Özellikle Galatasaray’ın hocasını sürpriz ve tuhaf bir şekilde göndermesinden sonra üzerine bir de berabere kalınca lig tarihinde ilk defa 12. Haftada GS ile puan farkı 7 oldu ve önemli rakiplerden bir tanesi şampiyonluk yolunda ciddi yara aldı. Mustafa Denizli’nin bu ülkedeki en iyi ve kurnaz hoca olduğunu düşündüğüm için GS ve FB ile puan farkı açılmış Galatasaray’a gelmek istemeyeceği fikrindeyim ve umarım da öyle olur. Fenerbahçe ile ilgili bu hafta yorumlar geçmiş haftalara göre daha pozitif olsa da rakibin ne kadar zor günler geçirdiğini ve ilk maçında Beşiktaş’a karşı oynadığı yumuşak futbolu da hesaba katınca ne kadar sağlıklı bir değerlendirme olur bilemiyorum.
Oynadığı futbolla şu ana kadar en çok takdiri toplayan ve güzel bir ekip ruhu yakalayan Beşiktaş için çok fanatik olmayan rakiplerde şampiyon olması için sanki bir konsensüs oluşmuş gibi ama henüz çok erken ve bu köprünün altından epey su akar. Hele ki Beşiktaş’ın stresle baş etme konusundaki geleneksel sıkıntısı ve stadının olmamasını da düşününce önümüzdeki günler pek çok şeye gebe olabilir.
Rakiplerin analizinden sonra gelelim bizim adrenalin ve endorfin kaynağı bol Beşiktaş’ımıza… İlk 10 dakikada 3 gol pozisyonu ve maçın kalanında sayamadığım kadar net pozisyonlar vardı ama özellikle Olcay’ın bazen nükseden sarsaklığı ve savrukluğuna bir de Gomez’in Almeidavari saç baş yolduran vuruşları eklenince ve Cenk de son 10 dakika o nöbeti devralınca bize de 90. Dakikaya kadar tırnaklarımızı yemek düştü. Sonuçta bu ligde kolay maç çok nadir oluyor ve Sivasspor da önceki haftalara göre çok daha derli toplu bir görüntü çizdi. Görünen o ki Okan Buruk’la iyi bir çizgi yakalayacaklar. Bir tek Eneramo’nun bir zamanlar bize gelen Ailton gibi sumo güreşçisi görüntüsü ve sahadaki varlığına nasıl bu kadar katlanabildi anlayamadım.
Penaltı bana göre ağır bir karardı ve hakemler bazı kritik pozisyonları iyi süzemedi. Yalnız Aatıf’ın pozisyonunda penaltı yoktu ve hakem onu çok iyi yakaladı. Rhodolfo’nun orada baştan adamını kaçırması ne kadar kötüyse hatasını telafi etmesi de o kadar güzeldi. Kabullenemediğim şey ise Beşiktaş’ın kendi göbeğini kesmesi gereği ve bunu kaçırdığı kamyon dolusu golle başaramayıp son dakikalara kadar ızdırap çektirmesi. Sahanın zemini ve şiddetli lodos ne kadar etki etti bu kaçan gollere bilemiyorum ama daha önceki maçları da hatırlayınca bizim forvetlerin bazen lodos çarpmış balık gibi sersemlediği oluyor.
Oğuzhan yeteneği ve saha içindeki hakimiyetiyle artık bu takımın beynidir. Ben yaşı ve kariyeri gereği bunu geçen yıldan beri Sosa’dan bekledim ama olmadı ve o boşluğu Oğuzhan doldurdu. Oğuzhan üstüne koyarak devam ederse Sergen ve Tümer’den beri hasretini duyduğumuz orta sahanın beyni pozisyonunda Beşiktaş uzun yıllar rahat eder. Bana göre Sosa da bu akşam iyi ve istekliydi, hocanın onu alması bana yanlış geldi. Bu akşam kimse için kötüydü diyemem ama İsmail’in kanadında Burhan’ın bu kadar aktif olması hoş değildi. Yine de ben İsmail’in mücadelesi ve hücuma katkısını olumlu buldum. Atiba ise yaptığı uzun uçak yolculuğuna rağmen mükemmel iş ahlakı ve bitmeyen enerjisi ve mücadelesiyle herkese örnek oldu. Penaltıyı yaptırması da cabası!
Beşiktaş’ın devre arası transferi için stoper pozisyonuna yoğunlaşmasını anlayabiliyorum çünkü artık bugünün futbolunda kesiciliğin yanında topu oyuna sokma becerisi de çok önemli. Ersan ve Rhodolfo çok yürekten oynuyorlar ve uzun boylarıyla hava toplarını da çok iyi kesiyorlar ama topu oyuna sokmaları üst düzey bir takım için yeterli değil. Eğer top tekniği yüksek bir oyuncu alınacaksa bu mevkiye, eyvallah. Yoksa aynı ayarda bir oyuncu gelecekse hem harcanacak paraya yazık, hem de Ersan ve Rhodolfo’nun yakaladığı uyumu heba etme riski de var. Keza kaleci pozisyonu için de bu saatten sonra ya dünya çapında biri gelmeli veya Tolga’ya güvenoyu vererek ve motive ederek yola devam edilmeli.
Evet, Beşiktaş yine istekliydi, rakibi belli bölümlerde presiyle boğdu ve hiç de fena mücadele etmedi. Ancak hem karşısındaki rakibin son ana kadar oyunu bırakmaması, hem de kaçan fırsatlar bir çuval inciri berbat edebilirdi. Neyse ki ‘altın ayak’ Oğuzhan yine devreye girdi ve akıl dolu golünü attı da bu haftayı da çok önemli bir 3 puanla daha bitirdik. Aynı kontrolsüz gücün güç olmaması gibi ciddiyetin olmadığı yerde de kabiliyet her zaman yeterli olmayabilir. O yüzden de bu maçtan çıkacak ana fikir: ‘yakaladın mı atacaksın ki kabus görmeyesin!’
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3