https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

EMRE TİLEV İLE DOBRA DOBRA

Okunması Gerekenler

kaan ilhan resimDün öğlen saatlerinde CNN Türk Stüdyolarında, Türkiye’nin en beyefendi isimlerinden birisi olan sevgili Emre Tilev ile röportaj yapma şerefine nail oldum.

Bir adam düşünün ki hayatını mütevazılıklar üzerine inşa etsin ve o inşasını o kadar muazzam bir şekilde idare edebilme yeteneğine sahip ki önünde saygı ile eğilmenizden başka yapabileceğiniz bir şey kalmıyor.

Bir kez daha teşekkür ederim Emre abi, iyi ki varsın…

Şimdi röportajın detaylarını sizlerle paylaşayım:

Çok anlamı bir röportaj oldu. Bunu sorularda da, sorulara verilen dobra cevaplarda da görebilirsiniz ve umarım beğenirsiniz…

Bu Yola Nasıl Girdiniz Öncelikle Bununla Başlayalım…

Sevgili Kaan. 6 yaşında maç anlatmaya sevdalandım. 8 yaşında okuma yazmayı söktüğümde, o zamanların popüler gazeteler olan Günaydın ve Tercüman gazetelerinin spor küpürlerini keserdim ve bunlardan da bir arşiv yapmıştım.

Daha sonraları babamlar sokakta arkadaşları ile top oynadığında onların maçlarını anlatırdım hatta bir çok kez, “yeter yahu Emre bir sus ta maç oynayalım” diye serzenişler alırdım ve tabii gülerdik hep birlikte…

Üniversiteyi Samsun’da 19 Mayıs Üniversitesinde  Gıda Mühendisliği bolümünde okudum.

1990 yılında Samsun’da yerel bir radyo kurulmuştu. İsmi de Bafra FM idi.

Peki Nasıl Ulaştınız Bu Radyo Kanalına?

Dayım tabip olduğu için tanınan bir isimdi ve onun sayesinde kanal ile tanışma imkanı buldum.

Bafra FM’e ben saat 22.00’da Klasik Müzik programıyla başladım.Tabi tepkiler de gelmişti işte olur mu böyle şey tutmaz falan gibisinden.

Klasik müzik tutkum babamdan geliyor. Kendisi eski TRT sanatçısı, ondan öğrendiklerimi satmaya başladım.

Daha sonra Bafra FM’de, Mustafa Kurumahmutoğlu yönetimindeki Bafrasporun maçlarını anlatmaya başladım.

TV’ler kurulmaya başladı.

Gözde TV kuruldu ve beni transfer etmeye karar verdiler.

Gözde TV’de siyasi programlar yaptım. Çünkü o dönemlerde böyle bir furya vardı.

Sonraki süreçte Samsun TV’de çalışmaya başladım. Burada kendimce yarışma programları tertip ettim.

O zamanlar 1.ligde olan Samsunspor’un maçlarını anlatmaya başladım.

İstanbul Süreciniz Nasıl Başladı?

1994 yılında İstanbul’a geldim. İlker Yasin ile tanıştım. Ozamanlar İlker abi Show Tv’de çalışıyordu.

Ben ö dönemlerde Tarcan Gönencik ile bağlantı kurdum ve İstanbul maceram başlamış oldu

Spikerlik Eğitimi Aldınız Mı?

Hayır almadım.

İstanbul’da Tanıdığınız Eş, Dost, Akrabalarınız Var mıydı?

Hiç kimse yoktu. Ben de bu süreçte hep şirkette yatmaya başladım. Masaları kendime yatak yaptım.

Yücel Yener bana odamı kullanabilirsin dedi.

Murat Murathanoğlu çekmecelerinden birini verdi.

Daha sonra ben spor bilgimin yetersiz olduğunu gördüm. Şirkette kaldığım dönemlerde geriye dönük arşivleri izledim.1000’e yakın kaset izlemişimdir totalde.

Bu kasetleri izlerken kurguyu öğrendim. Sonra post prodection öğrendim daha sonra uplink nedir onu öğrendim. Sabaha kadar bu işleri yapıyordum.

Bunların hepsi benim işime çok yaramıştı.

Peki Sizin Bu Noktadaki Göreviniz Neydi?

Güzel bir soru. İlker Yasin artık görev tanımlarını yapmaya başlamıştı.

İşte Acun Ilıcalı’ya Beşiktaş muhabirliği, Berkant Korkmaz’a Galatasaray, Aytunç Seviçli’ye Fenerbahçe muhabirliği verildi.

Murat Kosova’ya canlı yayın işleri tahsis edildi.

Öztürk Pekin, bana ve Deniz Türker’e deneme çekimleri yaptı. Burada Deniz’i seçmişlerdi.

Daha sonra bana çalışkanlığımdan ötürü Emre buradasın ve Formula 1’i alıyorsun dediler.

O zamanlar hiç unutmam Monaco Grand Prix’i vardı.

Yayın akışını hazırlarken sıralama turlarının yayında olmadığını görmüştüm.

Hakan Tümer o zaman Show TV’nin teknik prodüktörüydü ve beni çağırdı.

Sıralama turlarını benim anlatmamı istemişti. Hiç çekinmeden ben de anlamıştım.

Sonra İlker abi beni odasına çağırmıştı. Gel bakalım naptın sen demişti. Gönderiyorum seni diye korkutup, tam ben giderken gel ulan yayını kurtarmışsın aferin sana demişti.

İlker abi bana İzmir’e git kendine pasaport çıkart, 20 gün sonra Fransaya Formula 1 anlatmaya gidiyorsun dedi ve görev dağılımındaki süreci bu şekilde yönetmeye çalıştım.

Formula 1 Benim de Tutkunu Olduğum Bir Spor Dalı . Peki Size Bu Süreçte En Çok Yardım Eden İsim Kimdi?

Bu süreçte Formula 1’in felsefesinden tut ta Kaan, diğer öğrenebilecek ne varsa hepsini Aytaç Kurt’tan öğrendim.

İlker Yasin’in Kanaldan Ayrıldığını Söylemiştiniz Bundan Sonra Nasıl Bir Emre Tilev Vardı?

Ben İlker abiden sonra Şansal Büyüka ile çalışmaya başladım. Bana işte Formula 1’i anlatıyorsun ozaman futbolu da anlatırsın demişti ve benim için profesyonel düzeydeki maç serüvenim de başlamış oldu.

Şansal abi beni Ercan Taner ile birlikte radyoya soktu.

CINE 5 ve Süper Spor kanallarında bütün ligleri anlatmaya başladım.Tabi bunun yanında NLF, NCL gibi eksterm sporlar işte tekvando, karate gibi sporları da anlattım.

Şunu Gözlemledim Anlattıklarınızdan Yola Çıkarak Kendinizi Hiçbir Konuda Kısıtlamamışsınız. Bu Konuda Katılır mısınız Bana?

Elbette katılırım. Çünkü hem o dönemler de adam yoktu hem de açıkcası bu tarz bir geri çekilmeyi istemedik.

Artık salt anlatıcılık kalmadı. O yüzden seninle hemfikirim.

Şöyle Bir Algı Vardır ya Fark Yaratmak Diye Bunu Nasıl Başardınız?

Fark yaratmak için detaylara yöneldim.Onun için ise çok çalışmak gerek.

Bu işi hakkıyla yapacaksan hiçbir zaman bir spor dalını ayıramazsın!

En Özeliniz Neydi Peki?

Şöyle söyeleyebilirim. Ben henüz olmadım Kaan.

1997’de Barbaros Tanıl ve Ercan Taner üniversitesi diyordum ben hep onlara. Onlarla birlikte olmam benim için en özeliydi.

Spikerlik Yolunda Kendinize Örnek Aldığınız İsim Ercan Taner Diyebilir Miyiz?

Kesinlikle öyle. Ercan abinin o kadar çok maçlarının anlatımını dinledim ki bir kulak dolgunluğum varsa bu Ercan abinin tınısı sayesindedir.

Hatırlarsın Galatasaray’ın Leeds United deplasmanında Ercan abinin Hakan Şükür’ün golünde ‘Kim attı Kral attı hem de Leeds’de, Elland Road’da’ repliğini asla unutmam ve böyle böyle bir kulak dolgunluğum oldu.

Bu İşin Sırlarından Birisinde Türkçe’nin Doğru Telaffuz Edilişi, Siz Bu Konuda Nasıl Bir Eğitim Aldınız?

Türkçe’mi geliştirmek adına Barbaros Abi ile diksiyon çalışırdım. 6 saate kadar hiç durmadan çalışırdık. Hatta dudak kenarlarım kanar devam ederdim.

1999 yılında ise TRT’nin sınavına girdim ve daha sonra Akid Okuyabilir belgesi aldım.

Bu süreçte ben sevgili Hıncal Uluç ile tanışma fırsatı yakaladım.

Nehir Erdoğan, Ali Kocatepe, Barbaros Tanıl abi ile hep toplantılar yapardık.

O kadar fırça yerdik ki anlamaya çalışırdık yediğimiz fırçayı.

