Günümüzde golf Avrupa’da, hadi Birleşik Krallığı bir tarafa koyalım, kıta Avrupası’nda, bu kadar ilgi görüyorsa bunun sebebi Seve Ballesteros’tur. Renkli ve karizmatik kişiliği, kendi icadı olan müthiş vuruşlar, bu sporu on yıllar boyunca domine eden küstah Amerikalılar karşısında son sözü söylememektense ölmeyi tercih etmesi ile bütün bir kıtayı etkilemiştir.
Tiger Woods’un golfe global anlamda verdiklerini Seve Avrupa özelinde yaptı diyebiliriz.
Tamamı profesyonel golfçü bir aileden gelen Seve 1957’de İspanya Pedrena’da doğar. 4 erkek kardeşin en küçüğüdür. Golfe 7 yaşında abisinden aldığı bir 3 iron sopayla kumsalda oynayarak başlar. Kariyeri boyunca kum havuzlarından yaptığı akıl almaz vuruşlar herhalde bu yüzdendir.
Ele avuca sığmaz bir çocuktur, 12 yaşında yapmadığı birşey yüzünden haksız yere öğretmeni tarafından eve yollanır, bunu kendine yediremeyen Seve bir şişe şarap içip okulu basar ve ailesi tarafından okuldan alınmak zorunda kalır. Öğrenimine özel derslerle devam eder.
17 yaşında profesyonel olan Seve ilk Grand Slam kupasını, 1979’da The Open Championship’te kazandı. Meşhur otoparktan yaptığı vuruş da bu turnuvanın son gününde yaşandı. Tee shot’ı çok kötü yapan Ballesteros’un topu otoparka kaçar, arabalardan birini çektiren Seve golf tarihinin en ünlü vuruşlarından birini yaparak topu birçok engelin arasından geçirir ve deliği birdieyle tamamlar.
Asıl büyük başarı ise bir yıl sonra, golfteki en önemli turnuva olan The Masters’da gelir. 23 yaşında bu turnuvayı kazanarak hem o an için en genç şampiyon olur, hem de bu turnuvayı kazanan ilk Avrupalı oyuncudur.
Kariyerinde ikisi The Masters, üçü The Open olmak üzere 5 Grand Slam şampiyonluğu bulunan Ballesteros, 50 Avrupa turu galibiyetiyle de kıta rekoruna sahiptir.
Bütün bu başarılarının yanında Seve’i bu kadar unutulmaz ve ilham verici yapan ise Ryder Cup tarihini değiştirmesidir. 1979’a kadar Amerika ve Birleşik Krallık arasında oynanan ve Amerikan oyuncuların domine ettiği Ryder Cup’a kıta Avrupası oyuncularının da alınmasını sağlar, daha sonra kendi yarattığı ‘ onlara karşı biz ‘mottosuyla değişik ülkelerden gelen oyuncuları birleştirir ve bu müthiş sinerji ile 1985’de Ryder Cup Avrupa takımının olur. Böylece müthiş rekabet başlar.
1995’e kadar 3 kez oyuncu olarak bu kupayı kazanan Seve, 1997’de ise bu kez kaptan olarak The Claret Jug’ı kaldırır.
Ryder Cup tarihinin bireysel anlamda en başarılı oyuncularından olan Ballesteros’un yakın arkadaşı Jose Maria Olazabal’la oluşturduğu ikili tarihin en iyisidir. Bu ikili çıktıkları 15 maçın 11’ini kazanır, 2 tanesinde berabere kalır ve sadece 2’sini kaybeder.
90’ların sonundan itibaren kronik bel sakatlığı sebebiyle hem çok az turnuvaya katılır hem de formu düşer. 2006 yılında Caddie’liğini yapan büyük oğluna Grand Slam ambiyansını yaşatmak için son kez The Open’a katılır ve emekli olur.
Emeklilik günlerini golf sahaları dizaynı ve Laureus Akademi elçiliği yaparak geçiren İspanyol Golfçü, 2008 yılında beyninde bir kötü huylu tümör olduğunu öğrenir. Geçirdiği ameliyatlar ve gördüğü kemoterapi maalesef ancak yaşam süresini uzatır ve büyük Seve Ballesteros 2011 yılında evinde hayata gözlerini yumar.