Düş kuran kişinin hiç mi suçu yoktur düş kırıklıklarında? Bence vardır, abartılı beklenti mesela. Kadronun geniş ve derin olduğu aşikar da, dengeli olmadığı da ortadaydı ki Erol Bulut ismini de denklemde 1 almıştım, standart kabul etmiştim ama yapmış olduğum muhalefet kimi çevrelerce yanlış algılandı çünkü hep destek, tam destek diye saçma bir motto var bu camiada, bu motto bir tane diktatör doğurdu, ikincisine de gebe bence, seçim zamanı gelsin görürüz..
Erol Bulut’u denklemde 1 aldım dedim ama yanlış yapmışım, bugün ligin en dandik takımıyla oynuyorsun, haftaya Beşiktaş’la tamam mı devam mı maçına çıkıyorsun deplasmanda, sahaya çıkardığı kadroya bakıyorsun, oynanan futbola bakıyorsun, içler acısı. Pelkas yine sol kanada hapsolmuş, forvet arkasında Mert Hakan var. Hani biz ara ara övdük ya Erol Bulut’u, bir iki tane kuş vurdu ya? O kuşlar taşa çarpmış, hepsi buymuş..
Fenerbahçe Gustavo’lu 11’yle baskılı bir oyunla maça başladı ama pozisyon anlamında üretkenlikten yine çok uzaktı diyebilirim. Kadrodaki organik tek kanat oyuncusunun Osayi Samuel olmasından ziyade Pelkas’ın verimliliğinin sol kanatta epey bir azalmış olduğunu gözlemledik ve ayrıca 8 gibi oynadığında verimli olduğuna, forvet arkası pozisyonunda ise oyun zekasının yetersiz kaldığına defalarca tanık olduğumuz Mert Hakan’ın ince işlerde yetersiz kalmış olmasını da sebep olarak ekleyebiliriz. 30. dakikada Pelkas ve Mert Hakan da bölge değiştirmek zorunda kaldılar, saha kenarından birileri yanlışı fark etmiş olmalı. Bana göre Valencia varsa bile oynar ama Valencia yokken de oynamayacaksa Ferdi ne zaman oynayacak diye sormadan edemiyor insan?
Kadrodaki organik tek kanat forvetin zorlamaları dışında ofansif anlamda yazacak çok fazla da bir şey yoktu ilk yarıda. Zaten de Fenerbahçe golü yine sağ kanattan gelişen ve faulle sonuçlanan bir atak ve akabinde kazanılan serbest vuruşta Novak’ın arka direkten vurduğu bir kafa şutu ile buldu ama skoru da 5 dakika bile koruyamadı. Kalesinde yaşadığı ilk ciddi atakta Serdar-Altay anlaşmazlığında Serdar topu kendi kalesine gönderince 3 puan umudu ikinci 45 dakikaya sarktı.
Konyaspor maçında çok başarılı olmuş, övgüler almış bir kadro vardı, hoca bugün bozdu o kadroyu. Beşiktaş maçını düşünerek Gustavo’yu ilk 11’de tercih etmesi anlaşılır bir durum, Sosa da formda, ona da eyvallah ama Mert Hakan’ı oynatma sevdası hata oldu kanımca Hem Pelkas’ın verimi düştü hem de takımını uzun süre 10 numarasız bırakmış oldu. Fenerbahçe buna rağmen golü buldu ama çok kolay bir şekilde de golü yedi. Bu gol elbette bir şanssızlık ama aynı dili konuşan iki futbolcunun bomboş bir stadyumda birbirleriyle konuşmaması da acayip. Ben bu konuya girmeyeceğim fazla çünkü bu ülkede İslam dinini eleştir, en azından ateistler ve deistlerden destek bulursun, kaleci Altay’ın dokunulmazlığı var, öyle olsun, ne yapalım? Her maç net 3 pozisyon kurtarıyor ama 1 tane de golle sonuçlanan veya sonuçlanmayan ciddi bir hata yapıyor.
İkinci 45 dakika Cisse- Mert Hakan değişikliği ile başladı ama Fenerbahçe orta sahasının alan parselleme de zaaflar yaşadığına tanık olduk ama saha kenarındaki arka 5’li herhalde yine laylay-goygoy yapıyorlardı, bu zaafı göremediler ve akın akın gelen Gençler kontratakları seyrettik ve geliyorum denilen gol de Fenerbahçe’yi geriye düşürdü.
Zaten şöyle de bir şey var, sen ikinci yarıya Ferdi ile başlamıyorsan ben bu yükün altından kalkamam diyorsun, kurtarıcı olarak Samatta’yı sahaya sürüyorsan ben bu kadarım diyorsun. İrfan’ın bu kadar geç oyuna girmiş olması da tamamen ayrı bir konu. Şuursuzca gelişen ataklar izledik Fenerbahçe adına, beceriksiz Gençler oyuncularının kaçırdıkları belki çok daha konuşulacak nitelikteydi ve sonuçta olmadı, Fenerbahçe evinde yine mağlup oldu ve lige de havluyu attı.
Şimdi futbol böyle olunca Fenerbahçe’nin ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golü de arada güme gidiyor. Ligin başından bu yana böyle ama bu iş yönetimin acziyeti. İç sahada ligin en dandik takımına yeniliyorsun, burada da ayrı bir durum var, 22. iç saha puan kaybı yaşıyorsun 9 puanını hakem çaldı diyelim, diğerleri ne ayak?
Beşiktaş maçı ne olur bilemem ama Beşiktaş örneği önemli, Dar bir kadroları var ama dengeli takım ve iyi bir hocaları var. Sen 3 sezondur kulüp başkanlığı yapıyorsun, yüzde yüz şampiyonluk parolasıyla çıkıyorsun, Comolli’ler, Cocu’lar falan bir yola giriyorsun, geldiğin son nokta saha dışı hiçbir tecrübesi olmayan ve bu kulüpten kovulmuş Emre’ye takımı emanet ediyorsun, dünya kulübü olacağız diyip Volkan’ı, Selçuk’u yardımcı antrenör yapıyorsun, onlar da 2.sınıf 20 tane futbolcu alıyorlar, bir kısmı zaten ligin kaşarları, aralarında fırıldaklar var, yanar dönerler falan bir de üstüne acemi hoca alıyorsun ama bir tane adam kılıklı santrfor almıyorsun. Biz bunları yazınca da Fenerbahçe düşmanı oluyoruz.
Bakın yine söylüyorum, kafalar değişmeden olmaz. Bu kulübün öncelikli ihtiyacı bir futbol aklı, bu akıl transfer edilmeden olmaz. Arka 5’liyle zaten olmaz, arka 5’li varken Erol’la hiç olmaz. Olursa da, işte anca böyle olur; Davulun ipi Erol Bulut’un boynunda olur, tokmağın kimin elinde olduğu belli olmaz.
Özetle, hiç biriyle olmaz. Ali Koç kongrede dedi ya, topunuz gelin, ben de diyorum ki topunuz gidin..
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907