Gelelim, karşı diyarlara, uzak gruplara. D Grubu’nun ölüm grubu olmadığını kim iddia ettiyse çıksın bakalım buraya! Takımların seviyesi birbirine o kadar yakın ki, ortalık resmen “mezbahaya” döndü!
C GRUBU:
Yunanistan 83–72 Slovenya: Calathes – Koufos – Printezis üçlüsü ve Blazic – Slokar ikilisinin karşılıklı sayılarıyla başlayan ilk çeyrekte, Zoran Dragic’in ve VaSpa’nın devreye girmesiyle skor bir anda hareketlendi ve çeyreği Spanoulis farkıyla Yunanlılar 23-17 önde tamamladılar. Joksimovic ve Koufos başta olmak üzere, iki takım da fiziksel mücadeleye çok ağırlık verip birbirlerini yıpratmaya gayret gösterdiler. Bourousis ise ilk periyotta eline geçen hiçbir topu verimli kullanamadı. Antetokounmpo da, ilk kez bir maçın genelinde çok sönük kaldı (14 dk. 1/5 isabetle 3 sayı 2 ribaunt). Perperoglou ve Kaimakoglou ile Omic’i ikinci çeyrekte çok zorlayan Yunanlılar, Omic’in yerine gelen Zupan’ın ihtiyar dizleri (o hızını alamayıp çaresizce yere yuvarlanmaları süperdi) karşısında Bourousis ile iyice coştular ve skor 28-17’ye fırladı. Devamında ritmini bulup farkı çift hanelere çıkaran Yunanistan’a karşı Zoran Dragic’in üçlüğü sayesinde Slovenler farkı 9’a indirmeyi başardılar (23-32). Spanoulis ve Bourousis’in bu bölümde hücumda inanılmaz etkili oynamasının neticesinde Yunanlılar hakimiyetlerini pekiştirdiler ve soyunma odasına 46-31 önde gittiler. Spanoulis daha ilk yarıda 13 sayıya ulaşmıştı. 3. Çeyrek başında Blazic’in 2 üçlüğüyle Slovenler bir çıkış yakalasa da (2-9), Yunanlılar tuzağa düşmedi ve üstünlüklerini sürdürdüler. Dragic’in hızlı atakları Yunanlılar’ı zorlamaya başlayınca, Printezis devreye girip takımını rahatlattı. Fakat Blazic o kadar üstün bir oyun ortaya koydu ki, periyot bitimine dek farkı 7’ye kadar düşürdü Slovenler ve nihayetinde son çeyreğe 62-53 gidildi. Yine Blazic’in evladiyelik bireysel azmi sürünce, son periyotta fark 4’e kadar indi (62-58). Sonra Dragic’in basketiyle fark 2’ye inince Yunanlılar molayı aldılar. Krizden VaSpa – Printezis işbirliği marifetiyle çıkmaya uğraşan Yunanistan, farkı yeniden 8’e çıkardı, Blazic’i de Zisis ve Spanoulis ile hem değişmeli, hem de ikili sıkıştırmalı bir müdafaa ile yavaşlattı (69-61). Bitime 5 dakika kala, VaSpa’nın etkisiyle fark tekrar 10’a yükseldi (71-61). Slovenler Dragic ile direnseler de, Zisis’in bitime 2.40 kala farkı 13’e taşıyan o amansız üçlüğüyle ipler koptu (80-67). Dragic alev alıp durumu 80-72’ye getirdi, Lamonica ise VaSpa’yı Klobucar karşısında kayırıp Yunanlılar’a lutüf bahşetti. Blazic’in ve Dragic’in fantastik turnikeleri kaçınca, son bir dakikaya Yunanlılar’ın 10 farklı üstünlüğüyle girildi. Klobucar ve VaSpa arasında gerilen sinirlerin akabinde başka sayı olmadı ve Yunanistan maçı “VaSpa” Spanoulis sayesinde 83-72 kazandı. Yunanistan’da Spanoulis 7/10 isabetle 19 sayı 6 asist 5 top kaybı 1 top çalma ile yıldızlaşırken, Printezis 16 sayı 3 ribaunt, Calathes 12 sayı 3 asist, Bourousis 11 sayı 8 ribaunt 2 asist, Koufos 10 sayı 4 ribaunt 2 blok, Zisis de 10 sayı 4 ribaunt 3 asist üretirken, Slovenya’da Blazic’in 9/12 isabetle ürettiği 27 sayı 5 ribaunt, Zoran Dragic’in 9/20 ile ürettiği 22 sayı 3 ribaunt ve Slokar’ın 7 sayısı galibiyete yetmedi. Geçen maçın kahramanı Prepelic, bu maçta sadece 1 sayı 4 asist üretebildi ve çok kötüydü.
