DELİ GİBİ SEVERİM SENİ BEN…

DELİ GİBİ SEVERİM SENİ BEN…

Sergen Yalçın’ın 14 senelik aradan sonra Beşiktaş ile İnönü’nün çimlerine ayak bastığı maçta rakip geçtiğimiz hafta lidere 5 atan Gaziantep’ti. Beşiktaş için Rize deplasmanındaki iyi başlangıcın anlam kazanması bu maça bağlıydı. Şahsen çok sevdiğim gündüz maçları futbola ayrı bir tat katıyor kanaatindeyim. Bugün de iç karartmayan aydınlık bir havada, tribünlerin çoğunlukla dolu olduğu ve daha önemlisi son iki yıldır kaybolmuş olan coşkunun geri döndüğü bir atmosferde oynandı maç. Sergen Yalçın için Kapalı tribünde açılan hoşgeldin pankartı da güzel bir jestti.

Sergen hoca karşılaşmaya geçen hafta kazanan 11 ile başladı. Boateng ve Lens’in henüz maç temposunu kazanmamaları nedeniyle kulübede olmaları doğaldı. Ama onların yokluğunda Beşiktaş’ın kanatları mevcut isimlerle hiçbir şekilde işlemiyordu. İşin kötüsü geçen hafta özellikle ilk yarıda rakibi göbekten delmek için özel olarak çaba gösteren Beşiktaş da ortada yoktu. Geri dörtlünün Avcı döneminde bıkkınlık getiren kendi aralarında yay biçiminde paslaşıp durmaları, lakin bu pasların takımı ileriye taşıma adına hiçbir işe yaramaması hali sürmekteydi. Sergen hoca önceki dönemin aksine Atiba’yı geride Elneny’nin yanında değil, daha önde Ljajic ile beraber çift 8 numara gibi kullanıyordu. Ancak 4-1-4-1 dizilişindeki bu sistemde de Ljajic yine kayıp durumdaydı. Örneğin geliştirilen ataklarda Atiba muhakkak en az bir kez top alıp pas dağıtıyordu, ama esas topla buluşması gereken Ljajic topa dokunanadan atak sonlanıyordu çoğu kez! Bu şekilde kısır geçen ve rakibe de fazla pozisyon imkanı verilmeyen bir ilk yarının ardından Ljajic oyundan alınan ilk isim oldu. Yerine de hepimizin merakla beklediği Kevin Prince Boateng sahaya ayak bastı.

Bu değişiklik sonrası 4-4-2’ye daha yakın bir sistemle gol için daha yoğun bir baskı kurdu Beşiktaş. Üst üste gelen ofsayt nedenli gol iptallerinin ardından (90 dakikada 4 gol iptal oldu!) nihayet Burak’ın penaltısıyla öne geçmeyi başardılar. Beşiktaş sezon başından beri ilk golü bulduğu her maçta kalan süreyi daha iyi oynadı ve hiç yenilmedi. İlk golü yediği zaman ise hiç kazanamadı. Bugün de rakip Gaziantep’e ilk golü bulma fırsatı verilseydi muhtemelen Sergen Yalçın’ın Malatya’sına karşı alınan mağlubiyetin bir benzerini görebilirdik. Ama buna izin vermedi Siyah-beyazlılar. İlk golden sonra akın akın gelen ataklardan birinde Boateng çok klas bir gol atarak iyi futbolun kaliteli ayaklarla oynanabildiğini bir kez daha gösterdi. Bu gol sonrası Boateng’e jest olarak çalınan “Deli Gibi Severim” şarkısının remix versiyonu da tribünlerin keyfini iyice arttırdı 🙂

Genellikle çok ağır eleştirdiğim Diaby’nin ikinci yarıda etkili bir oyun sergilediğini, onun aksine N’Koudou’nun daha silik kaldığını da vurgulamak isterim. Farkın ikiye çıkmasının ardından rölantiye alınan oyunda son dakika Lens’in güzel bir golle dönmesi de gecenin süsü oldu ve lezzetli bir cumartesi akşamı yaşadık Beşiktaşlılar olarak…

Maçta hakemin sonucu etkilemeyen ancak iki takımın da lehine ve aleyhine net hataları oldu. Zaten bu da şaşırtıcı bir durum değil artık ligimizde! Hakemler o kadar kötü yapıyorlar ki işlerini, az hatalı bir maç gördüğümüz zaman hayret ediyor ve şükrediyoruz! Bu maçta da Beşiktaş’ın 3 penaltısından 1 tanesinini (en az penaltıya benzeyeni) çaldı hakem. Elle oynama ile gelen bu penaltı kurallara göre kurallara göre doğru bir karar, zaten bana göre yeni kuralların çoğunda sıkıntı var. Kadıköy’deki F.bahçe derbisinde Beşiktaş aleyhine çalınan penaltı da bu pozisyona çok benziyordu, topu yönünü değiştirmeyen ve hiçbir kasıt olmayan bu tip penaltılardan hiç hoşlanmıyorum. O pozisyondan ziyade Vida’nın bileğine basılan pozisyon çok daha net bir penaltıydı mesela.

Beşiktaş’ın yarışa tam anlamıyla dahil olabilmesi Göztepe maçındaki tartışmaya yer olmayan net kural hatasının gerektirdiği üzere maçın tekrarlanmasına bağlı. İlk yarının uzatma dakikalarında Beşiktaş’a verilmesi gereken hava atışı rakibe verilmiş, ilk yarının son atağı Beşiktaş’ın olacakken Göztepe’nin olmuştu. Sonrasında kazanılan faulü de uzatma süresi dolmasına rağmen kullandırmış ve orda gelen golle kaybetmişti Beşiktaş. Mehmet Demirkol’un dediği gibi böyle bariz bir kural hatasından dahi maç tekrarlanmazsa bir daha hiçbir maç tekrarlanamaz!

Şahsi öngörüm, her zamanki gibi Beşiktaş’ın hakkının gasp edileceği ve tekrar kararının çıkmayacağı yöünde. Zira maç tekrarlanır ve Beşiktaş kazanırsa diğer iki büyük rakibiyle puan farkını kapatmış olacak, buna izin verilmek isteneceğini hiç sanmıyorum…

Beşiktaş’ı bu haftadan itibaren çok zorlu bir fikstür beklemekte. Şu anki futbol bu maçların hepsinin kazanılabileceği ümidi vermemekle beraber, her geçen gün biraz daha ileriye gidiş sözkonusu. Sergen hocanın önderliğinde yeniden bütünleşen camianın daha güzel günlere ulaşması dileğimizle…

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu