Son yıllarda koç Obradovic’i ve Fenerbahçe’yi en çok zorlayan,en çok yenen takım olan koç Sarıca liderliğindeki Pınar Karşıyaka Palacios ve Justin’in geri dönüşüyle Can hariç tam kadro ile gelmişlerdi İstanbul’a. Sarı lacivertliler ise Barış ve Sloukas’tan yoksun çıktıkları maçta Bayern maçı gibi Datome ve Kalinic’i kanatlarda kullanarak, uzun bir beşle başladılar mücadeleye. Fenerbahçe maçın kritik anlarında pota altını kullanmayı tercih ederken Karşıyaka alıştığımız üzere dış şutları ve yetenekli oyuncularının birebirleri ile ayakta kalmaya çalıştı.
“Iverson başladı Vesely bitirdi”
İlk yarıda pota altında keyifli bir mücadele ortaya koydu takımlar. Iverson özellikle hücumda önemli bir üstünlük sağladı ki Udoh’u da daha ilk periyottan 3 faulle kenara gönderdi. Hem ikili oyunlar hem de penetreler sonrası onu hareketli ve potaya yakın bir şekilde topla buluşturarak iyi kullandı Justin ile Ragland. Ama ikili oyunları savunurken yardımlar sonrası adamını bulmakta zorlanması onun da faul problemine girmesine neden oldu. Vesely’nin atletizmi ve enerjisine karşı savunmada çok zorlandı Iverson, onu durduramadı. Çek oyuncu hem ribaundlarda takımının sağladığı net üstünlüğe en önemli katkıyı veren isimdi hem de 3.periyotla beraber gelen savunma sertliğinin lideriydi. Kağıt üzerinde sadece 3 ribaund almış gibi görünse de boyalı alanı yine çok iyi karıştırarak gerek Antic’in gerek Udoh’un rahat ribaundlar almasını sağladı.
“Ragland, Dixon’ı yendi ama takımı kaybetti”
Bir diğer kritik eşleşme de Sloukas’ın yokluğunda Dixon-Ragland eşleşmesiydi. Dixon Bayern maçının çok gerisinde bir performans sergiledi. Çabuk ayaklı ve atletik oyunculardan kurulu Pınar Karşıyaka, hem ona boş alan bırakmadı hem de fiziksel üstünlükleri ile onun potaya gitmesi ve rahat üçlükler bulmasını engelledi. Ayrıca Kenan ve Soner’in de kenardan gelerek savunmada ortaya koydukları enerji onu çok yıprattı. Ragland ise özellikle ilk yarıda penetreleri ile Fenerbahçe savunmasının başını çok ağrıttı, hem attı hem attırdı.
“Datome’nin ilk yarı performansı yetti”
Özellikle ilk yarıda Fenerbahçe’nin hücumda zorlandığı ve Dixon’ın devreye giremediği anlarda sahnede yine İtalyan yıldız Datome vardı. Tıpkı Bayern maçında olduğu gibi hep gerekeni gerektiği yerde gerektiği zamanda yaptı. Evet ilk bölümlerde Josh karşısında savunmada zorlandı belki ama hücumda o kadar iyi bir katkı verdi ki savunmadaki bu zaafı geri planda kaldı. Perdelerden çıkarak bulduğu orta mesafe şutlar ve yay gerisinden yakaladığı ceza atışları ile takımını rahatlattı. Ayrıca alçak posta inerek ters eşleşmeleri hep doğru paslarla kurduğu oyunlarla değerlendiren Datome bu maçta da “büyük” oynadı. Josh’ın hücumda hareketlendiği anlarda onu savunma yapmaya zorlaması, hücumu forse etmesi, sorumluluk alması ve onu yorarak oyundan düşürmesi maçın en önemli hamlelerinden biriydi.
