Uzun yıllar içindeki finaller arasında kötü bir tesadüf dışında bağ yok. Varsa Jean Christophe Grange’ın yeni kitabına konu olur !
Her finale çıkan Fenerbahçe takımının rakibi Türkiye’nin geri kalanı oluveriyorsa, Fenerbahçe’nin kazandığı her final “fenerasyon, şike” diye yaftalanıyorsa o güne fizik ve zihin olarak çok çok güçlü çıkmanız gerekir.
Antalya’da kaybedilen finale gelirsek, sahada ne yaptığını bilmeyen, isteksiz, maçın anlamını kavrayamamış bir futbolcu topluluğu ve hoca vardı. Her iki Galatasaray maçı öncesi sağ ve sol bek sorunlarını krize dönüştüren Fenerbahçe de bu maçın kaybedilmesi durumunda ne kaybedileceği anlaşılamamış.
Halbuki kadrolara bakınca Fenerbahçe’nin hocası yedek kulübesinde oturup rahat rahat kahvesini içer diyenler çoğunluktaydı. Hoca o oturuşu yaptı ama rahat kazanan Galatasaray oldu.
Abdi İpekçi’de yaşananlar. Hakemlerin içeri girip tekrar çıkması, maçın seyircili şekilde devam etmesi ve dün gece açıklanan 2 maç ceza. Yorumunuz ?
Son olarak Türk sporunun “istenmeyen adamı” Aziz Yıldırım’ın kendi salonunda bu gibi işlere, kendi taraftarıyla papaz olmayı göze alıp izin vermiyor. Benzeri bir hassasiyeti Galatasaray’dan beklemek her sporseverin hakkı.
Artık sezon bitti ve yarından sonra resmi transfer sezonu açılacak. Şu an gözüken Caner Inter’e gitti, GG Bjk’ye gitti gibi ve Topal kalacak şeklinde. Sizce bu 3’lü içinde “FB açısından” olumlu ya da olumsuz bir sürpriz olur mu ?
Kim haklı kim haksız veya kim kalsın gitsin konusuna girmeden Fenerbahçe’nin milli oyuncularını bonservis geliri elde etmeden kaybetmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Zira yerli oyuncu arzı çok düşükken, misal Gökhan’a vermediğiniz paraya oyuncu bulmak ihtimali zor. Bunu Marco Aurelio’da yaşadı Fenerbahçe. Ona verilmeyen farkın 5 katını harcayıp verimin 1/5’ini aldı…
Mehmet Topal kaldı. Diğer oyuncular için imzalar atıldıktan sonra yorum yapmak gerek.
Avrupa Şampiyonasına yaklaşık 2 hafta kaldı ve favoriniz kim ? Türk Milli Takımı için de derece tahmininiz ?
Fatih Terim için Avrupa Şampiyonası sonrası tekrardan GS’a dönecek dedikoduları, yerli başında bu haftaki en ilgi çekici haberlerdendi. Bu kaçıncı link olacak sayısını ben de unuttum ama sizce FT GS’a dönecek mi ?
Elbette dönecek. Milli takım serüveni Terim için “git kafanı dinle, sonra bize de üç beş oyuncu bul gel” halini aldı. Bu döngü devam eder.
Spor kulüplerini Spor kulübü yapan amatör şubeler ama geliri olmayan bu branşların, kulüpler için oldukça ağır bir külfet olduğu da gerçek.
Sizce devlet neden futbolda alınan vergileri amatör şubelere yatırma teşviği ile hem kulüplerin diğer branşlara çok daha ciddi şekilde eğilip, yatırım yapmalarının önünü açmaz.Ya da şöyle sorayım. Bence Aziz Yıldırım’ın söylediği en doğru şeylerden biri olan bu teklif sizce de mantıklı mı ? Değilse ne yapmalı ?
Sorun sorunun son bölümünde gizli. Bu sanki sadece Fenerbahçe’nin sorunu gibi algılanıyor ve sadece Aziz Yıldırım tarafından uluorta dillendiriliyor. Fenerbahçe’nin yanındaymış gibi görünmeyi veya Aziz Yıldırım ile aynı fikirde olmayı kimse istemiyor.
Fenerbahçe bir gün amatör branşları kapattım arkadaş dese Beşiktaş ve Galatasaray’da aile içi kutlama yapılır.
Devlet bankaları, belediyeler, birkaç müessese kulübü de tüm kupaları 100’er seyircili salonlarda kutlar.
Mersin’de yapılan Atletizm Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında Enka şampiyon oldu. Kadınlarda da Sporting Lisbon şampiyon olurken Fenerbahçe de 3.oldu.
Fenerbahçe 3.olurken sevindirici gelişme 3 yıllık cezası biten Nevin Yanıt’ın kendi adındaki spor salonunda yarışması oldu.
Atletizmde öncelikle iki işi yapmak gerek. Birincisi doping illetini temizlemeli İkincisi devşirme sporcu kolaycılığından vazgeçmeli.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com
twitter: @_bky