https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÇARE PEPE

Okunması Gerekenler

ÇARE PEPE

Sanırım bu akşam uzun süren forvet arayışları yanılmıyorsam bu sezonki 4.resmi golünü atan Pepe ile son buldu. Şaka niyetine bile olsa zamanında Ertuğrul’dan stoper yapmayı başarmış ve fena da randıman almamış bir Toshack varken bu defa da tersini acaba Şenol hoca başarabilir mi? Ne var ki bu mübarek adam savunmada da çok iyi olduğu için sanırım onu daha çok nöbetçi golcü olarak değerlendirmeye devam edeceğiz. Bu tip oyuncular her zaman savunduğum iyi futbolun ancak iyi futbolcuyla oynanabileceğinin de açık bir kanıtı. Yıllık maliyeti yüksek olabilir ama takıma katkısı, deneyimi, kariyeri ve ismiyle tıpkı Adriano, Medel ve Quaresma gibi fark yaratıyor. Maalesef ucuz etin yahnisi de her zaman yavan oluyor. Feda senelerinde ortaya konulan mücadele ve takım ruhu takdire şayandı ama o dönemde Galatasaray’ın Sneijder – Muslera ve Selçuk’un kalitesiyle kazandığı şampiyonluk bazı futbolcuların bireysel performanslarıyla sonucu ne kadar etkilediğine çok iyi bir örnekti.
Beşiktaş ve taraftar için bu akşam söylenebilecek olumlu şeyler epey fazla. Öncelikle 30 Ağustos’un anlam ve önemine istinaden defalarca bütün stadın hep bir ağızdan söylediği İzmir Marşı hepimizin tüylerini diken diken etti. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha rahmetle anıyorum. Tribünler tıklım tıklım doluydu ve Antalya maçından farklı olarak ‘nasıl olsa bu maçı alırız’ rehavetinin aksine gayet motive olmuş, yerinde durmayan ve sürekli tezahürat yapan bir seyirci vardı. Neredeyse geçen yılki Leipzig maçında kulakları sağır eden desibel seviyesine ulaşılacak gibi taraftar bu sefer işini ciddiye almıştı. Takımda da aynı ciddiyet ve disiplin üzerine başrolünde Medel’in olduğu bir hırs ve mücadele seliyle birleşince sonuca gidilebildi. Aslında ilk 11 açıklandığında Negredo’nun yerine Larin’in olmasını veya Necip’in oynamasını yadırgasam da Necip’in kendini imha etmesiyle oyuna dahil olan Oğuzhan’a taraftarın doğru şekilde sahip çıkması ve onun da Larin’le girdiği harika verkaç sonucu tipik Oğuzhan vuruşuyla attığı gol Partizan’ın da umutlarını yerle bir ediyordu. Hoş, iki maçta da izlediğim Partizan’da ben hiçbir şey göremedim ve hatta önceki turda karşımıza çıkan Lask Linz takımını mücadele ve hırs olarak daha üst düzeyde buldum. Yalnızca çok net görülen şu ki, Beşiktaş karşısındaki rakibi ciddiye alıp oynarsa ve mücadele ederse tatmin edici bir futbol ortaya koyabiliyor.
Gerçi ilk yarım saat geçtiğinde yine topu sürekli kanatlara yıkan, göbekten çok az penetre etmeyi deneyen ve o eski akıcı futbolu mumla aratan Beşiktaş tekrar sahnedeydi ve açıkçası pek tat vermiyordu ama Quaresma’nın topun dibine girerek kestiği yumuşacık orta ve Pepe’nin akıllı kafa vuruşu ile kilit çözüldü. Ardından Oğuzhan’la 2-0’ı yakalayınca ikinci yarının ilk 15 dakikası rakip biraz rahatsız etse de kalan bölümde Pepe fişi çekti. Gökhan Gönül ve maçın sonunda Larin’in kaçırdığı inanılmaz goller olmasaydı beş farklı bir sonuç işten bile değildi. Bana göre bu takımın birinci forveti Negredo ancak Şenol hoca mutlaka Larin’de bir şeyler görüyor ve o da Oğuzhan’ın golünde yaptığı asist, Gökhan’a verdiği gollük pas ve topu saklama ve indirme becerileyle şansı hak ediyor ama daha hala pişmesi lazım. Tabii 31 Ağustos akşamına kadar karakterinden hiç haz etmediğim ve gol atarsa hiçbir zaman sevinmeyeceğim malum zat gelirse katkısının olacağını maalesef inkar edemem. Onun dışında bas bas bağıran 10 numara da 31 Ağustos saat 23:59’a kadar alınmazsa ben her şeye rağmen bu yıl için pek fazla şampiyonluk umudu besleyemem. Beşiktaş sürekli duran toplarla gol arayamaz ve kanat ataklarıyla oynayamaz ve oynamamalı!
Bir de kafamda birtakım soru işaretleri var; Atiba ile sözleşme yenilendi ama kadroda bile göremiyoruz. Mustafa Pektemek elimizde bir kez daha mı patladı? Kaleci transferini yerinde buluyorum. Şenol Güneş Rehabilitasyon Merkezi’nde geçireceği sıkı bir tedavinin ardından birkaç maçta da hatalı gol yemeden güven vermeyi başarırsa Karius’la kalenin emin ellerde olacağını düşünüyorum. Lens iyi başlamıştı, sakatlığı acaba ne durumda? Gökhan Töre acaba ilk 11’i zorlayacak seviyeye gelebilecek mi?
Gökhan Gönül şu ana kadar iyi sayılabilecek bir performans sergilemekle birlikte acaba bütün sezonun yükünü kaldırabilir mi? Vida’yı bu akşam çok daha iyi buldum, acaba Pepe’yle tam uyum sağlayıp defansa gerçek bir duvar örebilecekler mi? Daha önce Atiba nasıl bu takımın gizli kahramanı idiyse şu anda da 37.000 seyircinin ayakta alkışladığı Medel o göreve soyunmuş gibi görünüyor. Hırsıyla bütün takımı da ateşliyor.
31 Ağustos 2018 saat 23:59 itibariyle eğer Beşiktaş’a iyi bir 10 numara ve iyi bir forvet gelirse şampiyonluğun güçlü bir adayı haline gelir. Tabii çok geç bile kalındı ama maddi durum ve kurun yıkıcı etkisinden muzdarip olan yönetim de haklı. Elindeki alışmış ve uyum sağlamış futbolcuları bir bir kaybedip her sene farklı malzemelerden helva yapmaya çalışan hoca da haklı. O akıcı ve sonuca giden futbolu özleyen taraftar da haklı. Yani kısacası herkesin haklı olduğu ortamda tek çare maksimum tolerans ve anlayış olacak. Bütün camianın kenetlenmesi, gerginliklerden uzak durması ve bu akşam olduğu gibi hoca-yönetim ve taraftar üçlüsünün tam uyumu yakalanmalı. Ülke olarak çok zor günlerden geçerken yönetim – hoca ve taraftarın güçler ayrılığını gayet başarılı bir şekilde bugüne kadar getiren Beşiktaş’ta asla bir tek adam yönetimi söz konusu olamaz ve olmamalı. Herkes kendi görevini hakkıyla yaparsa aydınlık günler tekrar yakındır.

mail: gorkem.isik@abcspor.com

twitter: @saturnocontro3

Son Haberler

FENERBAHÇE GİBİ

Önce kızlarımızı kutlamak istiyorum. 2 sene üstüste Euroleague şampiyonluğunu kazanan kadın basketçilerimize ve böylesine yetenekli ve karakterli oyunculardan oluşan...

Benzer Konular