Ligin ikinci yarısına ummadığı kayıplarla başlayan Beşiktaş’ta, iki haftada 5 puan bırakılmasının ardından üçüncü hafta yarıştaki iki rakibinin karşılaşması bir avantajdı. Çıkacak her sonuç Beşiktaş için kazanç olabilecekti, tabii kendi maçını kazanabilirse. Derbide kazanan taraf Galatasaray olduktan sonra Beşiktaş için iki rakibiyle de puanları eşitleme şansı doğmuştu.
Beşiktaş daha önceki yazılarımda da bolca eleştirisini yaptığım şekilde gene hızlı başlayamadı maça. Haftalardır ilk 20 dakikaya şok bir baskı ile başlayıp, erken bir golle maçı kopardığına hiç şahit olmadık Beşiktaş’ın. Bu durumun her zaman sonradan telafi edilemeyeceği, bazen verilen tek pozisyonda gol yenilebileceği de son Antalyaspor maçında yaşanmış ve değinmiştik. Bugün Beşiktaş’ın yaşadığı aksilik ise daha 21. dakikada N’Sakala’nın çift sarı karttan atılması oldu. Belki öngörülebilir bir durum değildi, ancak şampiyonluğa oynayan bir takımın hiçbir maça gol için saldırarak başlamamasını da bu yüzden eleştiriyorduk işte; öngörülemez aksilikler için. Eğer Beşiktaş erken bir golle öne geçse, bu kırmızı kartın getirdiği zorluk da tabii ki daha düşük olabilirdi.
N’Sakala’dan boşalan sol beke Necip çekildi ve orta saha Josef, Ljajic ve daha çok ortada oynayan Ghezzal’a kaldı. Eksik kalmanın şokunu yaklaşık 15 dakika yaşadı Beşiktaş, rakip takım daha cesur oynamaya başladı. 35’ten sonra ise Sergen hocanın savunmanın önde kurulması yönündeki telkinleriyle Beşiktaşlı oyuncular geriye yaslanmayı bıraktı ve pozisyonlar bulmaya başladılar. Ancak Ljajic’in varlığında Beşiktaş alıştığımız hızlı geliştirdikleri hücumları geliştiremiyordu ve ilk devre golsüz tamamlandı.
Devre arasında maçın ikinci yarısına yönelik stratejiyi düşünürken, yapılacak en doğru işin öncelikle skoru korumak olduğunu düşündüm. Son bölümlere kadar gol yememeyi başarırsa Beşiktaş’ın bir şekilde galibiyeti getirecek golü bulacak gücü vardı zira. Nitekim Sergen hocanın planı da tam olarak bu yönde işledi.
Beşiktaş’ın 10 kişi olduğu halde rakibine büyük bir gol fırsatı vermediği ve eksik olduğunu hissettirmeyecek kadar hücumda etkin oynadığı bir ikinci yarıydı. 60’lı dakikalarda Aboubakar’ın yaklaşık 60 metre sürüp 3 oyuncuyu ekarte ettiği bir pozisyonda golü atabilse efsane bir gol olabilirdi. Bir de Ghezzal’ın maç boyunca kullandığı harika duran toplardan birinde Welinton’ın arka direkte formasından çekildiği için kaçırdığı bir pozisyon vardı. (Bu pozisyon için VAR’a gidilmemesi rezaletti) 70’te yorulan Ljajic’in yerine Atiba ve haftalardır çok yorulan Aboubakar’ın yerine N’Koudou girdiler. İleri uca geçen Larin önce Ghezzal’ın Rosier’i kaçırdığı pozisyonda gole yaklaştı.
Kalan sürede farkı arttırabilecek pozisyonlarda N’Koudou direğe takıldı, Larin ise uzatma anlarında 70 metreye yakın bir deparla kaleciyle karşı karşıya kalıp kaçırdı. Mücadelesiyle Larin de galibiyette önemli pay sahibiydi.
Beşiktaş için aksayan yönlerin sürdüğü, iyi giden oyuncuların yine iyi oynadığı, ama hepsinden öte ligin başından beri galibiyetin belki de en kritik olduğu haftanın kayıpsız geçilmesi paha biçilemezdi. Hele ki bir rakibinin kaybetmesiyle 6 puanlık bir maça dönen ve 70 dakika 10 kişi oynanan bir karşılaşmada…
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu