Maçın 3. dakikasında ön alan baskısıyla kaptığımız top sayısı 3 olmuştu bile. Evet baskılı başladık. İyi ve olabildiğince hızlı paslaştık. Oyunu rakip kaleye yıktık. Bu baskı önce pozisyonları sonra da golleri getirdi. 2-0 öne geçiverdik. Sonra da zaman zaman baskı yemiş olsak ta maçın sonunu getirip 3 farklı rahat bir galibiyet aldık.
Fena mı oldu şimdi maça baskılı başladığımız ? Önde bastık diye arkada boşluklar mı verdik ? Gol mü yedik? Puan mı kaybettik ? İnsanın aklına şu soru geliyor . Arkadaşlar, neden Kadiköy’de Göztepe’ye Antalya’ya karşı bu baskıyla başlamadık ? Neden çekindik ? Yavaş ve temkinli başladık ta ne oldu o maçlara, ilk golü biz, hem de erkenden yedik. De ki o maçlarda baskı yaptık ve takım yoruldu, temposu düştü, e 5 tane oyuncu değişikliği hakkın var, yaparsın değişiklikleri tekrar enerji takviyesi yaparsın takıma.
Ha, Erol Hoca’ya sorsak bu soruyu diyecek ki, ”Mesut’la yapamayız önde baskı, mutsuz Samatta ile bozamazsın rakibi”. O zaman hata yapmışız hocam. Hep beraber yapmışız bu hatayı. Mesut rüzgarına kaptırmışız kendimizi fazla acele etmişiz. Samatta’yı kazanalım derken puanları kaybetmişiz. Bugünkü enerjik 11 ile şunu anlamış olduk. Demek ki biz de ”şampiyonluk yarışındaki takım” gibi oynayabilirmişiz.
İlk 45 dakikadaki bu güzel oyunda ön plana çıkan bazı oyuncular vardı elbette. Örneğin Attila Szalai. Bu çocuk Mesut ile aynı günlerde geldi, doğal olarak Mesut transferinin gölgesinde kaldı ama ilk maçından beri giderek büyüyor. Önce düzgün ayağıyla dikkat çekti. Sonra sol tarafta oynadığında gidip gelen temposuyla. Bugün de hem defansif müdaheleleri hem de maçı çözen golüyle gönüllerde taht kurdu. Nazar değmesin Attila’ya. Yazın Macaristan forması ile Avrupa Şampiyonası’nda Fransa’ya karşı oynayacak. Orada bizden sonra tüm dünyanın gözüne girerse kimse şaşırmasın.
Bugün göze giren oyunculardan biri de Osai Samuel’di. Karşısında stoperden bozma Adil olunca önemli bir ”hız” avantajına sahipti. Attığı güzel kontratak golüyle tam ondan beklediğimiz şekilde skora katkı sağladı. Ben yine de son paslarda bazı eksikleri olduğunu düşünüyorum. Onun gibi süratli olup büyük topçu kategorisine giremeyen Rodriguez, ya da eskilerden Issiar Dia seviyesinde kalmak istemiyorsa sabah akşam bu final pası eksikliğini gidermek için çalışmalı. Zaman içinde giderebilirse seviye atlar.
Seviye atlama eşiğinde olan bir başka adam Mert Hakan. Çok eleştirdik, çok kızdık Mert Hakan’a. 10 numara pozisyonu biraz ağır geldi belki ona. Zordur Fenerbahçe’de o pozisyonu oynamak. Belki baskı hissetti.Çok zor işlere girdi,içinden çıkamadı. Sakatlıklar sonrası 8 numaralı pozisyonda şans buldu. Trabzon’da iyiydi, bugün ilk devre bir vites daha attı. Böyle devam etsin Mert Hakan. ”Sakatlar iyileştikten sonra kadroya zor girer” diyen benim gibilere de laflarını yedirsin.
Ha bu 3 oyuncu iyiydi de diğerleri kötü müydü? Asla değillerdi. Valencia enerjisiyle, Gökhan Gönül kritik ve akıllı müdaheleleri ile, Pelkas ele avuca sığmayan oyunu ile, Altay alıştığımız kurtarışları, Serdar da hatasız savunması ile büyük katkı sağladılar. Novak ile Thiam durgunlardı. Sosa da beklenmedik pas hataları yaptı ama onlar da takım savunması için ellerinden geleni yaptılar.
Burada en çok eleştirilecek nokta 35. dakikadan sonra yediğimiz baskı idi. Elbette bir miktar baskı, bir miktar geriye çekilme kabul edilebilir. Biz biraz abarttık bunu yine daha önce bazı maçlarda olduğu gibi. Ben oyuncu değişiklikleri sonrası daha çok pas yaparak bu baskıyı kıracağımızı düşünmüştüm. Beklediğim oranda kıramadık. Bunda Gustavo ve Irfan Can’ın sakatlık sonrası henüz tam ritimlerini bulmamış olmaları etkili olabilir. Yine de bu konu geliştirmemiz gereken en önemli noktalardan biri.
Pas ile baskıyı kırma.
Kaptığımız toplarla akıllı ve hızlı çıkma.
Çıktığımızda da son pas ve son vuruş tercihlerini doğru kullanma.
Bunlarda ilerleme sağlayabilirsek daha erken farka gider, maçları daha az stresle seyredebiliriz.
Şimdi sırada Gençlerbirliği maçı ve Kadiköy’deki ”kara seriyi” bitirme fırsatı var.
”Fena mı oldu baskılı başladığımız” dedikten sonraki beklentim tabii ki o maça da ilk dakikadan itibaren baskılı başlamak. Güzel bir futbolla o maçı aldıktan, Gustavo ve Irfan Can’a da iyice tempo kazandırdıktan sonra ise sırada Beşiktaş maçı var. Belki de bizim için final olacak o karşılaşma. Muhakkak kazanmamız gereken bir derbiye çıkacağız İnönü’de. Önce şu Gençler’i geçelim, ardından İnönü’den galibiyetle çıkalım. Tek dileğim o. Eğer gerçekleşirse hiç ”fena” olmaz. Maç maç gidelim, bu işi sonuna kadar bırakmayalım.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72