Aşağıdaki paragraf sezonun ilk haftasındaki Karabük maçındaki yazımdan:
”Çok acil aksiyon alıp kombine rakamını ciddi biçimde artırmak için Fenerbahçe yönetiminin sıkı bir mesai uygulaması şart. Eğer Kadiköy’deki atmosferi kaybederse Fenerbahçe milyonlarca Euro’luk transferlerle bile telafi edilemeyecek bir güç kaybı yaşanır. Televizyon başına yolladığınız taraftarı geri kazanmanız da çok kolay olmayacaktır.
Testi kırılmadan önlem alınmalı, çok geç olmadan !”
”Fenerbahçe’de ise coşku eksikliği gözüme çarptı. Hep yazdım, sürekli de tekrarlıyorum. Takımın yaş ortalaması yüksek. Bu takımı motive etmek hiç kolay değil. Oyunun bazı bölümlerinde Fenerbahçe’li futbolcularda “biz nasıl olsa bir gol atarız” umursamazlığı gördüm! Çok durarak oynadılar. İşte bu çok tehlikeli.
Alın size koca bir sezonun özeti. Taraftarsız ve motivasyonsuz Fenerbahçe maalesef göz göre göre şampiyonluğu kaybetti. Daha sezonun başlangıcında bu iki tehlike bağıra bağıra geldiler. Önlem alınmadı. ”Bu kadro kalitesi ile ligi götürür” diye düşünüldü muhtemelen, ne yazık ki olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Sezona veda edilirken tribüne geldiğimde yaklaşık 2.000 kişilik taraftar kitlesini gördüm ve içim burkuldu. 50.000 kişilik statta adeta varlığı ile yokluğu belli olmuyordu seyircilerin. İki kale arkası tribüne yönetim protestosu olmasın diye bilet bile satılmamıştı. Kombine sahibi taraftarlar da diğerleri gibi belli ki kırgın ve küskündü. Dirk Kuyt gibi bir profesyonellik abidesinin vedası keşke bir avuç seyircinin önünde değil de hakettiği şekilde full tribünler önünde olsaydı.
Bu görüntüden umarım Fenerbahçe yönetimi gerekli dersleri çıkartır. Gelecek sezon yapılacak en önemli transfer ne santrafor ne de orta sahayadır. Coşkulu tribünlerin geri gelmesi yapılacak işler ve transfer listesinin en üst basamağında yeralmalıdır. Yarından tezi yok,tribün gruplarından temsilcilerle Fenerbahçe yöneticileri biraraya gelmeli ve bir türlü açılamayan beyaz sayfa artık açılmalıdır. Eğer bu sezon başında aksiyon alınmış olsaydı Fenerbahçe 2.000 seyirciyle sezonu kapatıyor olmaz, İstanbul sokaklarında 2 milyon kişiyle şampiyonluk kutluyor olurdu.
Diğer konu olan yaşlı kadroya gelince: Bir kadroda revizyona gitmek zordur. 7-8 tane oyuncu gönderip bir o kadar oyuncuyu transfer ettiğinizde dengeler değişir, Takım kimyasının oturması zaman alır,oyuncular birbirine, sisteme, hocaya alışana kadar puan kayıpları yaşanır. O yüzden kademeli olarak yeni oyuncuları oturmuş kadroya monte etmek her zaman daha az risklidir.
Eğer bu sezon başında 2-3 genç, dinamik, başarıya aç oyuncuyla kadromuzu takviye etseydik, gelecek sene de yine bir kaç yeni oyuncu ile beraber ”gençleştirme operasyonunu” sıkıntısız bir şekilde atlatabilirdik. Bunu yapamadık. Kariyerinin sonuna yaklaşmış, bir çok başarı ve şampiyonluklar görmüş olan kadromuz bir türlü şampiyonluk havasına,coşkusuna giremedi. Bu tip oyuncuları havaya sokmak için başlarında ”Obradoviç ” tarzı hepsinin saygı duyacağı bir hoca olsaydı belki motive olmaları daha kolay olabilirdi. Maalesef İsmail Hoca bu konuda yetersiz bizlerin de sezon sonu elimiz boş kaldı.
Sezon başında yazdığım yazılar ise sadece kötü birer 2014/2015 anısı artık. Keşke demez olaydım bunları, keşke takım şampiyon olsaydı da bu uyarıların hepsi gereksiz birer ”hüsn-ü kuruntu” olarak kalsaydı.
Ne diyelim, umarım hepimiz gerekli dersleri çıkartır, aynı hataları önümüzdeki sezonlarda tekrarlamayız.
Artık veda zamanı…
Davullu zurnalı tribünlerin olduğu , sahada canla başla mücadele eden futbolcuların yeraldığı , başımızda öfkeyle değil mantıkla hareket eden bir yönetimin bulunduğu yeni sezonda görüşmek üzere !
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72