Sivas’ta hava karardı soğuk kendini hissettirmeye başladı. Cep telefonundan zorlukla yazıyorum bu satırları. Kısa kesmek zorunda kalacağım, zaten söylenecek te fazla bir şey yok. Maç öncesinde ligi takip eden herkes aşağı yukarı aynı yorumu yapmıştı. Sivas topu rakibe bırakıyor ardından kaptığı toplarla çok hızlı şekilde atağa çıkıyor. Fenerbahçe’nin buna önlem alması lazım. Söyleneneler bu şekildeydi, sahada gördüklerimiz ise farklıydı.
Sivas her rakibe kurduğu tuzağın aynısını kurdu. Farklı bir şey yapmadı. Biz ise bu oyuna karşı belli ki herhangi bir tedbir almamıştık. Defalarca sarktılar beklerimizin arkasına. Gol geliyorum dedi. Biz yine de oralı olmadık. Görüntü şuydu. Fenerbahçr 40 tane pas yapıp rakip ceza alanına zar zor ulaşıyordu, o da tehlike yaratamadan. Sivas ise 3 pasta kalecimizle burun buruna geliyordu. Defalarca seyrettik bu görüntüyü ve varlığını bildiğimiz bir tuzağa düşmeyi başardık.
Tabii bunda orta saha göbeğimizin gününde olmaması büyük rol oynadı. Takımın kağıt üstünde en usta oyuncuarı Gustavo, Emre ve Kruse üçü de çok bozuktu. Gustavo defansif katkı veremedi, nedense direnci düşüktü bugün. Emre hiç oyunu yönlendiremedi. Kruse ise bir türlü güçsüzlüğünü atamadı. Bu da hem top kayıplarına hem de kaçan pozisyonlara sebep oldu.
Ha, bu üçlü bozuktu da gerisi iyi miydi ? Hayır. Diğer önemli kozlarımız Vedat ve Rodriguez de kötüydü. Biraz Ozan biraz da Serdar direnç gösterdi. Tabii Hasan Ali’nin maçtan önce Sadık’ın da maç başında sakatlanmaları talihsizlikti ama artık bu tip mazeretlerin arkasına sığınma dönemini çoktan geçtik.
Önce Beşiktaş maçını kazanıp sonra kendimizi daha fazla yara almadan devre arasına atmalıyız. Son dakikalardaki kırmızı kartlar da herşeyin üstüne tuz biber ekti. Ona rağmen iki haftada 6 puanı ne yapıp edip almalıyız yoksa benim gibi bir “Polyanna’cıya” göre bile işimiz zor.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72
