Galatasaray sürpriz bir şampiyonluk adayı ile 5 hafta kala maç yapacak. Diğer iki takipçi bizzat ezeli rakipler Fenerbahçe ve Beşiktaş olacak. Ama bununla da bitmedi.
Siyasetin gölgesi ya da büyük paranın gücü sporun içine karıştığında, suni ve inorganik yiyecek yiyormuş hissi zaten sporseverlerin midesini bulandırır: Franco Madrid, Qatar St. Germain, Şeyhchester City, Abramovic’s Chelsea örneklerinde olduğu gibi.
Cumhurbaşkanı siyasi bir mitingde ve böylesine kritik bir karşılaşma öncesinde emir buyurunca, yetmeyip belediyeler ya da parti teşkilatları onlarca otobüsü Seyrantepe’ye ücretsiz kaldırınca, yetmeyip SMS’ler ile gelmek konusunda “ikna edici” mesajlar gönderilince, biletlerinin ücreti de ödenince, bir tek diğer dört şampiyon takım, Konyaspor ve Sivasspor’un doldurabildiği misafir takım bölümü hınca hınç doldu. Belki bundan birkaç yıl öncesinde aklımız almazdı böyle bir şeyi.
İşte bunların tümü “hayaldi, gerçek oldu”…
Cumhurbaşkanı’nın siyasi ajandasının bu attığı adımdan ne kadar etkileneceğini bilmiyorum. Çünkü spor ve siyaset iki farklı mefhum. İkisini aynı düzlemin içine soktuğunuzda birtakım adımların ters tepmesi ve sonucunda da olumsuz geri dönüş olması mümkündür. O konuya da çok fazla girmek istemiyorum.
Ama bu tür siyasi yakınlıkların, yakın korumanın ve güç devşirmelerinin, Emre Belözoğlu ve Arda Turan gibi, güçle ayaklarını yerden kesmeye hazır oyuncuları nasıl yüreklendirdiği de ortada. Sanıyorum bugün hangi takım oyuncusu olursa olsun, bu iki ismin yaptıklarını yapsalar kırmızı kartla ihraç cezası alırlardı.
Hunharca yapılan faullerin, abartılı ve iğrendirici boyuttaki itirazların, saha kenarına “yazın bu hakemi bir köşeye” ya da “seni öldüreceğim” şeklinde yapılan el işaretlerinin, -rakip takım oyuncuları, kendi takım arkadaşları, hakemler, yöneticiler ve 70 yaşındaki emektar spor yazarları bile dahil- her arasının gerildiği insanın üzerine küfür kıyamet yürüme kabadayılığının biteceği bir ülkeye uyanmak istiyorum. Tıpkı siyaset kurumunun, cemaatlerin, iş dünyasının ve suç örgütlerinin de kulüplerin ve liglerin gidişatından elini bir an önce çekmesini arzu ettiğim gibi…
Maç mı? Kısaca ondan da söz edeyim: Volkan, Clichy ve Višća başarılıydı; Muslera, Mariano ve Donk daha başarılıydı. Yavaş Maicon yerine süratli Denayer aşısı tuttu. Adebayor’un hızı dengelenmiş oldu. Başakşehir Gomis, Feghouli ve özellikle Rodrigues’i, başta Emre ve Arda’nın ileri derece faullü müdahaleleri ile, ve de “çok sert şekilde” sindirdi. Galatasaray futbol takımı yine seyircisinin itmesiyle kalibresini iki katına çıkardı, Muslera’nın kritik kurtarışları, Mariano’nun harika golü ve Adebayor’un hatasıyla da maçı 2-0 kazandı.
Galatasaray bugün güçlü rakiplerinin ligin gidişatına dair beklentileriyle beraber, siyaseti de mağlup etmeyi başardı.
Peki Gelecek hafta deplasman fakiri Galatasaray Alanya’da ne yapar?
İşte orasını gerçekten bilemiyorum…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: murat.guler@abcspor.com
twitter: @kirjalian