ATLETİZM, TECRÜBE, SKOR GÜCÜ

12 Dev Adam cehennem grubuna düştüğünde tek tesellimiz gruptan çıkmayı başarırsak en azından üst turlarda zorlu rakiplerimizin olmayacağıydı. Fakat İspanya maçında aldığımız farklı galibiyet ve aynı İspanya’nın İtalya’ya kaybetmesi sonucu hedef maçlarımızı kazanmamıza rağmen kendimizi 4.sırada bulduk ve eleme turunda rakibimiz turnuvanın en önemli madalya adaylarından Fransa oldu. Birden fazla lidere sahip olan, gençlik ve tecrübenin harmanlandığı çok değerli bir kadroya sahip Fransa. İspanya ile beraber turnuvaya ana rotasyonlarından en çok kayıp vererek gelen takım konumundalar; Ajinca, Noah, Seraphin, Causeur, Heurtel, Diot… Biraz klasik olacak ama doğru, bu oyunculardan bir takım daha kursak onlar da madalya mücadelesi verirlerdi! Ve bu eksiklere rağmen halen turnuvada yer alan neredeyse tüm takımlardan bir adım öndeler.

“Fransa turnuvada ne yaptı?”

Fransa tempo yapmayı seven ve atletik özellikleri yüksek oyunculardan kurulu bir ekip. Tabiki direksiyonda Parker var yine. Tecrübeli yıldız iyi bir turnuva geçiriyor ve onu yıpratmadan, fazla yormadan grup maçlarını lider tamamlamayı başardılar; 25 dakika ortalaması ile oynadı. Bir diğer kritik konuda sadece 1,8 top kaybı ortalaması ile oynaması oldu. Normalde top Parker’ın elinde fazla kaldığından haliyle de top kayıpları artardı ama CSKA’da harika bir sezonu geride bırakan De Colo varlığını bu turnuvada da hissettirdi, özellikle hücumda Parker’ın en önemli yardımcısı konumundaydı. Pota altında bir çok eksiği bulunan Fransa’da genç oyuncular Lauvergne ve Gobert iyi iş çıkardılar, özellikle Gobert takımı adına tüm “kirli” işlerde sahnedeydi, hem ribaundlarda hem de bloklarda turnuvanın en dominant oyuncularından biriydi. İstatistiklere baktığımızda bireysel anlamda fazla ön plana çıkan bir isim yok aslında Fransa’da, Parker bile sadece 12,4 sayıyla oynuyor. Ama buna rağmen ortalamada 80 sayıyı geçmeleri hücumda topu iyi paylaşmalarının bir göstergesi. Bahsettiğim 4 oyuncu ortalamada çift haneleri yakalerken Batum da 9,4 sayı ortalaması ile onları takip ediyor. Diaw ve Fournier şimdilik beklentilerin altında kaldılar, hatta Batum’u da aslında bu sınıfa koyabiliriz. Ama bunun nedeni takımın onlara ihtiyaç duymamasıydı. Bence Fransa için turnuva bizim maçla beraber başlıyor. Bu saydığım hücum opsiyonları ve savunmada atletik özellikleri artı çabukluklarını kullanarak sağladıkları baskı sayesinde yenemeyecekleri bir takım yok.

“Şapkamızı önümüze koyalım”

Turnuvanın başında beklediğimiz sistem, savunma üzerine kuruluydu açıkçası. Fakat ilk maçtan itibaren hep atarak kazanmaya çalıştık. Semih ve Cedi hücum performansı adına beklentilerin üzerine çıkan isimler oldular ve Bobby ile Ersan’ı rahatlattılar. Evet hücumda iyi bir turnuva geçiriyoruz, koç Ataman ve koç Sarıca’nın ligde başarıya ulaştıkları dar rotasyonlu sistem tutmuş durumda, ama savunma direncimiz hedeflediğimizin çok altında. Geri koşmada problem yaşıyoruz, savunmaya yerleşmede geç kalıyoruz ve topa baskı yapamıyoruz. Dönem dönem Cedi, Göksenin ve Furkan Aldemir’in ortaya koyduğu enerji ile savunmada ayakta kalmaya çalışıyoruz, Doğuş’un topa yaptığı baskıyı çok arıyoruz ve Sinan’ın savunmadaki liderliğine çok ihtiyacımız var. Neredeyse pivotsuz oynayan İtalya’yı “günlük” hücum performansımız ve biraz da şansımız sayesinde geçmeyi başardık, Almanya’ya karşı ise Schröder’in şutunu riske etmeye dayalı taktiğimiz sayesinde üstünlük sağladık. Savunmada en iyi maçımızı oynadık ve pota altı etkinkiliğimiz galibiyeti getirdi. Ama İspanya ve Sırbistan’a karşı kadro derinliğimiz yetmedi ve savunmada dağıldık. Son maçta ise grubun zayıf halkası karşısında zorlandık. İzlanda farklı bir takım ve bu maçın atmosferi ile Fransa maçı bir değil, oyuncularımızın konsantrasyon düzeyi çok farklı olacak, bana göre ölçü değildi bu maç.

“Maçın anahtarları”

• Parker’a ve De Colo’ya maç boyu baskı yapmamız şart, rahat karar vermemeliler.
• Turnuvada bu kadar fazla skor bulabilmemizin bir nedeni de hücum ribaundlarındaki etkinliğimizdi ancak Fransa turnuvanın en iyi savunma ribaundu alan takımlarından biri, burada bu kez fazla ekmek yiyemeyeceğiz.
• Fransa’nın tempo bulmasını engellemeliyiz ve bunun için de öncelikle kısalarımızla dahi hücum ribaundlarını zorlamalı, savunma ribaundlarını alsalar da dengelerini bozmalıyız. Ardından da ilk topa mutlaka baskı yapmalıyız. Gerekmedikçe tempoyu arttırmamalıyız.
• Evet hücumda çok silahları var ama pota altında Diaw dışında yaratıcı bir uzuna sahip değiller. Bu avantajı kullanıp Semih’i pota altında bekçi olarak tutabiliriz her pozisyonda.
• Fransa sete set kaldığında penetreye dayalı oynayan bir takım bu nedenle alan savunmasına karşı zorlanabiliyorlar, kullanmamız gereken silahların başında geliyor. Ancak Fournier ve De Colo oyundayken, aman dikkat!
• Ersan’ın bol bol penetre etmesi ve Semih ile ikili oynaması hücumda en önemli silahlarımızdan biri olacak. Ersan’ın 3 sayı gerisinden göstereceği etkinlik onların uzunlarını dışarı çekmemizi ve Bobby, Cedi, Sinan gibi penetrecilerimizin devreye girmesini sağlayacak. Aksi durumda Fransa’nın sert ve atletik pota altı savunmasına karşı hücumda sadece zorlama dış şutlara kalırız.
• Fransa karşısında topun değerini iyi bilemezsek, yanlış veya erken şut tercihleri yaparsak mevcut geriye koşamama peformansımızla birlikte potamızda bol bol spektaküler smaçlar görürüz.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

Mail: fersu77@abcspor.com

Twitter: @fersudeniz