https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HİÇ BU KADAR BASİT OLMAMIŞTI

Okunması Gerekenler

En az 29 parça elde edilecek şekilde bir dosya kağıdı kare-kare kesilir. Üstlerine alfabenin tüm harfleri birer-birer yazılır, kaygan bir masa üstüne daire olacak şekilde dizilir ve bu şekilde düzenek tamamlanır..

3 kere İhlas, bir kere de Fatiha sureleri masa etrafındakiler tarafından bir kahve fincanının içine sırayla okunduktan sonra fincan dairenin tam ortasına kapatılır, işaret parmakları hafifçe dokunmak suretiyle fincan üzerinde birleştirilir ve sözcü olarak seçilmiş kişi ruhlar aleminden bir ruh davet eder ve sonrasında sabırla fincanın harflere hareket etmesi beklenir. Soru-cevap şeklinde geçen ve saatlerce sürebilen bu tuhaf aktiviteye Ruh Çağırma Seansı denilirdi, 70’li ve 80’li yıllarda öğrenciler arasında oldukça popüler bir aktiviteydi. Değişik versiyonları ile tüm dünyaca da bilinir.

Kimi inanır, kimi inanmaz, kimine göre gelen cindir, kimine göre gizemli beynin bir oyunudur, bu konuya girmiyorum.

Neyse Abi, bir ara çok taktık biz bu işe, gün aşırı seans düzenliyoruz ama akşam yatarken it gibi de tırsıyoruz, her çıtırtıdan işkilleniyoruz ancak yine de bırakmıyoruz ve bir tane de muhabbetçi Ruh’umuz var, ne sorsak cevap veriyor, reisin bilmediği hiç bir şey yok, karı-kız muhabbetinden de anlıyor, futbol da konuşuyoruz, reis harbiden süper..

Bir gün reise bu sene gol kralı kim olacak diye sorduk. Dedi ki Orhan..

Lan arkadaş, ligde bir tane Orhan var, kazma Orhan.. Samsunspor’lu. Gol kralı olması ihtimal dahilinde değil. Kim bu Orhan diye soruyoruz birbirimize, bilen yok.. Kolayı var, sorarsın hangi takımda diye? Sorduk ve yanıt gecikmedi, Trabzonspor dedi.

Ertesi gün öğrendik ki küme düşen Eskişehirspor’dan Orhan adlı bir oyuncu transfer olmuş, çiçeği burnunda transfer Trabzonspor yaz kampında idman yapıyor. Orhan Çıkrıkçı, nam-ı diğer Büyük Orhan..
Orhan o sezon lige damgasını vurdu, haftalarca da gol krallığı yarışında zirvede kaldı, bunu hiç unutmadık, bizim reis harbiden futboldan da anlıyormuş.

Küme düşen takımdan 10 tane Orhan alırsın, 1 tanesi belki tutar, Kıbrıs Rum kesiminden 20 tane stoper alırsın bir tane Szalai belki bulursun, bu işler biraz da şans işi. Altınordu’dan Enis’miş, Bilmem nereden Çağtay’mış, Fatih’miş..? Bu sezon özelinde bu maceraları bir kalem geçeceksin, transfer bütçesinin her kuruşu çok önemli. Haa, bonservisi yoksa eyvallah.

Geçen sene bu zamanlar medyada adı geçen isimleri duydukça cinnet geçirecek gibi oluyordum, emeklilikte yaşa takılmış tipler, ligin kaşarları, vasat oyuncular falan filan. Ve bu durum yazılarımıza da yansımıştı, hatırlayın. Baştan söyleyeyim, bu sezon o kadar ümitsiz değilim..!! Çünkü transfer bilmecesinin cevabı çok basit hatta şunu diyebilirim ki o bilmece hiç bu kadar basit olmamıştı..!

Kolay başka bir şey, basit başka bir şey diyerek bu konunun altını çizeyim önce.. Ama dediğim gibi bütçe lüzumsuz şekilde çarçur edilmezse kolay da olur..
Cevap çok basit..Transferdeki harcama limitine bakıyorsun, orada gördüğün rakamı 2’ye bölüyorsun, bir tane sağlam Perotti alıyorsun(iç kanat), bir tane de Sörloth, Muriqi, Dzyuba misali bir pivot santrfor alıyorsun ve işi bitiriyorsun. Paran yetmiyorsa da kiralıyorsun, başka da bir şeye ihtiyaç yok..

Aslında eksik var, yok değil. Mesela bir majör stoper lazım değil mi? Lazım elbet.

Bir tane sağ bek lazım değil mi? Lazım tabii ki.

Kadrodaki çöpleri elden çıkarabilirsen bir tane majör stoper ve sağ bek alırsan çok iyi olur ama bahsettiğim iki forvet olabildiğince kaliteli olmalı, ligin üstünde olmalı, bu uğurda eldekilerle de idare edilir.

Bu defans çok gol yedirdi, eyvallah ama şampiyonluğu fazla gol yediğin için kaybetmedin, gol atamadığın için kaybettin, forvet oyuncuların fark yaratacak kalitede olmadığı için kaybettin, öyle veya böyle işi Sivasspor maçına kadar da bir şekilde getirmiştin zaten.

Geçen sezonki transfer yanlışı 10 üzerinden 6 numaralık çok fazla oyuncu alınmasıydı, kalite mefhumunun es geçilmesiydi en başta. Şimdi diyeceksiniz ki, ya Bruno hoca bile belli değil..

Diyorum ki aklın yolu bir, hoca kim olursa olsun alınacak oyuncular bunlar. Paran yoksa kirala, Beşiktaş 3 tane ligin üstünde adam kiraladı ve ipi göğüsledi.

Bu bağlamda aslında Comolli akıllı iş yapmıştı, piyasa değerleri toplamda 40M Avro’yu bulan iki oyuncu kiralamıştı ve biri iç kanat, diğeri de pivot santrfordu yani mantık hatası da yoktu ama maalesef tutmadı. Bu sene de aynı politika pekala güdülebilir diye düşünüyorum.

Ancak bu konuda ben yönetime çok güvenmiyorum açıkçası. Mesela Boupendza ismi de bunun sağlaması. Emenike vakası olur, kimsenin itiraz edemeyeceği bilindik isim almaları lazım, yaşı çok da mühim değil çünkü o kalitede genç oyuncu transfer etmen imkansız.

Gustavo’nun ayrılacağı ve Lucas Biglia’nın geleceği yazılıyor basında. Geçen sezon Karagümrük transfer ettiğinde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Hem de bonservissiz aldılar. Dedim ki işte fırsat transferi, Gustavo’nun talibi vardı, Gustavo’yu satıp Biglia’yı kadroya katmayı keşke sen akıl edeydin, Çok daha kaliteli oyuncu, koşa-koşa da gelirdi.

Biglia 34 yaşında bir oyuncu. Sonuçta bir ön libero. Geçen sezon için OK derdim ama 3 tane 8 numaralı sisteme geçmişken çok anlamlı bulmuyorum artık bu yaştaki bir oyuncuyu. Bildiğim kadarıyla 1 sezon daha sözleşmesi var, kontratında özel bir madde yoksa Süleyman Hurma bedava göndermez. Ama Gustavo’dan daha iyi bir oyuncu, Gustavo satılıp bedava gelecekse de sesimi çıkarmam.

Lafı gelmişken bir diğer Karagümrük’lü oyuncu için de fikir beyan edeyim. O da eski bir Milan’lı tıpkı Biglia gibi. Fabio Borini. Onun da adı geçiyor. Geçen sezon bu oyuncuyu Fenerbahçe transfer etmiş olsaydı büyük ihtimalle şampiyondu. Perotti’nin bir tık altı bir oyuncu ve skorer. Işte bunlar transfer kafasızlığı. Alınmalı mı? Bence ondan daha iyisi alınmalı.

Alessane Ndao. O da Karagümrük’lü. Boşuna demiyorum Hurma’yı başkan yapalım diye. Ndao Osayi tipinde bir oyuncu, Fenerbahçe’ye uymaz diye düşünüyorum ve asparagas olduğuna inanmak istiyorum.

Bir de Visca olayı var. Emre baskıyı kaldıramıyor diyerek veto ettiği için son anda transferi yatmıştı, yine gündemde. Kötü bir sezon geçirdi ama takımı da kötüydü ve Fenerbahçe de aklını karıştırmıştı, böyle bir gerçek de var. Daha kaliteli bir iç kanat bulamayacaklarsa elbette Visca transfer edilir..

Ama dediğim gibi çok da güvenmiyorum Fenerbahçe’deki futbol aklına. Unutulmamalıdır ki, bu aklın bir parçası da Emre’ydi, o aldırdı çoğunu.

Emre kalır mı, gider mi belli değil, o kısma bakacağız. Şahsi görüşüm Low, Bielsa vs gibi isimler gelecekse gitsin, Bjelica falan gelecekse üstünde teknik direktörlük tecrübeli bir sportif direktör olmak şartıyla Emre kalsın..

Ali Koç yeni bir yönetimle tek aday olarak girecek seçime. Hakan Bilal Kutlualp’in, 1907 derneği eski başkanının yeni listede olacağı söyleniyor. Sürpriz isimler de olabilir deniyor.

Şahsi fikrim şu yönde, tecrübeli yöneticiler katma değerdir, kabulümdür ama devlet erkanında sözü geçen, çevresi olan en az bir önemli isim yönetimde olmalı. Bu federasyonla başka türlü başa çıkmak zor..

Rıdvan Dilmen ismini zikredenler de var, sportif direktör sıfatıyla olmasa bile en azından danışman olarak kulüp bünyesinde olması bile fark yaratır, umarım gerçekleşir.

Dediğim gibi hepi topu iki tane kaliteli oyuncu, bir iç kanat, bir tane de pivot santrfor gerekiyor, bu kadarını da yapamıyorlarsa pes yani, bıraksınlar bu işi ya da bir ricaya bakar, bizim reisi bulurum ben..

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

Son Haberler

BECEREMEDİK

Sabah Bostancı'da bindim trene evimin önünden. Rahat bir yolculuk sonrası da vardım Konya'ya. Önce harika bir tirit denedim. Ardından...

Benzer Konular