Ülkemizdek ki bir çok insan gibi futboldan sonra en çok sevdiğim spor dalı basketbol. Gençlik yıllarımızda az çok oynamışlığımız da vardır. Oynayabilmek için bir potanın gerekli olması bunun da her yerde olmaması bu spor dalından uzak tutmuştur bizi belki de. Futbol gibi topu alıp sokak arasında oynayabileceğimiz bir spor değildi bizim için basketbol. Bunun için bizim zamanlarımızda basketbol için hep üniversite sporu denirdi.
Ülke olarak yıllardır futbolun peşinden koşmamıza rağmen bu spor dalına harcanan paralar karşılığında elde edilen başarı hiç de tatmin edici değil. Futbola harcanan paranın yarısını başka bir spor dalına harcansa kesinlikle çok daha fazla başarı kazanılırdı.
Futbolu çok sevmeme rağmen ülke insanımızın yapısına uygun sporun basketbol olduğunu düşünmekteyim. Ayaklarımızdan ziyade ellerimizde bir sihir olduğunu düşünüyorum. Kendimce bunu şöyle kıyaslıyorum: Yurtdışına ihraç ettiğimiz futbolcular ile basketbolcuları karşılaştırırsak üst düzey liglere ihraç ettiğimiz futbolcu yok denecek kadar az. Hakan Şükür, Tugay , Emre Belezoğlu, Alpay, Arda Turan, Tuncay Şanlı, Okan Buruk, Rüştü ve Nihat aklıma ilk gelenler. Bunlar arasında Nihat, Tugay, Alpay ve Arda Turan’ı sürekli oyanayanlar olarak sayabiliriz.
Basketbolda ise dünyanın tek profesyonel ligi olan NBA de, Mirsad Türkcan, Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, İbrahim Kutluay, Ersan İlyasova, Enes Kanter, Furkan Aldemir, Semih Erden ve Ömer Aşık gibi sporcularımız forma giymiştir. Bunların bir kısmı halen oynamaktadır. Avrupa liglerine ihraç ettiğimiz basketbolcularımız da var ancak her basketbolcunun rüyasında Avrupa da bir takımda oynamak değil NBA de oynamak vardır. Hedef Avrupa olsa bir çok basketbolcumuz bu liglerde rahatlıkla oynayabilirdi.
Son yıllarda ülkemizde spor kulüplerinin basketbola yaptığı yatırımlar karşılığını bulmaya başladı. Fenerbahçe erkek basketbol takımı yıllardır takımlarımızın gidip gidip kapısından döndüğü Eurolig final eşiğini nihayet aştı. Daha önce iki defa Efes Pilsen geçen yılda Fenerbahçe Final Four oynayıp finale kalmayı başaramamıştı. Fenerbahçe üst üste ikinci kez oynadığı Final-Four’da finale kalmayı başardı. Artık bu baskı Fenerbahçe’nin ve Türk takımlarının üzerinde olmayacak.
İşin teknik kısmından çok fazla anlamam ama cuma gecesi Fenerbahçe ile Laboral arasında oynanan Final – Four maçında bu psikolojik baskıyı çok fazla hissetti Fenerbahçe takım oyuncuları. Bir türlü kendilerinden beklenen performansı parkeye yansıtamadılar. Ama mücadeleyi yine de elden bırakmadılar. Uzatmaya giden maçta üzerinden bu stresi atan Fenerbahçe oyuncuları normal oyunlarını oynayarak maçı kazanmasını bildi. Final maçında rakip daha zorlu . Çok tecrübeli ve çok iyi oyunculara sahip CSKA Moskova. Ama bu maç CSKA için de çok kolay olmayacak. Ben Fenerbahçe oyuncularının bu maçta daha rahat olacaklarını ve galip geleceklerini düşünüyorum.
Şampiyon olmasa bile çok büyük bir başarı yakaladı Fenerbahçe. Finale kalan ilk Türk takımı oldu. Bundan sonra da devamının geleceğini düşünüyorum. Bu başarının büyüklüğünü anlayabilmek için bir de şöyle düşünün… Herhangi bir Türk futbol takımı için Şampiyonlar liginde final oynamak ne kadar büyük bir hayal öyle değil mi? Ama basketbolda Fenerbahçe bu akşam bu finali oynayacak.
AYHAN KARATAŞ
ayhan.karatas@abcspor.com