Peki Siz ve Sizin gibi Olmak İsteyen Kişilere Neleri Yapmalarını ya da Neleri Yapmamalarını Tavsiye Edersiniz?

Fikir sahibi olmadım öncelikle Kaan. Bilgi sahibi oldum! Daha sonra bunların kendi içerisinde sentezini yaptım kendimce.

Senin söylediğin çok doğru. Demiştin ya bu girişkenliğin bir terbiyesi olması gerekir yoksa patavatsızlık olur diye işte bu kuşağın fikir sahibi olduktan sonra hemen öne atılmak gibi bir düşüncesi var bu da maalesef bilgi ile karışmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmiyor.

İyi Bir Spiker Olmak İçin Ne Yapılmalı?

Bir kere çok kitap okumalısınız. Ben haftada 5 kitap bitirdiğimi bilirim.

Dünya sporunu takip etmeye çalışırım.

Bu işi yapmayı herkes ister. Sen de çok istiyorsun onu görüyorum.

Bu işi 1.000.000 kişi ister sadece 1 kişi yapar onu yapan kişi ise farkı yaratan kişidir.

Bununla ilgili sana şunu anlatıyım Kaan. Senin ve okuyucularının affına sığınarak…

Ben Ertem Şener, Sabri Ugan 2013 yılından beri maç anlatmıyoruz.

Bugün Lig TV’yi ele alalım, 5’i geçmez saysak spikerleri. İşte Melih Şendil, Melih Gümüşbıçak , Onur var Gökhan var, başka ?

He var ama farkı yaratan çok az isim var bu da varlık içinde yokluk çekmeye benziyor!

Ben mesela radyoda ilk kez, yatarak-kayarak ibaresini kullandım 90’lı yıllarda…

Bana işte bu ne ya, böyle şey mi olur falan dediler ama geldiğimiz noktada bu terimler kullanıyor ve bizim nazicane bir nebze de olsa bu camiaya bişiler kattığımızı gösteriyor.

Herkesin bir tarzı olmalı Kaan.

Bu Tarzı Biraz Açar mısınız Emre Bey?

Tarz benim için 4 parçanın birleşiminden oluşur.

#Çok Çalışmak

#Muazzam Bilgi

#Yenilikçi Olmak (Innovasyon)

#Amaca ulaşmak için davranışları ortaya koymak

Tarzı Konuştuk Bu Noktada Hedefi de Konuşursak Büyük Resmi Tam Görürürüz Hedefi Nasıl Tanımlarsınız?

Ben hedeflerin tombul olması gerektiğini söylerim.

Herkes bana  söyler nasıl ya falan derler.

Şöyle ki:

#Tutarlı

#Olgun

#Mantıklı

#Belirgin

#Ulaşılabilir

#Laik

Bir akrozdiş yaptığımızda TOMBUL ortaya çıkıyor. İşte hedef benim için böyle.

İyi Bir Gazeteci Olmak İçin Peki Neler Gerekir?

Farklı yazılar yazmak gerekir. Farklı bakabilmek gerekir.

Bugün Yılmaz Özdil, Hıncal Uluç neden bu kadar popüler çünkü farklılar farklı konuları ele alıyorlar.

Ben Sizin İle İlgili Bir Anımı Anlatıyım İzniniz İle?

Estafurullah Kaancım ne izni seni dinliyorum.

Galatasaray – Bordeaux maçında ki Harry Kewell’ın atmış olduğu fantastik goldeki tabirinizi hiç unutmuyorum.

Ne 91 ne 89 tam 90 demiştiniz, ben de işte football manager oyunları oynarken maç anlattığımda, bundan kendime epeyce ekmek çıkartmıştım.

Gelelim Herkesin Merak Ettiği Konuya, Neden Maç Anlatmıyorsunuz?

D-Smart bünyesi kendi içinde farklı bir yapıyı seçti. İlker abi bu yapının dışında kalınca D-smart maçları kendi içinde anlatmaya başladı.

Bu da haliyle bizim maç anlatamamamıza delalet etti.

Farklı Bir Kanaldan Teklif Gelse Kabul Eder misiniz?

Profesyonelim ve evet şu an CNN Türk’de olmaktan son dereece mutluyum ve hep te öyle olacak. Ama bir gün gitmek gerekirse gidilir elbette…

Birazda Futbol’u Konuşalım. Gelinen ve Kalan Haftalar İtibariyle Kimin Şansı Daha Yüksek Şampiyonluk Yolunda?

Geçtiğimiz günlerde de konuşmuştuk. Beşiktaş Liverpool’u elerse ben lig yarışının dışında kalacağını söylemiştim. Halen bu tezimi savunurum.

