Maç başlamadan önce doğal bir çekingenlik vardı. Rize deplasmanı her zaman zordur ve bir de Hikmet Karaman’ın üç büyükler ‘aşkını’ düşününce bu kaygı gayet normaldi. Maç da evsahibi takımın diri görüntüsüyle başladı ama sezonun genelindeki olumlu futbolunu yine muhteşem bir frikik golüyle süsleyen gecenin yıldızı Sosa kilidi erken açtı. Hemen arkasından gelen penaltı pozisyonu avantajı yok edecek gibi göründüyse de Kafka’nın metamorfozu gibi Boyko’nun gelişiyle ciddi bir dönüşüm geçiren Tolga kalesinde devleşip oyunun dengesini yine Beşiktaş lehine çeviriyordu.
Quaresma ve Gökhan Töre’nin yokluğunda bulduğu şansı bu akşam çok iyi değerlendiren Kerim Frei Barcelona işi bir atağın ardından farkı ikiye çıkardıktan sonra maçı bitirecek nice fırsatlar yakaladı Karakartal. Gomez’in gol krallığı sevdası, Türk futbolcusunun kaleciyle karşı karşıya topun dibine vuramama hastalığı ve Itandje’ın iyi bir kaleci olması biraraya gelince o beklenen üçüncü gol bir türlü gelmedi. Ondan sonra bir Beşiktaş klasiği devreye girdi ve 88. Dakikada gelen hiç olmadık bir gol bize sıkıntı dolu bir beş dakika yaşattı. Oysa bu akşam Beşiktaş gerçekten iyi futbol oynadı ve üç puanı da dibine kadar haketti. Aynı geçen hafta Fenerbahçe için zor gözüken Akhisar deplasmanı gibi kağıt üzerinde çok zor bir maçtı ama inanılmaz bir şekilde sezonun penaltıyı kurtardıktan sonra en rahat geçen maçlarından bir tanesi oldu. Bunu rakibin zayıf veya kötü olmasıyla değil Beşiktaş’ın konsantrasyonu ve istekli futboluyla açıklamak kesinlikle daha adaletli olur. Üstelik de Oğuzhan sakatlanıp çıktıktan sonra da takımın rtiminde herhangi bir değişiklik olmadı ki bu da çok olumlu bir görüntüydü.
Zaten geçen hafta dediğim gibi inisiyatif Beşiktaş’ın elinde ve biz galip geldiğimiz sürece telaş edecek bir şey yok çünkü bir puan öndeyiz. Ancak elindeki büyük medya ve taraftar gücünü ustaca kullanan Fenerbahçe kah bahar sendromunu, kah Şenol Güneş’in finallerdeki başarısızlığını pervasızca kullanıp moralimizi bozmaya çalışacaktır. Allah için iyi de futbol oynamaya başladılar ama biz işimizi düzgün yaptığımız sürece endişe edecek bir şey yok ve onların da bizden beklenen düşüşü yaşamayacağının garantisi yok. Sezon başında hala Beşiktaş’taki geleceği hakkında şüpheleri olan Sosa’nın maçtan sonra tribünlere üçlü çektirmesi de takımdaki inancı yine herkesin gözüne sokuyordu ama aynı havuz medyası gibi Fenerbahçe medyası da bundan sonraki haftalarda bunları görmeyip psikolojik savaşı birkaç adım daha ileriye taşıyacaktır. Bu kadar büyük yatırımların karşılığı şampiyonluk olmayıp da stadı olmayan Beşiktaş ipi göğüslerse derin güçler bundan büyük zarar görür.
Avrupa defterini çok önce kapatan, kupada da havlu atan Beşiktaş’ın bu saatten sonra yorgunluk veya konsantrasyonla ilgili bir bahanesi olamaz. Hafta içi Trabzon’la oynayacağı erteleme maçında da hata yapmaması halinde liderlik koltuğuna tekrar oturup o koltuğu da sezon sonuna kadar bırakmaması gerekiyor. Yaşadığı bunca travmadan sonra Şenol Güneş, kaç sezondur bu takıma emek veren Oğuzhan, Olcay, Atiba ve Gökhan Töre başta olmak üzere hepsi bu başarıyı hak ediyor. Evet bu dünya çoğu zaman adaletli değil ama bu kadar çaba, dostluk ve inancı şampiyonlukla taçlandırmak bu takıma yakışır. Ve gayet de hakkaniyetli olur.
Maç başlamadan önce doğal bir çekingenlik vardı. Rize deplasmanı her zaman zordur ve bir de Hikmet Karaman’ın üç büyükler ‘aşkını’ düşününce bu kaygı gayet normaldi. Maç da evsahibi takımın diri görüntüsüyle başladı ama sezonun genelindeki olumlu futbolunu yine muhteşem bir frikik golüyle süsleyen gecenin yıldızı Sosa kilidi erken açtı. Hemen arkasından gelen penaltı pozisyonu avantajı yok edecek gibi göründüyse de Kafka’nın metamorfozu gibi Boyko’nun gelişiyle ciddi bir dönüşüm geçiren Tolga kalesinde devleşip oyunun dengesini yine Beşiktaş lehine çeviriyordu.
Quaresma ve Gökhan Töre’nin yokluğunda bulduğu şansı bu akşam çok iyi değerlendiren Kerim Frei Barcelona işi bir atağın ardından farkı ikiye çıkardıktan sonra maçı bitirecek nice fırsatlar yakaladı Karakartal. Gomez’in gol krallığı sevdası, Türk futbolcusunun kaleciyle karşı karşıya topun dibine vuramama hastalığı ve Itandje’ın iyi bir kaleci olması biraraya gelince o beklenen üçüncü gol bir türlü gelmedi. Ondan sonra bir Beşiktaş klasiği devreye girdi ve 88. Dakikada gelen hiç olmadık bir gol bize sıkıntı dolu bir beş dakika yaşattı. Oysa bu akşam Beşiktaş gerçekten iyi futbol oynadı ve üç puanı da dibine kadar haketti. Aynı geçen hafta Fenerbahçe için zor gözüken Akhisar deplasmanı gibi kağıt üzerinde çok zor bir maçtı ama inanılmaz bir şekilde sezonun penaltıyı kurtardıktan sonra en rahat geçen maçlarından bir tanesi oldu. Bunu rakibin zayıf veya kötü olmasıyla değil Beşiktaş’ın konsantrasyonu ve istekli futboluyla açıklamak kesinlikle daha adaletli olur. Üstelik de Oğuzhan sakatlanıp çıktıktan sonra da takımın rtiminde herhangi bir değişiklik olmadı ki bu da çok olumlu bir görüntüydü.
Zaten geçen hafta dediğim gibi inisiyatif Beşiktaş’ın elinde ve biz galip geldiğimiz sürece telaş edecek bir şey yok çünkü bir puan öndeyiz. Ancak elindeki büyük medya ve taraftar gücünü ustaca kullanan Fenerbahçe kah bahar sendromunu, kah Şenol Güneş’in finallerdeki başarısızlığını pervasızca kullanıp moralimizi bozmaya çalışacaktır. Allah için iyi de futbol oynamaya başladılar ama biz işimizi düzgün yaptığımız sürece endişe edecek bir şey yok ve onların da bizden beklenen düşüşü yaşamayacağının garantisi yok. Sezon başında hala Beşiktaş’taki geleceği hakkında şüpheleri olan Sosa’nın maçtan sonra tribünlere üçlü çektirmesi de takımdaki inancı yine herkesin gözüne sokuyordu ama aynı havuz medyası gibi Fenerbahçe medyası da bundan sonraki haftalarda bunları görmeyip psikolojik savaşı birkaç adım daha ileriye taşıyacaktır. Bu kadar büyük yatırımların karşılığı şampiyonluk olmayıp da stadı olmayan Beşiktaş ipi göğüslerse derin güçler bundan büyük zarar görür.
Avrupa defterini çok önce kapatan, kupada da havlu atan Beşiktaş’ın bu saatten sonra yorgunluk veya konsantrasyonla ilgili bir bahanesi olamaz. Hafta içi Trabzon’la oynayacağı erteleme maçında da hata yapmaması halinde liderlik koltuğuna tekrar oturup o koltuğu da sezon sonuna kadar bırakmaması gerekiyor. Yaşadığı bunca travmadan sonra Şenol Güneş, kaç sezondur bu takıma emek veren Oğuzhan, Olcay, Atiba ve Gökhan Töre başta olmak üzere hepsi bu başarıyı hak ediyor. Evet bu dünya çoğu zaman adaletli değil ama bu kadar çaba, dostluk ve inancı şampiyonlukla taçlandırmak bu takıma yakışır. Ve gayet de hakkaniyetli olur.
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3