Uzun lig maratonuna kötü bir başlangıç yaptıktan sonra son 10 haftada basamakları birer birer tırmanan Beşiktaş için nihayet zirveye oturma şansının geldiği hafta, Kayseri deplasmanına gidilen 16. haftaydı. Gaziantep ve Galatasaray’ın puan bıraktığı haftayı Beşiktaş kayıpsız geçerse maç fazlasıyla veya averajla falan değil, puan farkıyla liderlik koltuğuna oturacaktı. Beşiktaşlılar için bu tip haftalar her zaman ürkütücü olmuştur, ancak Sergen Yalçın’ın gelişinden bu yana “makus talih” denilen noktalarda hep farklı bir görüntü vermişti Beşiktaş. Örneğin ölüm-kalım maçı olarak görülen maçta ölmemiş, Kadıköy’de yıllar sonra Fenerbahçe’yi mağlup etmişti. Rakiplerinin hepsinin kaybettiği haftalarda fırsatı tepmemiş, şansının tutmadığı Başakşehir vb. rakiplere şans tanımamıştı. Dolayısıyla bu deplasmanda da korkulanın olmaması, Sergen hocanın “winner” özelliğinin kendini göstermesi beklentimizdi.
Beşiktaş maça yine ufak rotasyonlarla çıkıyordu. 3 gün sonra oynanacak lig maçını düşünerek Rıdvan yine yerini N’Sakala’ya bırakmıştı. Takımdaki iki önemli eksik olan Aboubakar ve Ghezzal’ın yerlerinde ise Güven ve Larin ikilisi, N’Koudou’yla beraber ileri üçlüyü tamamlayan oyuncular oluyordu. Bunun dışında Josef’in maça yetişmesiyle birlikte ideal kadro korunmaktaydı.
Siyah-Beyazlılar maçın ilk dakikasından itibaren oyunu sahasında kabul eden rakibine karşı ister istemez topun hakimiyetini almış ve set hücumlarıyla golü aramaya başlamıştı. Ghezzal’ın çoğunlukla liderliğini yaptığı hücumlara alışkın olan Beşiktaş’ta ileride oynayan oyuncuların ne yapacaklarını tam olarak bilemeyen bir görüntü çizdiklerini izledik ilk yarı boyunca. Çoğu atak sol kanatta oynayan N’Koudou’nun bireysel becerisine bırakılmıştı. Henüz 10. dakika dolarken bu oyuncunun düşürülmesiyle penaltı kazanıldı. Bu penaltıdan gelebilecek bir golle kilidi erken açıp oyunu çok rahat bir hale sokabilirdi Beşiktaşlı oyuncular. Ancak Aboubakar’ın yokluğunda penaltıyı kullanan oyuncu olan Mensah, kaleciye topu kurtarma şansı bırakmayacak bir vuruş yapamayınca fırsat kaçmış oldu. İlk hafta Trabzon deplasmanında da aynı köşeye vurduğu penaltıyla golü bulmuştu Mensah, ama bu kez yeterince köşeye gönderemedi.
Larin ilk kez sağ kanatta oynuyor ve bariz biçimde bocalıyordu. İleri uçta oynayan Güven ise Aboubakar’ın mükemmel yaptığı sırtı dönük oynama işinde yeterli olamıyordu. Benim şahsi fikrim; N’Koudou’yu sağ kanatta kullanmanın ani ataklarda daha faydalı olabileceği yönünde, zira solda her aldığı topu sağına çekmesiyle çok atağın hızını kesti. Güven önceden sol kenarda oynama tecrübesine sahip, Larin ise Abou yokken takımda tek santraforu oynamaya uygun tek oyuncu. Lakin hocanın tercihleri bu yönde olmadı ve Beşiktaş ilk yarının kalan bölümünü tehlikeli bir pozisyon bulamadan bitirmiş oldu.