Nedeni ise Beşiktaş çok yoruluyor ve bu yorgunluk Beşiktaş’a yol, su, elektrik olarak dönüyor, bunun devamlılığı kondüsyon anlamında olmaz ise iki karpuz bir koltuğa sığmaz!

Beşiktaş bu süreçte çok nokta atışı transferler yaptı. Opare’den tutalım da Sosa’lar, Tolgay’lar, Takıma sakatlanan Milosevicler haricinde iyi monte edildiler ama yeterli mi, bence değil.

Şampiyonluk Yarışını Derbiler Belirler!

Önümüzdeki hafta oynanacak derbide Galatasaray beraberlik çıkartırsa, Fenerbahçe bu yolda çok büyük yara alır.

33.haftada bir Galatasaray – Beşiktaş derbisi izleyeceğiz. Eğer şampiyonluk düğümü bu maça kalırsa Türk futbolu, tarihi olaylara tanıklık eder.

Beşiktaş Metin, Ali, Feyyaz furyasındaki havayı yakaldı. Bunu her iki kulvarda da yürütebilir lakin Slaven Bilic’in hamleleri çok ama çok önemli.

Galatasaray’a baktığımızda Hamza hocanın gelişi beraberinde farkı da getirdi.

İlk geldiğinde de söylemiştim. İtalyan ekolü bu ülkede iş yapmaz. Scala geldi olmadı , Mancini geldi olmadı keza Prandelli geldi yine olmadı. Real Madrid’den Ancelotti de gelse olmaz! Çünkü Italyan oyun anlayışındaki defansif tarz bu ülke futboluna ters.

Almanlar bu noktada çok iyi işler yaptı.

Jupp Derwal’i örnek Gösterebiliriz Herhalde Emre Abi?

Kesinlikle Kaan Bravo.

Fenerbahçe takımı eğer Löw’ü elinde tutabilseydi şu an farklı noktada ki Fenerbahçe’yi izliyor olurduk.

Galatasaray ile devam edersek şunu görüyorum; Galatasaray’da bir tolere söz konusu değil

Nedir Bu Tolere?

Öyle bir yönetim var ki diken üstünde herkeste ben giderim anlayışı hakim. Bu da dönemsel yönetsellikten meydana geliyor.

Galatasaray’da ki Bu Tolerinin Sıfır Oluşu Sayın Ünal Aysal’ın Bırakmış Olduğu Kötü Mali Tablodan Dolayı Olabilir Mi?

Gayet tabii ki de… Şu da var Kaan, dönemsellik kavramı bir kurum bünyesinde dolayışıryorsa bu tarz bir tavırın olması da çok normal!

Peki Fenerbahçe’nin Şansını Nasıl Görüyorsunuz?

Fenerbahçe’ye baktığımıza büyük bir istim üzerinde olduğunu görüyoruz.

Bir buhar var Fenerbahçe’de. Azisilin buharı. Bu buhar o kadar güçlü ki hem çevresini hem de kendisine ciddi zararlar veriyor.

3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe taraftarı takımının ve başkanının arkasında mertçe durdu.Taraftar üzerine düşenleri fazlasıyla yaptı. Burada artık şampiyon olunmaz ise 17 yıllık Aziz Yıldırım dönemi kesin olarak biter. He eğer şampiyon olursa Fenerbahçe, o zaman Aziz Yıldırım gücüne güç katar.

Aziz Yıldırım’ın Son Açıklamalarını Nasıl Buluyorsunuz?

Talihsiz açıklamalar. Aslında irdelendiğinde başkanın ne kadar da panik içerinde olduğunu bizlere gösteriyor. Elbette tasvip edilen açıklamalar değil.

Trabzonspor ile İlgili Ne Söylersiniz?

Trabzonspor, en azından bu sene bu yarışın dışında kalır.

Trabzonspor’un Bu Yarışın Dışında Kalması, Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu Başkanın agresif Tavrından dolayı  Olabilir Mi?

Elbette! Çünkü Trabzonspor 3 Temmuz sürecine takılı kaldığı için bu duruma geldi.

İlk önce bundan kurtulması lazım.

Yargı kararını vermiş. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı organları kararını tecelli ettirmiş. Bu noktadan itibaren ısrarla bu işin peşine düşülmesi koca bir camiayaya ihanettir.

Sadece sorun bu değil maalesef, Trabzonspor toplama bir takım kimliğinde…Ve toplama takımlar dünyada da Türkiye’de de iş yapamaz!

Ersun Yanal’ı Nasıl Buluyorsunuz?

Ersun hoca başarısız. Kayıpların nedenlerini araştırması gerekiyor.

Ersun Yanal güzide bir teknik direktörümüz.Şu hatası var ben oldum cümlesi hayatta her zaman hata yaptırır ve maalesef Ersun hoca bu hataya düştü.

Anadolu’dan Bir Şampiyon Çıkar mı?

Maalesef çok zor.

Milli Takım ile İlgili Düşünceleriniz Nelerdir?

Kaan bildiğin gibi 28 Martta Hollanda karşısında ya tamam ya devam maçımıza çıkacağız.

Milli takım maçı kaybettiği an havlu atar!

Milli Takımın Sorunu Ne Sizce?

Futbol 3 Temmuz sürecinden beri doğru idare edilmedi ve bu noktalara kadar geldik.

Kollekif olarak da bu sorunlar artarak devam etti ve ediyor.

Ben bu süreçte günah keçisi olarak Fatih Terim’i neden addedtiklerini anlamıyorum. Fatih hoca hep bir jenarasyon yaratma dönemlerine denk geldi. 1996 – 2002 jenerasyonlarınn yaratıldı bunların meyvelerini çokca aldık.

Peki şu an neden bir tahammülsüzlük hakim?

Mesela şunu söyleyebilirm Kaan. Fenerlisi, Beşiktaşlısı Fatih Terim’i seviyorum derse yalan söylemiş olur.

Neden sevilmiyor ? 4 sene üst üste şampiyonluklar, Avrupa’nın 2 numaralı kupasının getirilmesi vs vs.

Şunu söylemek gerekir ki Fatih hocanın agresif hal ve hareketleri de kamuoyunda bir antipatikilik yaratıyor.

Son İsviçre maçı zaten bir felaketti.

Bunlar totalde maalesef bir tahammülsüzlüğe yol açmakta.

Unutulmaması gereken bir şey var o da Fatih Terim’in 1996 yılında Avrupa’nın kapısını bize açan isim olduğu.

Senin lafına şunu ekleyebilirim ki; 2002 jenerayonun yaratılmasında Mustafa Denizli faktörünü de unutmamak gerekir..

Bugün totale baktığımızda oyuncu yetiştiremiyoruz

Sorunlar o kadar komik ki Kaan:

#20.000.000$’a futbolcu alıyorsun, alt yapı hocana 1.000 tl vermiyorsun sonra ondan oyuncu yetiştirmesini bekliyorsun!

#150.000.000$’a takım kuruyorsun 10.000 TL verip çim uzmanı getirmiyorsun

#12-13 yaşındaki çocukların barınma sorunlarını çözemiyorsun!

Türkiye’de bir TEOG sistemi var. Çocuklar belirli bir dönemde tercihlerde bulunuyorlar.

Dikkat edersen futbolcu olmak isteyenler hep gariban ailelerin çocukları. Zenginlerde böyle bir durum yok. Onlar eğitimi seçiyorlar.

Futbolcu olamayan çocuklar hayata kazandırılmıyor.

Biz bu ülkede Bilimsel Gerçekliğe inanmışız gibi görünen SAHTEKARLARIZ

Onlara tabandan itibaren başarılı olduklarında nelere ulaşabilceğini nelere sahip olabileceğini öğretmenin gerekliliğini savunmaktayım.

Le Mans’ın kurucularından Esteban Cazzadani ile bir röportaj yaptığımda bana şunu söylemişti; Messi, Xavi, Iniesta akşam yemeklerini Barcelona okulundaki ‘La Masia’ çocuklar ile yerlerdi. Onlara bazı şeyler anlatırlardı.

Bizde öyle bir şey yok.Bizdeki felsefe 100.000$ aldığımda kendime ev alırım, araba alırım hayatım kurtulur mantığında. O mantık geldiğimiz bu süreçte artık sadece bir komedi!

Son Olarak Söylemek, Eklemek Istediğiniz Birşeyler Var Mı ?

Sana bu güzel sohbet için teşekkür ediyorum, umarım sen ve senin gibi düşünen gençlerimize, bir nebze olsun fikir verip, ışık olmuşuzudur.

Sevgili Emre Tilev ile röportajımı umarım beğenirsiniz.

Önümüzdeki haftalar itibariyle çok özel bir isim ile daha röportaj gerçekleştireceğim.

Herşey gönlünüzce olsun.

Saygılarımla…

KAAN İLHAN

kaan.ilhan@abcspor.com

Son Haberler

OLMUYOR

Bütün maçlarımız bıçak sırtı. Kalmadı kredimiz. Sürekli ölüm kalım için sahaya çıkıyoruz. Böyle olunca da öne geçmek şart stresi azaltmak için. Yapamadık...

Benzer Konular