Hayvanseverler arasında çok net bir bölünme vardır, asla düşmanlık değildir bunun adı. Demek istediğim gerçek hayvansever her hayvanı sever ama illa birini daha fazla… Hayvan markası bağımlılarını hayvansever olarak görmüyorum. Ayrım genelde Kediciler ve köpekçiler şeklinde vücut bulur. Ben de bir kediciyim. Köpeğe göre daha fazla severim. Bayanlar ise çoğunlukla kedicidir. Bakın facebook profillerine anlarsınız.
Hep demişimdir, “ulan bu kedilerde var olan ne ki bizde olmayan, bunlar kedileri biz erkeklerden daha çok seviyor” Kıl desen kıl. Tüy desen tüy. Bıyık desen bıyık. Hayvanlık desen hayvanlık. Nankörlük desen nankörlük. Karısının ütülediği pantolonla gömlekle zamparalık yapmaya gitmenin tek açıklaması nankörlüktür, itiraz etmeyin boşuna. Emenike’nin biraderi Fenerbahçe taraftarı için nankör diye bir ifade kullandı. Bu sözü eden bir Afrikalı olduğu için şaşırmadım! Çok normal! Biraz Afrikalı oyuncuların yapısından bahsetmekte fayda var. Maalesef çoğu yeteneklerini verimli olarak kullanamıyorlar, ciddi anlamda profesyonellik ve mentalite problemleri yaşıyorlar. Geldikleri kültürün etkisi büyük. Afrikalı oyuncuların fiziksel avantajları olduğu hepimizce bilinen bir gerçek. Ne kadar uzun boylu ne kadar kalıplı olurlarsa olsunlar benzer eşgaldeki beyazlara göre daha atletik ve çevikler ve aynı zamanda çabuk ve hızlılar.
Tıpkı Brezilya’da olduğu gibi futbol çalım üstüne kurulu bir anlayışla oynanıyor. Çoğu çalımcı. Alt yapı eğitimi yetersizliğinden oyun zekaları, orta kabiliyetleri, kolektif oyun anlayışları ve pas becerileri zayıf, toplara da sert ama isabetsiz vuruyorlar yüzdesel anlamda. Kimi eklem yapılarının farklı olduğunu ileri sürmekte. Haklılık payı olabilir, anatomi eğitimi almadığım için yorum yapamayacağım. Ancak Amerikalı zencilerin sportif başarılarının altında yatan sebeplerle ilgili bir makale okumuştum bir vakit. İşi ta Kunta Kinte dönemlerine dayandırarak açıklamışlar. Kara Kıta sömürülürken, köle ticareti yapıldığı dönemlerde insan haklarını bugün bayrak yapmış sömürgeci beyaz adam fiziğine, sağlığına ve hatta dişlerine bile bakarak seçiyordu köleleri Mesela 170 cm’lik adamı, 155 cm’lik kadını almadılar. Ağır işlerde çalıştırılabilir mantığıyla. Para etmezdi. Zenciler ikinci sınıf insan muamelesi gördükleri, beyazlarla evlenmeleri ayıp olduğu için evliliklerini de kendi içlerinde yaptılar. Fizikli ve sağlıklı anne ve babadan sağlıklı çocuklar yetişti taaa ki McDonalds çıkana kadar!
Zaten genetik bir atletik yapı avantajı, üstüne seçilmişlik onun üstüne de çiftleşme. Böylesine bir zenci jenerasyonu yarattı. Bence de çok mantıklı. Amerika gibi sportif eğitimi iyi verebilen bir sistemde de farklarını ortaya koymayı başardılar. Afrika’da maalesef böyle sistemli bir alt yapı yok. Profesyonellikten de zerre haberleri yok tabii. Sportif başarı süreklilik arzeder. Bugün iyi yarın kötü olmaya hakkın yok, senede milyon eurolar kazanıyorsan. Dün neden iyiydim, bugün neden kötüyüm diye düşünmeli birey. Milyon eurolar kazanırken, alkışlanırken iyi, iki protesto edildin mi bu taraftar nankör. Evet, nankörlük yapan bazı taraftarlar olmuştur zaman zaman. Stadyumda takımın efsaneleri ıslıklanmıştır ama Emenike’ye nankörlük yapılmamıştır. Kabul etmiyorum!
