Biliyordum ki 1994 ve 1995′de üst üste iki kere sampiyon olmuş bir adam sıfırdan, yeniden başlıyordu. Hill ile tüm kapışmalarını, Fenerbahçe’nin gollerini hatırladığım kadar iyi hatırlarım. Yıllar içerisinde çok geniş bir Formula 1 arşivi oluşturdum, hatta bazı hızlı parçaları adamımın basın toplantılarıyla, mp4 ve f310 sesleriyle mixledim.
Spa 98′de 8.’ye tur bindiriyordu, hem de bir McLaren’e.
Monaco’da cumartesi tatil yapmayıp kalkış sistemi deniyordu. Sıralamada 2-4 olan Ferrariler, pazar 1-3 oluyordu 5. kırmızı ışıkla birlikte.
Catalunya 96′da ilk galibiyet, hem de sağnak yağış altında çok daha iyi arabaların içinden geçerek bana Senna’yı hatırlatmıştı Donington’93
Monza 96′da yıllar sonra Ferrari’ye evinde kazandırdığı pole position. Hatta o arabayla Monaco 96‘daki pole inanılmazdı.
Magny-Cours 98′de uzun bir aradan sonra Irvine ile gelen double ve arkası kesilmeyen başarılar.
1996 sezonunda nasıl 3 yarış kazanabildiğini hala anlamış değilim dönemin güçlü Benetton ve Williams’ı karşısında.
İtalyanlar 1982′de dünya şampiyonu olduklarında televizyonlarını camdan atmışlardı; televizyonlar bundan daha güzel birşey gösteremez diyerek! Raikonen’in hatasıyla Magny-Cours ‘da kazanıp 5.defa dünya şampiyonu olduğu anda, Jean Todt’a sarıldı. Ağlıyordu. Aklıma yine Senna geldi, bak şimdi yine geldi kahretsin, yine gözlerim doldu. Ağlayan bir Formula 1 pilotu gördüğümde, kaza yapan bir F1 aracı gördüğümde aklıma hep Senna geliyor ve Senna’nın ölümüne; “Abi adam ne mutludur ya sevdiği yerde, arabasında öldü, yarışırken öldü” yorumunu yapan ve malesef bir trafik kazasında kaybettiğimiz dostum Kaan Onuk geliyor.
Formula 1′de hiçbir pilot bana yarışlarda onun yaşattığı ve tarif edemediğim hissi yaşatamayacak. Sanıyorum ben artık bir F1 fanatiği olarak misyonumu tamamladım. Uzun zamandır birşey yazmadım çünkü içinden birşey gelmedi. Belki teknolojinin artık onu da bozmasına, hem de kendi yarattığı Ferrari teknolojisinin bozmasına sinirlendim.
O, benim için Senna ile kanat kanada gittiği, Hakkinen ile beraber ağladığı, her yıl teknolojiye karşı mücadele ettiği ve her zaman bir direnişi simgelediği için büyük oldu. Artık o direniş kalmadı ve malesef. F1 kullanmak neredeyse Force Feedback’li bir direksiyonla oyun oynamakla aynı zorluk derecesine indi pilotlar için.
“Bir zamanlar 4 yarış için lisans verdiğiniz bir genç vardı” diyecek belki Raikonen, tıpkı bir zamanlar 1 yarış için SPA‘ya getirilen genç gibi. Ve ben o zaman belki de Kim’im ile Schumacher’imi, Sennamı anacağım. “o” zamanı bekleyip, “o” zamanı “bizim zamanımızda” yapacağım. İşte o zaman yazılarımı yazıp direnen adamı savunacağım.
Cengiz Can– 24 Temmuz 2002
Yukarıdaki yazıyı 12 sene evvel bu tarihte yazmıstım, O tarihten bugüne kadar 5 farklı isim daha F1 şampiyonu oldu. Raikonen de oldu. Herhangi birisi bana yazı yazdıramadı. Schumi 2 şampiyonluk daha aldı ve F1′e veda etti.
‘O’ ise kaza sonucu ise 5 aydır komada. Hayata tutunur mu bilemiyorum ama biliyorum ki ben onu hep “O” haliyle hatırlayacağım, tıpkı seneler önce yazmış olduğum gibi, tıpkı efsane Murray Walker’ın söylediği gibi..