Benim dünyanın Ege bölgesine karşı fena halde zayıflığım var. Akan sular duruyor adeta benim için. İnsanı güzel, havası güzel, yemeği güzel, takımları da güzel. İki yıldır Ege’nin batı tarafında yaşasam da, gözüm doğu yakasında. Geçen hafta Göztepe bu hafta Akhisar büyük keyif verdi bana. Evet belki sonuçlar farklı oldu, ama bana asıl keyfi veren tribünlerdi. Her iki maçta da, tribünün iki tarafı da doluydu. Futbol böyle olunca güzel. Seyircisi olmayan, birileri tarafından ittirilen takımlar bir yana, Akhisar, Göztepe gibi takımlar bir yana. Hele maçın sonunda rakip iki taraftarın karşılıklı İzmir Marşı’nı söylemeleri herkesin tüylerini diken diken yapmıştır sanırım.
Gelelim maça. Öncelikle, stat ve özellikle zemin nefisti. Yıllardır, Beşiktaş bu deplasmanda çok zorlanırdı. Zemin o kadar kötüydü ki, sakatsız kurtulduğuna sevinirdi takımlar. İddia ediyorum, Babel’in iki golünün de müsebbibi harika zemindi. Zemin hibrit çimmiş. Beşiktaş’ın tanıştırdığı bu tip zeminlerde Beşiktaş çok rahat oynuyor. Babel de topu iki seferinde de istediği gibi kontrol etti, evirdi çevirdi attı golleri. Üç golün üçü de sol kanattan gelmesi, Beşiktaş’ın Quaresma’sız oynamayı öğrendiğini gösteriyordu. Bugün büyük iştahla oynadı Q7. Çok da güzel işler yaptı. Ama artık tüm toplar bana gelsin havasında değildi. PFDK’nın bu sene kimseye veremediği cezaları cömertçe Beşiktaş’a vermesi, aslında siyah beyazlıların faydasına oldu.
Gollerin çabuk gelmesi, Akhisar’ın gardını da hızlı düşürdü. Zaten eksik kadroyla çıktılar sahaya. Daha maça da konsantre olmadan golü kalelerinde görünce büsbütün çözüldüler ve diğer goller de geldi. Her ne kadar 2-0 dan ve 3-0 dan sonra zaman zaman baskı kurup tehlikeli pozisyonlar yarattılarsa da, Fabri kalesinde gene çok iyi yer tuttu, ve olası stres yaratabilecek bir gole izin vermedi. Fabri, ismi fazla söylenmeyen, ama Beşiktaş’taki en önemli faktörlerden biri.
Medel-Atiba-Talisca orta sahası, bugün alışılanın aksine çok iyi çalışmadı. Ama Quaresma’nın da gelmesiyle, oyun her iki kanata yayıldı, ve her iki kanattaki Caner- Babel, Adriano-Q7 dörtlüsü oyunu domine etti. Ortayı da her zamanki gibi Medel de toparladığı için, Beşiktaş zorlanmadan bitirdi maçı. Şimdi Galatasaray maçı öncesi, evimizde Malatya maçını bekliyoruz. Ama ondan önce bu haftaki Galatasaray-Başakşehir maçı önemli tabi. Başakşehir kazanırsa bence Türkiye bugüne kadarki beşinci, beslemeli ilk şampiyonuyla tanışmış olur. Umarım asla görmeyiz o günleri. Camia takımları şampiyon olsunlar da, böyle beslemeli takımlar değil şampiyonluk, süper ligde bile olmasınlar.
Maçın hakemi ise bugün beni en şaşırtan kişiydi. Hüseyin Gökçek’in o kadar çok rezil yönetilmiş Beşiktaş maçını sayabilirim ki, şaşarsınız. Hatta maç başında, ‘’Ooo operasyon mu atılıyor?” dedim. Ama beni mahçup etti. Tertemiz bir maç yönetti. Elite hakem seviyesinde, iyi ve kendine güvenli yönetti. Kararları da doğru olduğu için itirazlar da cılız kaldı. Bunu söylediğime inanamıyorum ama, bravo Hüseyin Gökçek.
Son olarak da futbolumuzun bir başka garabetine saplama yapalım. Quaresma kupa maçında kırmızı kart gördü ve 5 maç ceza aldı. Detayına girmeyeceğim, ama işin komikliğine bakın ki, o maçın rövanşında sahada olacak Quaresma. Belki de Fenerbahçe’yi yıkacak adam olacak. Şu sarı kartlar kupada, kırmızı her yerde cezalandırılır kuralına mı gülelim, arada bunca hafta niye var, niye o kadar erken oynandı ilk maç mı diyelim? Ne diyelim? Yahu adam ceza alacaksa en azından rövanşta cezalı olması gerekmez mi? İki değil üç değil beş maç ceza bile doldu arada. Yemin ediyorum, Türkiye’de futbolu yöneten kişilerin, usturanın ucuna sürülecek kadar beyinleri yok.
Neyse, hafta iyi başladı, ve Beşiktaş’lı futbolseverler çekirdeklerini biralarını alıp, haftanın diğer maçını keyifle izlemeye koyulabilirler.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cuneyd.yuzak@abcspor.com
twitter: @cyuzak