Nihayetinde Alex de ıslıklandı. Yuhalandı. Hakikaten nankörlük budur, Pendik maçından sonra Rüştü’yü döven taraftar nankördür ancak Fenerbahçe taraftarı nankördür demek çok ağır bir genelleme. O ıslıklayalar, yuhalayanlar, o dövenler nankördür. Gelelim tekrar Emenike’ye : Bu adam bu sene Emre’yle kapıştı mı lüzumsuz topuk pası mevzusundan maç 1-1’ken? Taraftarla kapıştı mı ? Diego ile bi gerginlik yaşadı mı ? Attığı saçma sapan şut yüzünden Bekir’in sabrını taşırdı mı ? İsmail Kartal’a trip attı mı ? Birinde taraftara küfür etmek, diğerinde Ersun Yanal’ın gidişini elinde içki ile kutlamak, diğerinde taraftara isyan etmek sebebiyle 3 kez Twitter hesabını kapatmak zorunda kaldı mı ? Dış basında ben kanat oynayamıyorum, yanlış yerde oynatılıyorum arkadaş diye eleştiri yaptı mı ? Bunlar benim hatırladıklarım veya basından takip edebildiklerim. Dahası da vardır.
Önce bir aynaya bakacaksın, ondan sonra konuşacaksın. Nankörlük lafını asla kabul etmiyorum. Bardağı taşırmış bir oyuncudur o kadar. Sadece ve sadece dirayetsiz ve basiretsiz bir antrenör yüzünden bardağı taşırıncaya kadar kendisine sabır gösterilmiş bir isimdir. Konuşmaya zerre hakkı yok. Emenike’nin biraderine belki şu şekilde bir hak verebilirim. Kardeşim, hep siz benim biraderi konuşuyorsunuz, evet yanlış şeyler de yaptı ama saha performansına baktığımızda Moussa’nın ondan bir gram fazlası var mı ? Heh işte burada haklı!
Moussa Sow ne yapıyor iyi bir Mü’min olmanın dışında ? Emenike’nin yeteneklerini biliyoruz. Anladık onu. Başka bir sistemin oyuncusu. Dar alanda adam etkisiz. Top stopu yok hatta bildiğin kazma. Ersun Yanal’dan bir şekilde çekiniyor, onun zorlamasıyla bir şeyler yapıyordu. Hocası kim olursa olsun süratini ve fiziğini kullanacak boş alanı bulamadı mı hikaye. Ama Moussa öğle değil. 4-4-2 oynamıyor bile olsa Fenerbahçe Emenike’ye kıyasla bariz fazla yetenekleri var. Emenike kadar mücadele etmiyor. Emenike tukaka, Moussa kıymetli ama. Neden, çünkü Moussa Müslüman! Ibadetini şova dönüştürmeyi de iyi biliyor. Fenerbahçe kaptanlığı taraftarın oyuyla seçilse, Moussa Sow açık ara kazanır. O denli yani.
Sonra Volkan gelir, ardından da Emre. Survivor yarışmasında finalde kendisinden daha iyi ve 1000 kere daha karakterli ve sportmen rakibine karşı SMS’le açık ara galip gelmiş Turabi diye biri var. İşte bizim toplum olarak tercihlerimizin ne kadar sağlıklı olduğunu göstergesi. Makarnaya, kömüre takmayın kafayı. Ama ben yine de transfer yapılırken alt yapı eğitimi ve profesyonellik anlayışının ön planda tutulması gerektiğinden yanayım. Afrikalı’ya soğuk bakıyorum artık! Afrikalı mı, aman kalsın, ben almayım noktasına geldim. Bir Uche, bir Okocha kolay bulunmuyor abi…
Galatasaray maçının analizi ve Bruno’nun onbiriyle hafta içi tekrar buluşmak üzere... Not: Kedi asla nankör bir hayvan değildir. Özgürlük DNA’larında var. Bir iki kemikle falan onun özgür ruhunu satın alamazsınız. Köpek kadar evcil değildir. Evcilleştirilme kronolojisinde köpekle arasında 3000 yıllık bir fark var olduğu söylenir. Sebebi de zannımca odur. Zaten Hiç bir hayvan bir insan kadar nankör olamaz!