Makedonya 75–90 Gürcistan: Bu sefer tablo tersine döndü; Gürcüler maçın başında üstünlük kurup öne geçti, Makedonlar ise geriden gelip yakalamaya gayret eden taraf hüviyetine büründüler. Zaza’nın “illallah!” dedirten iki maçlık düşüşünden sonra bu maçta asıl kalitesine geri dönmesi, Gürcüler’i büyük farkla öne geçirdi. Markoishvili ve Shengelia’nın çabalarıyla Gürcüler ilk yarıda farkı 15’e kadar çıkardılar. Bu bölümde Makedonya adına sadece, turnuvaya çok yavaş bir giriş yapan devşirme uzun Hendrix bir şeyler üretebildi ve ilk yarıyı 10 sayıyla kapattı. Maçın devamında top bir o potada bir diğer potada olunca, skorun gidişatı bakımından bir değişikliğe rastlanmadı. Samardziski maçın sonuna doğru adamakıllı oynamayı hatırladı, ama Trajkovski gibi destekçileri 5 faulle oyundan çıktığı veya aşırı yorulduğu için iş işten geçmişti. Son 1 buçuk dakikasına 72-90 Gürcistan’ın önde girdiği müsabakada, Shengelia’ya D. Stojanovski karşılık vermeyi denedi, ama farkı 15’ten aşağıya çekemedi Makedonlar. Böylelikle, maçı da 75-90 Gürcistan kazandı ve hayal kırıklığı yarattıkları bu turnuvada nihayet ilk galibiyetlerini almayı başardılar. Gürcistan’da Zaza 23 sayı 14 ribaunt 4 top kaybı ile paşalara layık oynarken, Markoishvili 18 sayı 3 ribaunt, Shengelia 15 sayı 4 ribaunt, Tsintsadze 12 sayı 6 asist, Pullen 6 sayı 3 asist, Shermadini ve Sanadze 6’şar sayı, Sanikidze de 1/7 isabetle 4 sayı 6 ribaunt üretti. Makedonya cephesindeyse, Hendrix 14 sayı 6 ribaunt 5 top kaybı, D. Stojanovski 14 sayı, Kostoski 12 sayı 3 ribaunt, Trajkovski 13 sayı 5 ribaunt 2 asist 5 faul, Simonovski 6 sayı, Samardziski de 5 sayı 4 ribaunt ile mücadele etti.
