İki hafta kadar önce aksiyonun tavan yaptığı, şiddet ve gerilimin üst düzeyde olduğu Trabzon deplasmanı. Geçen hafta ise Hababam Sınıfı temalı, yüzlerde gülücükler açtıran, tek ayak üstünde gol sevinciyle sempati yaratan Erciyes maçı. Bir hafta arayla cehennemden cennete geçiş.
1.5 sene Fenerbahçe forması giyen İsviçre’li Reto Ziegler bir röportajında şöyle demişti: ”Bizim ülkemizde hayatım boyunca tecrübe ettiğim aşırı sevinç ve üzüntüleri Fenerbahçe’de bulunduğum kısa süre içinde yaşadım”
O günden sonra ligimizde farklı şehirlerde bir çok maç sadece kadın ve çocuklara oynandı. Bir çoğu fazla yer bulmadı basında. Fenerbahçe’li bayanlar çıtayı o kadar yükseğe taşımışlardı ki, onların yarattığı atmosferi yaratmak adeta imkansızdı. Kadiköy’de minimum 30.000 kişi toplanırken diğer stadlardaki kadın ve çocuk sayısı bu rakamın yanına bile yaklaşamıyordu…
Deplasman taraftarına ayrılmış kale arkası komple sarı-laciverte boyanmıştı elbet ancak diğer tribünlerin de büyük bir çoğunluğu Fenerbahçe’li kadın ve çocuklarımız tarafından istila edilmişti adeta. Antep’i Şükrü Saraçoğlu’na çeviren taraftarlarımız daha önce yazdıkları destanlara bir yenisini daha ekliyorlardı.
Hepsi çok etkileyiciydi, takım tam bir şampiyon gibi oynuyordu ama günün yıldızı Volkan Demirel’di. Evet Volkan sahada değildi, basının ve kameraların da dikkatinden kaçmıştı belki ama şeref tribününün hemen yanında Selçuk Şahin ve Serdar Kesimal ile birlikte oturan Volkan, Sow’un attığı golde öyle bir ayağa fırladı ve arkadaşlarıyla coşku içinde kutladı ki bu golü, hem geçen hafta sıkıntılı anlar yaşayan arkadaşına müthiş bir destek verdi hem de biraz ötelerinde oturan bana bu takımdaki arkadaşlığın ne kadar üst seviyede olduğunu kanıtlamış oldu.
Bu maçtan aklımda bayanların yeni destanı ve Volkan’ın arkadaşlık ruhu kalıyordu.