https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

BEŞİKTAŞ 3.1

Okunması Gerekenler

BEŞİKTAŞ 3.1

Her geçen yıl yeni bir üst sürümünü izlediğimiz Beşiktaş’ın başında o kadar maharetli bir programcı var ki eline verilen her malzemeyi ustalıkla harmanlayıp sahaya sürüyor. Genellikle uzun süre başarılı olan takımlarda dikkat ederseniz yıllarca birlikte oynayan, birbirine yakın yaş kuşağından gelen bir oyuncu topluluğu görürsünüz. 80’lerdeki kolej takımı Beşiktaş böyleydi, kadroyu ezbere sayardınız. UEFA kupasını kazanan GS veya yıllarca Avrupa futbolunu domine eden Barcelona için de aynısı geçerliydi.

Oysa Beşiktaş önceki yönetimin bıraktığı mali enkazı toparlamaya çalışırken ve bir yandan FFP kıskacıyla boğuşurken transferde çok dikkatli hareket etmeye mecburdu. Burada hoca ve yönetimin koordinasyonu ve işbirliği başarıyı getirdi ve tam gerekli noktalara yapılan takviyeler meyvelerini vermeye başladı. Üstelik geçen yıl Lyon maçında haksız yere aldığımız ertelemeli men cezası tehdidi de Demokles’in kılıcı gibi üzerimizde sallanırken seyircisiz gidilen bu zor deplasmanda alınan 3 puanın değeri daha da iyi anlaşılır.

 

Bu tip deplasmanlarda rakibin baştaki hızını ne kadar çabuk kesebilirseniz maçı o kadar kolay çevirebilirsiniz. Porto geride kalan 5 haftada bütün maçlarını kazanıp kalesinde hiç gol görmemenin verdiği özgüvenle maça da hızlı başladı. Ancak eskiye göre özellikle savunmadaki yüksek konsantrasyon ve Tosic – Pepe uyumu pek çok hücumu savuşturmamızı sağladı. Buna kanatlarda Caner ve Adriano’nun başarılı futbolu da eklenince ilk golümüzde sağ kanattan çok iyi ortalayan Q7’nin topunu Talisca ağlara gönderdiğinde dakika daha 13’tü. Beş hafta gol yemeyen takım 13. Dakikada siftah yapmıştı.

Beşiktaş ise benim ısrarla söylediğim gibi bazı konularda eleştirilse bile her hafta üzerine koyarak gidiyordu ve patlama yapacak maçı bekliyordu, o da bu akşama kısmetmiş. Sonrasında duran toptan kendi kalemize gol attık ama ben bu akşam Tosic’e kesinlikle olumsuz bir şey söylemek istemiyorum çünkü harika mücadele etti. Pepe ise yıldız futbolcunun ne olduğunu, tecrübeyi ve soğukkanlılığı hepimize gösterdi. Fabri çok kritik 1-2 top çıkardı ki bunlar Beşiktaş’ın ayakta kalmasını sağladı.

 

Aslında 45 ve 70. Dakikalar arasında çok ciddi bir baskı yedik ama Şenol hocanın yaptığı doğru değişiklikler rakibin de yorulmasıyla sonuç verdi ve 86. Dakikada fişi çeken golü de harika bir Negredo-Babel verkaçı sonucu attık. Cenk attığı nefis golle bu takımın birinci forveti olduğunu tekrar gösterdi. Artık Cenk kendini ispatlaması gereken değil, Beşiktaş’ın tarihine geçmesi gereken bir futbolcudur. Yanına yapılan transferlere rağmen son üç sezonda kaydettiği gelişim gerçekten takdire şayan. Talisca ve Babel de bu akşam lige yaptıkları nispeten zayıf başlangıca göre çok daha etkili bir futbol oynadılar ve karşılığını da attıkları gollerle aldılar. Takımda herkes çok iyiydi, sadece Quaresma yaptığı asistten sonra epey bir süre kanat değiştirene kadar ortadan kayboldu ama Porto seyircisinin onu ne kadar bağrına bastığını görünce de sonuçta zaten duygusal bir yapısı olan bu adam için maçın ne kadar yoğun geçtiğini hayal edebildim.

Tribünlerin oyundan çıkarken kendisini alkışlaması çok güzeldi, benzer bir görüntüyü ise maalesef bizim tribünlerde hayal edemedim. Geçen yıl gittiğim Portekiz gezdiğim onlarca Avrupa ülkesi içinde kendime en yakın hissettiğim yer oldu. İnsanların tevazusu, kibarlığı ve sıcakkanlılığı gerçekten tahminlerimin çok ötesindeydi. Porto gibi yıllarca Avrupa futbolunda söz sahibi olmuş bir takımı deplasmanda hem de 3 golle yenmek gerçekten önemli bir başarı bir de bu akşam özellikle savunmada çizdiğimiz görüntü ve direnç geçen yıla göre bana bir kademe daha yukarıda göründü. Maçın adamı ise bana göre Pepe’ydi. Görünmeyen kahramanımız Atiba da çoğu zaman olduğu gibi takımın en yüksek pas yüzdesiyle oyanayan ve en çok koşan futbolcusuydu.

 

Artık yıllardır bir türlü şeytanın bacağını kırıp da beceremediğimiz gruptan çıkmayı başarırsak bir ilki daha yaşayacağız. Diğer seçenek olan UEFA’da sonuna kadar gitmek de cazip ama Şampiyonlar Ligi’nde alınan her galibiyet ve oynayacağımız iyi futbol zaten bizi gruptan çıkarıp adımızı daha çok duyurmamızı sağlar. Monaco ve Leipzig’in berabere kalması da pastanın üzerindeki çilek gibi oldu bu akşam.

Kesin olan şu ki artık devre arasında yatağa giden çocukları sabah Valerenga gibi facia haberleri değil, Porto gibi zafer haberlerinin bekleme ihtimali daha yüksek. Bu yılların, bu hocanın, bu futbolcuların ve bu yönetimin kıymetini bilelim çünkü bu günler her zaman gelmiyor.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: gorkem.isik@abcspor.com

twitter: @saturnocontro3

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular