Salı akşamı 1 sene bizlere yaşatılan taraftarsız maçlardan, bilet satılmayan tribünlerden, birbiriyle dalaşan tribünlerden sonra yeni bir başlangıç oldu. Dolu ve ahenk içerisinde olan tribünler, gerekli yerde baskılı tezahürat gerekli yerde kulakları sağır eden ıslıklamalar… Sahada yıllardır görmeye alışık olduğumuz isimlerin yerinde yıldız oyuncular, kenarda takımı kadar efor sarfeden, agresif, idealist kendi tabiriyle bir futbol sanatçısı olan Vitor Pereira.
Rakip ise şampiyonlar liginin gediklilerinden, ve çekilebilecek olan en zor rakip olan Shaktar. Ben burada maç analizi, pozisyon yorumu yapmayacağım zira herkes bolca konuştu ve yazdı. Benim değineceğim ve cidden mutlu olduğum konu başka. Skordan, oynanan oyundan, sistemden, taktikten, ilk onbirden bana göre çok daha önemli ve yıllardır bizde olmayan bir durum bu. Yaşı tutanlar, 1988-89 efsane 103 gollü sezonu yaşayanlar bu duyguyu iyi bilirler. O sene Fenerbahçe, hem içeride hem dışarıda maçlara genelde mağlup başlardı. Örnek verecek olursak Kadıköy’de 1-0 geri düşülen 6-1 kazanılan Malatya maçı, deplasmanda geriye düşüp 7-2 kazanılan Eskişehir maçı, kupada deplasmanda 3-0 geriye düşüp 4-3 kazanılan Galatasaray maçı. Bizler o sezon mağlup duruma düşünce kendi aramızda güler bak yine başladı bizimkiler derdik çünkü herkes takımın o maçı kazanacağına dair en ufak şüphe duymazdı.
MURAT AŞIK
mail : murat.asik@abcspor.com
twitter : @muratasik_