“Baskı ters tepti”
Koç Sarıca maç boyunca yine tam saha sıkıştırmalı baskıdan vazgeçmedi ama koç Obradovic ile Fenerbahçeli oyuncuların bunu hep cezalandırdılar. Genelde Vesely’i ortaya sokup bir pasla baskıdan çıktılar. Sonrasında da arka alandaki boşluğu diğer uzunla değerlendirdiler. Böylelikle hem hücumdaki ritimlerini kaybetmediler hem de basit top kayıpları ile Karşıyaka’nın istediği tempo kontrolünü eline almasına izin vermediler.
“Sinyaller 2.periyodla gelmişti”
Aslında Fenerbahçe 3.periyottaki muhteşem performansının sinyallerini daha maçın başından ve özellikle ikinci periyotla beraber vermişti. İlk yarıda rakibine ribaundlarda 16-10 üstünlük kurmaları ve ikilik atışlarda %70 ile oynamaları maçın kısa bir özetiydi. Karşıyaka ise ikilik atışlarda sadece %44 ile oynarken üçlük atışlarda %54 ile oynadı ve aslında Fenerbahçe’nin istediği gibi ne kadar potadan uzaklaştıklarını kağıt üzerinde de bize göstermiş oldular. Bu istatistikler eşliğinde farkın ikinci periyotta açılmamasının tek nedeni kenardan gelen Muhammed’in ve Kerem’in ekstra bulduğu iki üçlüktü.
“3.periyot Karşıyaka için kabustu”
Soyunma odasından müthiş bir konsantrasyonla dönen sarı lacivertliler savunmanın dozajını ilk yarıya göre bir değil 2 kademe birden yükseltti. Kısalara Berk ve Melih’in taze enerjisiyle beraber müthiş bir baskı yapan pota altını da Vesely ile karartan sarı lacivertliler kırmızı yeşillileri tamamen potadan uzaklaştırdı, sadece zorlama üçlüklere kaldılar. Fenerbahçe’nin kaya gibi
“takım savunması” ilk yarının etkili ismi Ragland’a da potaya gidebileceği boşlukları hiç tanımadı. Bu bölümde her perdeden sonra adam değişen Fenerbahçe karşısında ters eşleşmeleri birebirler yerine pasla değerlendirmeye çalışan Pınar Karşıyaka ev sahibinin ekmeğine yağ sürdü. Hücumda ilk yarının aksine dışarıdan da akıcılığı yakalayan ve Antic-Vesely ikilisi ile iç dış dengesini çok iyi kuran sarı lacivertliler topu ritimli bir biçimde çevirerek ekstra pasları çok iyi kullandı. Sahaya çok iyi yerleşen ev sahibi, gerek pota altından gerek yay gerisinden yüksek isabetle oynamaya devam etti, 3.periyot Pınar Karşıyaka’ya oyunun iki alanında da bir kabus yaşattılar adeta.
“Kalinic’den son hamle”
Bogdanovic hastalığın etkilerini tam olarak üzerinden atamamış görünürken Kalinic de yine ilk yarıda yetersiz bir performans sergiledi . Ama son periyotun başında yaptığı olumlu hareketlerle;önce ceza üçlüğünü soktu ardından da çaldığı topla bulduğu turnike sonrası farkı 22 sayıya çıkararak aslında maçın bittiği mesajını da vermiş oldu rakibine. Son 7 dakikada iki koç da skoru kabullenerek genç oyuncularına süre vermeye başladılar.
“Fenerbahçe lige geri döndü”
3.periyot hariç savunmaların Euroleague sertliğinden uzak olduğu, ayaklar yerine ellerin daha çok çalışarak çok fazla faulün yapıldığı maçı Fenerbahçe, seyircisi önünde 3.periyotta savunmada ortaya koyduğu müthiş direnç ve konsantrasyonla farklı kazanmayı bildi. Süpriz mağlubiyetlerden sonra ligde üst sıraları ilgilendirecek önemli bir maçı kazanarak adeta lige geri döndüler.
Mail: fersu77@abcspor.com
twitter: @fersudeniz