Hollanda 72–78 Hırvatistan: Maçın başında Tomic Hollanda pota altında bol bol “darp” edilirken, muhtemelen eski kırılgan halinde oynasın diye bu muameleye maruz bırakılıyordu; fakat Tomic geçen maçta yakaladığı çıkışı sürdürdü. Bu bölümde N. De Jong ve Bogdanovic’in karşılıklı sayıları skoru tayin etti ve ilk beş dakika 6-10 Hırvatlar’ın üstünlüğüyle geçildi. Akabinde, Kloof, W. De Jong ve Schaftenaar gibi “ağır topların” devreye girip Smeulders ve N. De Jong’a katılmasıyla, Hollanda bir anda 16-10 öne geçti. Rudez’in ıskalarına karşın, Simon ve Saric’in ölü toprağını üzerlerinden atmalarıyla Hırvatlar çeyrek bitiminde farkı 4’e indirdiler. Fakat benchten gelen Franke’nin acımasız üçlüğü, farkın ilk kez çift hanelere çıkmasını sağladı (26-16). Bu hamleye cevap vermek, yine Simon’a düştü. Hezonja da ona katıldı, fakat pota altından dışarıya güzel zamanlamayla paslar çıkartan Hollanda, Slagter’den bir üçlük buldu. Devamında Kloof’un ekstra üçlüğü, Hırvatlar’ın moralini tümden bozdu. Derken, Saric’in boş üçlüğüyle nefes alan Hırvatlar (34-27), Bogdanovic ve Simon’un yıldızlaşmasıyla bir seri yakalayıp 35-39 öne geçmeyi başardı. Devre de bu skorla bitti. İkinci yarıya Saric’in çaldığı toptan sonra maruz kaldığı faul ile başlandı, ama Saric yine 0/2 attı. Saric’in faul çizgisinde yapamadığını Tomic yapınca, fark aniden 5’e yükseldi (37-42). Kherrazi’nin basketiyle fark 3’e düştü yeniden. Ve Hollanda Norel’in yokluğunda istediği hücum ribauntlarını alamayınca, ibre tamamen Hırvatlar lehine döndü (42-47). Hollanda savunmada bolca pas arası yapıp Hırvatlar’ı yavaşlatana dek, bu böyle devam etti. Williams’ın sayıları, açılan farkı 7’ye düşürdü (50-57). Son çeyreğe dek bu dengede giden skor, son çeyreğin ilk 5 dakikasında tamamen Hollanda lehine döndü (Schaftenaar ve N. De Jong’un “combo”ları sağ olsun) ve skor 62-64 oldu. W. De Jong’un bir darbe alıp yerde kalışının ardından, 0-3’lük Hırvat serisi geldi. Simon da sazı ele aldı. Fakat gününde olan Schaftenaar’ın amansız bir başka üçlüğüyle son 2 dakikaya gidilirken Hollanda farkı 3’e indirdi (69-72). Simon’un faul sayıları sonrasında, Saric’in üçlüğü Hollanda’nın ümitlerini çökertti (69-77). Neticede, Hırvatlar zorlandıkları maçı 72-78 kazandılar. Hırvatistan’da Simon 18 sayı 7 ribaunt 8 asistle resmen “Mareşal” olurken, Bogdanovic 4/14 isabetle 13 sayı, Saric 15 sayı 7 ribaunt 4 asist, Tomic 13 sayı 8 ribaunt 3 asist, Hezonja 8 sayı 3 ribaunt, Zoric de 2 sayı 6 ribaunt gibi katkılar yaptılar galibiyete. Bir başka sürprize yine çok yaklaşan Hollanda’da ise, Schaftenaar’ın 19 sayı 4 ribaunt 2 top çalmalık, N. De Jong’un 12 sayı 6 ribauntluk, Kloof’un 10 sayı 3 ribaunt 3 asistlik, Slagter’in 7 sayı 3 asistlik, Smeulders’ın 5 sayı 6 ribauntluk, W. De Jong’un da 6 sayı 5 ribaunt 3 asistlik performansı, bir galibiyete eşdeğer olamadı..
D GRUBU:
Belçika 64–66 Çek Cumhuriyeti: Vesely daha ilk hücumunda kendisinden yaklaşık 8 santim kısa olan Tumba’dan blok yedi. Başlangıç için ilginç bir enstantane. Lojeski ve Van Rossom’un üçlükleri bir anda Belçika’yı farklı öne geçirdi, hemen ardından Tumba’nın takip smacıyla skor bir anda 8-2 oldu. 2-7’lik bir seriyle toparlanan Çekler, oyunun bu bölümünde Satoransky (ilk dakikalarda 3 asist üretti) – Schilb – Vesely üçlüsüyle ayakta durdu. Kısaların basketleriyle skorda liderlik sürekli el değiştirdi (Satoransky’nin penetreleri çok etkiliydi – özellikle de topu kaptırdıktan sonra Tabu’nun fast break’ini tek başına harika engelledi, ama devamında 2 faule de ulaştı) ve ilk periyot 17-21 noktalandı. Tumba’nın hücum ribauntlarında etkili olduğu 2. Periyotta, Belçika skorda üretim ve yaratıcılık alanlarında büyük sıkıntı yaşadı. Van Rossom’un asistinde Tabu’nun süre biterken bulduğu üçlük dışında kayda değer bir hamleleri yoktu. Fakat işin savunma yönünde zeki davranıp Çekler’i bol bol hücum faule zorladılar. Belçikalılar ribauntlarda 17-10, hücum ribauntlarında da o vakte dek 6-1 üstünlerdi, ki bunun çoğunu Tumba’ya borçluydular. Vesely ve Tumba’nın karşılıklı nağmeleşmelerinin ardından skor 24-29’a geldi. Çekler bu periyotta Hruban gibi bench oyuncularından sayılar bulurken, Belçika ise Van Rossom’un yaratıcılığına güvendi, Tabu’yu kullanıp Lojeski’yi unuttu. Auda ve De Zeeuw’un karşılıklı sayılarının devamında Belçika mola aldı ve fakat mola dönüşü sayı bulamayınca, ilk yarı 28-33 Çekler’in lehine sonuçlandı.
İkinci yarıya Van Rossom’un basketiyle başlayan Belçika, Serron ve Hervelle’in ekstra sayılarıyla bir anda 34-33 öne geçmeyi başardı. Benda ve Vesely’ye Gillet ve Serron ile yanıt veren Belçika, artan tempoda bir nebze zorlandı ve çeyreğin bitimine 4 dakika kala Çekler 39-43 öne geçmeyi başardılar. Devamında ise Petr Benda çift haneli sayılara erişerek takımını önde tuttu ve 3. Çeyrek 44-51 ile geçildi. Son periyotta Satoransky penetre üzerinden attığı turnikelerin bir kısmını şanssız şekilde kaçırsa da Çekler ağır ağır farkı açmayı sürdürdüler. Bu bölümde Belçika dengeyi sağlamak için geçen maçta olduğu gibi yine Bosco’yu sahaya sürdü ve savunmayı sertleştirdi (47-54). Schilb’in üçlüğüyse farkı 10’a çıkardı. Belçika mola dönüşü Tabu’nun üçlüğü ve De Zeeuw’un arka arkaya 4 sayısı ile birden farkı 3’e düşürdü, sonra da Bosco’nun hızlı “el üstü” turnikesi ile fark 1’e indi. De Zeeuw alev alırken Çekler hücumda bocalayınca, Belçika bir anda 60-57 öne geçti. Vesely de farkı 1’e düşürdü, sonra da Satoransky’nin akıl dolu asistinde takımını öne geçirdi (60-61). Son 2 dakikaya bu skorla girilirken, karşılıklı tuhaf hatalar gelmeye başladı. Bitime 1.19 kala yine topun kimden çıktığının anlaşılamadığı pozisyonda hakemler ilginç kararlar ürettiler ve böylelikle Çekler bir hücum şansı daha yakaladılar ama değerlendiremediler. O hücumun dönüşünde Hervelle insanlık dışı bir yetenekle turnikeyi bıraktı ve bitime 40 saniye kala Belçika 62-61 öne geçti. İşte burada Satoransky yıldızlığını ispatladı ve dev bir üçlükle takımını 62-64 öne geçirdi. Bosco ıskalayınca, son 8 saniyede taktik fauller başladı. Satoransky 2’de 1, Bosco ise 2’de 2 attı ve fark yine 1’e indi. Satoransky son seferde yine 2’de 1 atsa bile, Belçika orta sahadan sallanan son şutu sokamadı ve maçı Çekler 64-66 kazanmayı başardılar. Çekler’de Vesely 21 sayı 12 ribaunt, Satoransky 14 sayı 9 ribaunt 3 top çalma, Penda 13 sayı 5 ribaunt 2 asist, Schilb de 8 sayı 3 asistle galibiyetin mimarlığını yaparken, Belçika Tabu’nun 12 sayı, De Zeeuw’un 8 sayı 3 ribaunt, Gillet’nin 10 sayı 4 ribaunt, Serron’un 8 sayı, Van Rossom’un 7 sayı 7 asist 5 ribaunt, Bosco’nun 7 sayı 5 asist, Hervelle’in 5 sayı 9 ribaunt 4 top kaybı, Tumba’nın 4 sayı 7 ribaunt minvalinden katkılarına karşın rakibine direnemedi. Lojeski 1/4 isabetle 3 sayı 2 asistte kaldı.
