enişte, Cardozo’yu biz canlı seyrettik, kendisi de unutmamıştır o maçı ve hala gecenin bir yarısı yatağından kan ter içinde fırlayıp, Egemen mi ?? Oh Allah’ım çok şükür rüyaymış diyordur. Biz o maçı unutmayız.
Maç öncesi yazımda Fener”in dikkatli olması gerektiğini, ilk golü atarsa kendi oyun şablonuna daha uygun bir maç oynayacağını belirtmiş, ne olursa olsun 3-1 veya 4-1 gibi bir skorla da bu maçı alacağını belirtmiştim.
Maç öncesi Küçük Enişte’nin hakemi baskı altına alma çabası nasıl bir sonuç verecek, bu da merak konusu. Hakem Trabzon lehine ne düdük çalsa taraftardan protesto gelecek kesin, Bence ters teper, hakemin eli ayağı birbirine dolanır, kritik pozisyonlar da ” ben satılmış değilim” dercesine Fener lehine kullanır karar hakkını. Bence Küçük Enişte’nin taktiği ters teper. Hakem tetikçinin tekiyse o iş başka.
Fenerbahçe’nin ilk 11’i şekillendi artık. Merak edilen orta üçlü. Derinlemesine pas atamayan biri tam ikisi yarım ( Emre /Raul ) yerine İsmail Kartal iki tam kesici bir play maker’lı tercihiyle Diego’lu başlayarak gönlümü fethetti. Kaldı ki Özer ve Ekici’li orta sahayı da fazla ofansif buldum.
Fenerbahçe tam tahmin ettiğin gibi önde ve baskılı başladı. Alper soldan, Gökhan sağdan ilk 15 dk da gol bulmak için adeta şartlanmış vaziyette başladı maça. Volkan’ın yüz ifadesinden nasıl bir motivasyonla maça başlandığı belliydi.
Trabzonspor ise baskıyı görmezden gelip Allah Allah saldırma peşinde başladı.
Fener’in amansız baskısı 5 dk sürünce oynamak isteyen Trabzon oyunda dengeyi kurdu. İki beki S.0.S verse de Ekici, Yusuf ve Erkan’ın getirdiği toplarla Trabzon etkili oldu ilk 20 dakikada. Biri efsane olabilecek, nesilden nesile anlatılacak frikik olmak üzere Volkan iki müthiş top kurtardı. 20. Dakikadan sonra Fenerbahçe kontrolu aldı, sağlı-sollu ataklarla Trabzon kalesini zorladı. O dakikadan sonra da Kaleci Hakan’ı seyrettik ve İlk yarı golsüz sona erdi.
Emenike istekli ama oyun zekası düşük. Pas koordinasyonlarını yapamadı. Ard arda Fener gollerinin kaçtığı dakikalarda hep bu koordinasyon eksikliği gözlendi. Hemen her pozisyonda Emenike vardı oysa. Ceza sahasında dar alanda yapılan yanlış tercihler başlı başına bir sebepti ilk yarının Fener adına golsüz bitmesinde.
İki uzun ön liberolu oyun, daha doğrusu iki adet bir cins bahçe aleti diyim imalı olarak, zaman zaman Fenerbahçe’nin orta alanda top yapamamasına sebep oldu. İlk yarının en iyisi Diego gerilere kadar gelmek zorunda kaldı.
Oysa geçen maçta solda Alper’e yaklaşmış ve Fenerbahçe daha etkili olmuştu.
Erkan Zengin alınmış olsaydı, Alper’i Topal’ın yanına çekilebilrdi bu tür maçlarda.
İkinci yarıya Trabzonspor Ersun Yanal – Aykut Kocaman değişikliği ile başlarken Fenerbahçe şampiyon gibi başladı. Trabzon tamamen gömüldü. Çok doğru bir değişiklikle Kuyt’ın şaşkın bakışları arasında Sow, Kuyt’ın yerine oyuna girdi.
Bu arada Diego’ya yapılan penaltıyı çalmaya hakem cesaret edemedi! Emenike akıllara zarar bir gol kaçırdı. Dakikalar ilerledikçe Fener orta sahasının düşmesi Diego-Emenike değişikliğine itti İsmail Kartal’ı. Bence Diego çıkmamalıydı. Sıfır sıfır giden hiç bir maçta hem de Kadıköy’de ben Diego’yu oyundan almam. Zaten de Meireles’in girmesinin bu anlamda hiç bir faydası olmadı.
Hakem ne zaman cebinden tüp yerine kırmızıyı çıkartacak diye hayretler içinde seyrettiğimiz maçta son umut Webo görünüyordu. Tuhaf bir gol de o kaçırdı. Son saniyede Moussa kaçırdı ve maç mucizevi bir şekilde tıpkı 2010 yılındaki maçı hatırlatırcasına berabere bitti. Küçük Enişte’nin Cardozo’su bildiğin stoper oynadı.
Bülent Yıldırım bütün takdir haklarını Trabzon’dan yana kullanırken çıkaramadığı kartlarla yazımın başında dediğim Tetikçi lafını hak etti.
Maçın hemen ardından buz gibi havada ellerimi cebime soktum, üzgün bir vaziyette eve dönerken hiç tanımadığım zenci bir saatçiye usulca sokuldum ve dedim ki :
– Hocam, sen santrfor oynayabilir misin ?