https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÇÖKÜŞ

Okunması Gerekenler

ÇÖKÜŞ

İlk yarının son haftasında gidilen Kasımpaşa deplasmanı Beşiktaş için sezonun geri kalanında hedeflerin netleştirilmesi noktasında belirleyici bir maç hüviyetindeydi. Ya Başakşehir’in de puan kaybettiği hafta iyi değerlendirilerek galip gelinecek ve umutlar sezonun 2. yarısına taşınıp -son zamanların moda deyimiyle- topyekün bir mücadele için hazırlanılacaktı; ya da galip gelmeye gücü yetmeyecek ve artık şampiyonluk iddiasının bu sezon için gerçekçi bir hedef olmadığı kabullenilecek, devre arasında buna göre hareket edilecekti. Maalesef ikincisi gerçekleşti.

Beşiktaş cephesinden baktığımızda mağlubiyetin hak edilmiş olduğunu kabul etmekle beraber, aynı zamanda tüm kırılma anlarının aleyhine gerçekleştiği, gerçekten şanssız bir gece yaşandığını söyleyebiliriz. Bu şanssızlıkların en önemlisi henüz 2. dakika oynanırken Dorukhan ile bulunan golün VAR uygulaması ile haklı olarak iptal edilmesi ve bu golün sevinci esnasında Dorukhan’ın çok talihsiz bir biçimde sakatlanmasıydı. Son haftalarda biz Beşiktaşlı’ların en büyük gözbebeğimiz olarak gördüğümüz futbolcumuz Dorukhan, geçen haftanın ardından bu maçta da attığı golün iptal olmasının yanısıra bir de bu şekilde sakatlanıp oyundan çıkmak zorunda kalarak belki de kariyerinin en şanssız anlarını yaşadı. Neyse ki sakatlığı ciddi değil gibi göründü, bir çapraz bağ kopması ihtimalinden çok korkmuştum şahsen.

Takımın en kritik oyuncusunun daha maçın maçında kaybedilmesinin ardından, rakibin de daha ilk atağında Gökhan Gönül’ün tecrübesine yakışmayan bir müdahalesi sonucunda golü bulması Siyah-Beyazlı ekibin moralini bozdu. Golün coşkusuyla Kasımpaşa üstün oyununu sürdürdü, attıkları bir gol de yine VAR ile iptal olduktan sonra ilk yarının son dakikasında göstere göstere gelip attıkları golde Beşiktaş’ı VAR da kurtaramadı.

Beşiktaşlı oyuncuların her hücum girişimlerinde, farklı seçenekler mümkün olsa bile ısrarla, adeta mecburlarmış gibi mutlaka topu çizgide bekleyen kanat veya bek oyuncularına aktarması ve onların da genellikle içeriye dahi bakmadan, yerden sert ve tehlike yaratabilecek ortalar yapmayı da akıl edemeden, ezbere şişirme ortalar yapmasına şahit olmaya alıştık iki senedir. Öyle bir hale gelmiş ki takım, Quaresma oynamıyorken bile başka bir oyun tarzını oynayamayacak kadar unutmuşlar futbolu! Bu bağlamda Kasımpaşa’lı oyuncuların 2. golü hazırlayışlarındaki akıl dolu paslaşmaları adeta Beşiktaş’a nispet yapar ve ders verir nitelikteydi.

Maçın 2. yarısına sakatlanan Adriano’yu da kaybederek başlayan Beşiktaş, hızlı başlangıcıyla daha önce iki kez başardığı 2-0’dan dönüş yapmayı yine becerebilir mi diye düşündürdü, ama bu kez tabiri caizse papaz pilav yemedi! Lens’in nadiren yaptığı düzgün ortalardan birine Mustafa zor bir açıdan kaliteli bir kafa vuruşuyla golü atarak umutları tazeledi, ancak sonrasında Beşiktaşlı oyuncular ne kadar hırsla oynasa da skoru eşitleyemedi. Bu dakikalarda dönen her top Kasımpaşa’nın ani tehlikeli kontratağına dönüşüyordu, bunun neticesinde ya beraberlik gelecek ya da fark açılacaktı. Atiba ve özellikle Babel ile çok müsait gol fırsatları da yakalandı, eğer bu dakikalarda eşitlik yakalanabilseydi kalan 20 küsür dakikalık bölümde galibiyet de mümkün olabilirdi, tıpkı Trabzonspor maçındaki gibi. Lakin elde edilen onca gol pozisyonu değerlendirilemeyince  sonunda rakip takım kazandığı penaltıyla 3. golü de buldu ve maçı bitirdi. Sonrasında gelen gol sadece Beşiktaş’ın itibarını daha da zedelemeye yaradı.

Penaltı pozisyonunda biraz şanssızlığının biraz da acemiliğinin kurbanı olsa da, altyapının son ürünlerinden Fatih isimli kardeşimiz bana göre son derece iyi sinyaller verdi, cesur oyunuyla takdirimi aldı. Sezonun kalanında Dorukhan, Güven, Fatih ve mümkünse başka genç oyunculara ne kadar çok forma imkanı verilirse, yeni sezonun iskeleti kurulurken ekonomik olarak da kulübün eli bir o kadar rahatlayabilecektir. Kulübün yeniden ayağa kalkabilmesi -tartışmaya yer olmaksızın- bu politikadan geçmektedir.

Beşiktaş’ın iki sezonluk ambargosunun ardından şampiyon bitirebileceği bir 3. sezonu trajik bir şekilde 4. tamamlaması, kadrosunun her geçen gün kan kaybetmesi, yönetimin ve teknik heyetin her geçen yıl daha fazla güç zehirlenmesi yaşaması ve eski motivasyonunu kaybetmeleri, futbolcuların bazılarının doyuma ulaşması, bazılarının maddi sıkıntılar nedeniyle kendilerini çok kasmadıklarını hissettirmeleri gibi birçok çeşitli sebepten dolayı bugünlere gelindi. An itibariyle Şenol Güneş’in 4. sezonunda devre arasına girilirken tüm kulvarlarda hedeflerinden uzaklaşmış ve çöküş yaşamakta olan bir Beşiktaş var ortada ne yazık ki.

Bu saatten sonra yapılması gereken en azından sadece ligde oynuyor olmanın avantajını kullanarak şampiyonlar ligi vizesini alabilmek için mücadele vermek olmalı diye düşünüyorum, bunun başarılması maddi açıdan da hayati derecede önem taşıyor zira. Önümüzdeki sezonun planlaması yapılırken şeffaf, tutarlı ve net olmalı Beşiktaş yönetimi. Bu planlar kiminle yapılacak, öncelikle bunun kararı hemen verilmeli. Eğer Şenol hocayla devam etmeye kararlılarsa, sözleşmesi sezon sonu bitecek olan hocanın kontratı bir an önce uzatılarak takıma da gereken mesaj verilmeli, hocaya yeni sezonun planlamasını şimdiden kafası rahat şekilde yapması için imkan tanınmalı. Yok eğer hocayla yolları ayırmayı kafalarına koydularsa, bunu sezon sonuna bırakmak son derece anlamsız olacaktır. Zira sene sonu gelecek yeni bir hocanın yapacağı yeni sezon planlamasıyla kaybedilecek vakit altın değerinde olacaktır ve bu yeni sezonun da yitirilmesine sebep olabilir…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Son Haberler

KENDİMİZ ETTİK

Maçtan önce tahminlere bakıyorum. 3 atarız, 5 atarız. Ne oluyoruz arkadaş? İstediği kadar sıkıntılı olsun, karşındaki takım Beşiktaş. Elbette...

Benzer Konular