Letonya 74–75 Ukrayna: Bu grupta kolay maç kalmadı. Zaten yoktu, daha da azaldı. Burada da, fiziksel mücadele çok çetin geçti. Öyle ki, her hücumda, buralara not düşülecek işler oldu, zorlar değil, imkansızlar başarıldı. Maçın başında Letonya savunmayı sıkı tuttu, fakat Fesenko – Berzins eşleşmesinde Fesenko’nun fiziksel avantajları ağır bastı ve Ukrayna hep az farklarla liderliği önde götürdü. Liderliğin birkaç kez el değiştirdiği maçın dönüm noktası, 3. Çeyrek sona ererken son saniyede Janicenoks’un üçlüğü sayesinde Letonya’nın 62-60 öne geçtiği andı. Sonrasında son çeyrekte Berzins’in sayılarıyla farkı tek basketten yukarı çıkartan Letonya, Fesenko ve Zaytsev’in farkın açılmasını önleyen çabaları sonucunda son 3 dakikaya sadece bir sayı farkla, 72-71 önde girdi. Karşılıklı boş dönülen hücumların ardından Fesenko serbest atışları sayıya çevirdi, karşılığında ise Janicenoks’un iki sayılık basketiyle son 30 saniyede Letonya 74-73 öne geçti. Lypovyy ile serbet atış noktasına gelip 2’de 2 isabet bulmayı başaran Ukrayna, son 15 saniyede avantajı yakalayan taraf oldu. Son molanın ardından Letonya, yine Janicenoks ile denediği son atıştan faydalanamadı ve maçı Ukrayna 74-75 kazanmayı başardı. Ukrayna’da günün tartışmasız kahramanı, 21 sayı 10 ribaunt 2 asist ile oynayan Fesenko olurken, Randle 11 sayı 5 asist, X-Faktör Lypovyy her yerden %100 ile atarak 15 sayı 4 ribaunt, Zaytsev 9 sayı, Kornienko 8 sayı 9 ribaunt, Mishula da 6 sayı 2 asist üretti. Yine galibiyetin kıyısından dönen Letonya’da ise Bertans 17 sayı 5 asist 3 ribaunt, Blums 12 sayı 3 ribaunt 3 asist, Berzins 13 sayı 6 ribaunt 2 asist, Freimanis 7 sayı 5 ribaunt, Janicenoks 11 sayı 4 ribaunt 2 top çalma, Timma 7 sayı 5 ribaunt 2 asist, 1/8 isabette kalan Strelnieks ise 3 sayı 5 asist 3 ribaunt ile mücadele etti.
Estonya 62–64 Litvanya: (Not: Bu maçta Türk Hakem Emin Moğulkoç, baş hakem olarak görev yaptı) Nispeten dengeli başlayan maçın ilk çeyreği, Maciulis ve Kalnietis’in etkisiyle 15-20 Litvanya üstünlüğüyle geçildi. Estonya’da biyonik Veideman ve veteran Talts, takımlarını bir ileri – iki geri ritminde tuttular. 2. Çeyreğe Estonya 4-0’lık bir seriyle başlayıp farkı bire indirdi ama Valanciunas’ın dinlendirildiği bu maçta Kavaliauskas ve Sabonis Litvanya’nın yardımına yetişti. Sonrasında Talts’in üçlüğüyle skora denge geldi (24-24). Devamında yine Veideman ve Talts’in gayretleriyle Estonya 28-24 öne geçti ve rakibine molayı aldırdı. Seibutis’in serbest atışlarının ardından Arbet – Kuzminskas düellosu, skoru 31-29’a taşıdı. Maciulis, Javtokas, Kuzminskas gibi veteranların ağırlık koymaya başlamasıyla, bilhassa da Kuzminskas’ın pota altında, Maciulis’in de hem savunmada hem de üç sayı gerisinden yaptıklarıyla, Litvanya öne geçip ilk yarıyı 31-38 önde tamamladı. İkinci yarıya Seibutis’in faul çizgisinden bulduğu 4 sayıyla giren Litvanya, yine Seibutis ile Talts, Kurbas, Kangur ve Vene’ye cevaplar verip skorda önde kalmayı başardı (44-47). S. Sokk’un faul isabetleriyle fark 1’e indi ve Kurbas’ın gözyaşı damlası ile Estonya uzun bir aradan sonra öne geçti (48-47; Lekavicius’un varlığı Litvanya’ya iyi gelmedi). 3. Çeyrek bu minvalde 51-49 tamamlandı. Son periyoda Estonya’nın sayılarıyla başlandı; Vene skoru 55-49 yaptı. Sonrasında asist üzerinden Jankunas’ın bomboş turnikesi geldi. Janar Talts’in kariyer gecelerinden birini yaşaması sebebiyle, Estonya bitime 7 dakika kala 58-54 öne geçti. Talts’e bir başka veteran, yani Kangur katıldı ve fark 6’ya çıktı. Aynı mizansen sürünce, son 4 dakikaya Estonya 62-55 önde girdi. Kavaliauskas’ın serbest atışlarıyla fark 2’ye inerken (62-60), karşılıklı kısır hücumlar başladı. Öyle ki, Kuzminskas skoru 62’de eşitlediğinde, son 30 saniyeye girilmişti. Maciulis, dev basketiyle bitime 3 saniye kala Litvanya’yı 62-64 öne taşıdı ve son hücumda Estonya sayı üretemeyince, Litvanya, ecel terleri döktüğü bir maçı yine ucu ucuna kazanmış oldu (yalnız bu kez en muteber silahlarını, yani Valanciunas’ı hiç kullanmadıklarını da hatırlatalım). Bu sefer, ekol olmaktan ve tecrübeden türeyen o kazanma alışkanlıkları onlara yardım etti. Litvanya’da Maciulis üç sayının gerisinden yine terör estirmeyi başararak 15 sayı 10 ribaunt 2 asist 2 top çalma 3 top kaybı kaydetti; Seibutis 11 sayı, geç açılan Kavaliauskas 14 sayı 3 ribaunt 2 asist, Kalnietis 8 sayı 7 ribaunt 6 top kaybı, Kuzminskas da 8 sayı 8 ribaunt ile o’na eşlik etti. Estonya ise, Talts’in 20 sayı 4 ribaunt, Veideman’ın 10 sayı 5 ribaunt 2 asist, Vene’nin 2/11 isabetle bulduğu 4 sayı 7 ribaunt 3 top çalma 3 asist, Kangur’un 9 sayı 2 ribaunt, Kurbas’ın 9 sayı, S. Sokk’un 1/7 isabetle attığı 6 sayı 5 asist, geçen maçın yıldızı Arbet’nin de 2/7 ile attığı 4 sayıya rağmen, rakibine boyun eğmek zorunda kaldı.
D Grubu’ndan kim yükselecek, kim düşecek, anlayan beri gelsin!
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc