Hayvanlar alemi çok enteresan, tahmin ettiğimizden daha insansı davranışlar sergiliyorlar.
Kargalar örgütlenme konusunda muazzamlar mesela. Cenaze töreni düzenliyorlar, mizah anlayışları da çok gelişmiş.
Primatlar hiyerarşik gruplar oluşturuyorlar ve sınıf atlamak için rekabet ediyorlar ama düşmana karşı anında birlik oluyorlar.
Hemen hepsi hırsız. Malın sahipli olduğunu bilecek kadar insansılar ve çaldıktan sonra kaçmaları gerektiğini biliyorlar.
Sahtekarlık da var, sakat numarası çekenler var market önlerinde, hâlbuki değil.
Sahibine gösteriş yapan yalakalar da var, kapının önünden geçen arabaya bile havlayan köpek sahibi yokken bahçeye ordu girse kılını kıpırdatmıyor falan..
Fino dediğimiz köpeklerde çok görüyorum, sahibi bahçeyi suluyor, bu da uzakta bir kedi görüyor ve ok gibi fırlayarak saldırıya geçiyor havlayarak, kedi tüylerini dikiyor, kambur pozisyon alıp bir tıslıyor, erkekliğe tezek bulaştırmadan kedinin yanından tırıs geçiyor ve aynı istikamette koşuya devam ediyor, kedi de bakıyor arkasından kime efelendi bu diye çünkü kimse yok, karizma yerle yeksan. Yani geri vites yapmak da sadece insanlara özgü değil ve her daim komik ama bir başkan R yaptı mı da daha bir acayip oluyor ve çok da trajik oluyor..
Açılış, bir coşku, vatan-millet-sakarya, kıvrım kıvrım akar ya, biz adamı şöyle, böyle, karizma tavan 1 saat sonra musluktan gelen Tısss, arabanın lastiğinden gelen Fıss, karizma sıvı halden gaz hale geçmiş bile..
Şimdi ben ne yazayım Adana Demirspor maçı için?
Ama yazacağız eli mahkûm, başkan taraftar kadar cesur değilse ne yapsın taraftar?
Ki küme düşmeye de karşıyım, ligden çekilmeye de. Benim için tek seçenek vardı Hull-Bahçe vs.
Kupa maçına U19 takımıyla çıkmak da ayrı bir komedi, 8-10 tane yersin ya da Galatasaray da böyle bir karar alır, bari hiç çıkma. Fenerbahçe kötü bir akıl tarafından idare ediliyor..
Neyse ben maça gireyim, çok fazla eksik vardı. Krunic-Zajc orta sahası haddinden fazla yumuşaktı, sakatları saymaya kalksak bir kaç kere yaz-boz yaparız, zor bir maçtı açıkçası ama takım çok konsantre ve coşkulu başladı maça.
Bazen futbol şansı da senle olmalı, gerçekten maçın başında bu şans Adana Demirspor kalecisinin yanındaydı ama Fenerbahçe aradığı golü ürettiği bir çok pozisyonun ardından Djiku’nun duran topta arka direkten vurduğu kafa şutuyla buldu..
Aslında her şey çok iyi gidiyordu, fark açılabilir gibiydi ama İrfancan Eğribayat’ın berbat ayağı devreye girdi ve Balotelli boş kaleye topu yuvarladı..
Bu kalecinin ayağıyla ilgili çok kez bir şeyler yazdım, Şalvarspor’da stoper bile oynayamaz dedim, bu kaleciye bu kadar geri pas atılmaz.
İlk kez şu girsin, bu çıksın muhabbeti yapmadık izlerken çünkü girecek adam yok, bu nasıl bir sağlık ekibi?
Ikinci yarı Fenerbahçe gayet coşkulu başladı ama orta saha çabuk geçiliyordu, aslında skoru iki tarafta bulabilirdi..
Dzeko tam bir santrfor golü attı ve takımı rahatlattı. Bundan sonra bir tane daha bulman gerekiyor ki rahat olsun, bu kez Tadić orta sahadan topu boş kaleye yolladı ama maç bitmedi maalesef..
Orta sahanın çabuk geçilmesi, rakibin hızlı ve yetenekli oyuncuları takımlarını son ana kadar ayakta tuttu ve bu bir tehditti, ki 80’de 3-2 yi de buldular ama Szymañski’nin nefis ortasına sonradan oyuna giren Serdar Dursun skoru 4-2 ile sabitledi..
Bu maç için yazılacak çok fazla şey yok teknik anlamda, karşılıklı ataklarla geçen, topun çok uzun süre oyunda kaldığı ve temponun çok yüksek olduğu bir maçtı. Bu tip maçlar sadece teknikle değil yürekle kazanılır, Fenerbahçe as kadrosunun önemli bir kısmının olmadığı maçta risk alarak yürekle oynadı. Fenerbahçe taraftarının ne kadar yürekli olduğunu Trabzon maçından sonra gördük, ikinci kümede maç izlemeye razı bir taraftar, Fenerbahçe formasını giyen oyuncuların da ne kadar yürekli olduklarını bu akşam gördük, keşke bu kulübün bir de yürekli başkanı olsaydı..
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907