İkinci yarıda Sergen hocanın genellikle yaptığı şekilde, 70’e kadar değişiklik yapmadan devam etme tercihinden vazgeçmesini umarak başladık. Ancak Beşiktaş her maçta olduğu gibi ikinci yarıya hızlı girse de hocanın ilk değişikliği gene 60’tan önce olmadı. Kötü günündeki Güven’i çıkartıp Larin’i forvete çekerek Hasic’i sağ kanada koymak mantıklıydı, ancak oyun kurma namına hiçbir yaratıcılık göstermeyen Mensah’a tam 73 dakika sabretmenin mantıklı bir yanını göremedim. Rakibi açmada sıkıntı yaşarken Oğuzhan’ı 82 dakika düşünmemek de öyle.
Dün Antalyaspor, bugün Kayserispor gibi takımlarla örneklerini gördüğümüz üzere, bu gibi katı şekilde kapanan takımları rahatlıkla açmayı becerebilen bir takım şu an yok ligimizde. Bunu en iyi yapabilen üç takım zaten şu an ligin ilk üç sırasındalar, onlar da çok zorlanıyorlar. Beşiktaş için de bu deplasmanın erken gol gelmezse çok zor geçeceği en başından belliydi, öyle de oldu.
Son 20 dakika değişikliklerle beraber elinde avucunda ne varsa galibiyet için ortaya koydu Beşiktaş. Son dakikalara doğru şampiyonluk yarışındaki rakibi G.saray’ın dün yaşadığı sonu yaşaması beklenirken, günün en çok sorumluluk alan adamı N’Koudou çıktı ortaya. Ceza sahasının sol köşesinde aldığı topla yapabileceği en mükemmel tercihi yaptı, çok ince bir ara pasıyla N’Sakala’yı kaçırdı. Onun topu içeriye rahatça çevirmesini engelleyen rakip müdahalesi ile, bu kez VAR uyarısı sonucu bir penaltı kararı daha geldi. Bana göre ilk verilen penaltıya oranla daha net bir darbeydi. Bu kez penaltıyı kullanan günün kahramanı N’Koudou, hiçbir kalecinin çıkartamayacağı kadar sert ve direk dibine bir vuruşla takımını öne geçirdi.
Bu penaltı sürecinde oyunda kaybedilen süre olarak 9 dakikalık bir uzatma eklendi. Bu süre Beşiktaş için son derece tehlikeli geçmeye namzetti, nitekim ceza yayında rakibe verilen bir frikik şansında beraberlik golü de gelebilirdi. Ancak Alibec’in çıkartılması çok zor frikiğinde Ersin devleşti ve galibiyete büyük bir katkı sağladı. Hemen sonrasında gelişen ve yine N’Koudou’nun başlattığı kontraatakta topu alan Hasic ceza sahasına girmeden yaptığı şık plaseyle farkı ikiye çıkardı. Golün bu genç yeteneğin ayağından gelmesi her Beşiktaş taraftarı gibi beni de çok sevindirdi. Umarım iyi bir başlangıç olur onun için ve her geçen gün daha çok katkı verir.
Beşiktaş için kabul etmek gerekirse şansın da yardım ettiği bir galibiyet oldu. Ancak her takım kendi şansını kendi yaratır, bugün iki penaltı kazanıldıysa bunu sağlayan haksız hakem kararları değil, rakiplerine penaltı yaptırma ve hakemleri de bu penaltıları verme noktasında çaresiz bırakan Beşiktaş hücumcularının başarısıydı.
Karakartallar 10 haftadır gösterdikleri başarılı performansın sonunda gümbür gümbür gelerek liderliği aldılar. Ancak henüz hiçbir şey kazanılmış olmadığı kesinlikle unutulmamalı. Sergen hocanın bu bilinçte olduğuna zaten eminim. Bir an nefes almaya müsaade etmeyen bu fikstürde, hemen üç gün sonra oynanacak Rizespor müsabakasına ve bu liderliğin geçici olmaması hedefine odaklanılmalı…
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu