Beşiktaş bu akşam sezonun en rahat maçını 4-1 kazanırken gollerin iki tanesi 34’lük Burak Yılmaz’dan, bir tanesi 36’lık Atiba’dan, diğeri de bir ay sonra 35 olacak Gökhan’dan gelirken yaş ortalaması 35’e tekabül ediyor. Merak ediyorum da acaba Avrupa’nın herhangi bir liginde bir maçta atılan 4 golde böylesine bir yaş ortalaması tutturan kaç tane takım olmuştur? Gökhan Gönül ve Atiba zaten kişilik ve mücadele olarak bu takımın kaptanı olmayı fazlasıyla hak etmekle birlikte tövbekar olan ve kirli geçmişine en azından Beşiktaş formasıyla sünger çekmeye çalışan Burak Yılmaz’ın da isteği ve hırsı takdire şayan. Gollerine sevinmeme prensibimi bozmadım ama hiçbir zaman da futbolcu yuhalayan ve moralini bozan bilinçsiz güruhun parçası da asla olmadım. Lens ve Oğuzhan da beni ne kadar fıtık etseler de oyuna girdiklerinde protesto edilmelerini doğru bulmuyorum ama iyi paralara satılırlarsa da hayır demem bu saatten sonra.
Ilk 6 haftada topladığı 5 puanla çok sıkıntılı bir sezonun sinyallerini veren, arada tası tarağı toplayıp kaçan bir başkanın bıraktığı enkazı devralan yeni bir yönetim ve ardından GS maçıyla başlayan çıkışı doğrusu ben de beklemiyordum çünkü Beşiktaş’ın oynadığı futbol zevk vermediği gibi hücum yollarında da büyük sorun yaşıyordu. Zaten bu akşama kadar dört gol atıp bir o kadar net pozisyonu harcadığı başka bir maç da yoktu ama kendimizi dev aynasında görmeden önce Kayseri’nin durumunun da son derece kötü olduğunu göz ardı etmeyelim. Lig sonuncusu olmanın yanı sıra bu futboluyla kümede kalması da mucize olur bence. Tabii dengelerin bu kadar hassas ve yakın olduğu bir ligde Beşiktaş örneğinde olduğu gibi müneccimlik yapmak da hiç kolay değil.
Taraftar da her maçta vites yükseltmeye devam ediyor bu arada. Bu akşam ilk yarıda gelen gollerle maç zaten kopunca ikinci yarıda tribünler sazı eline aldı ve eski İnönü’yü aratmayan görüntüler ortaya çıktı. Son iki sezon yaşanan birtakım travmalar ve son derece berbat bir sezon başlangıcının ardından gelen seri galibiyetler ve futboldaki pozitif gelişim mutlu günleri özleyen taraftarı mest etti. Bu ritmi devre sonuna kadar devam ettirebilirse Beşiktaş şampiyonluğun ciddi adaylarından bir tanesi olabilir. Ahmet Nur Çebi’nin Cumartesi günü kulübün maddi durumuyla ilgili çizdiği karanlık tablo tabii ki moral bozucu ama özverili ve dürüst bir yönetimin arkasında durmak ve tribünleri her maçta doldurmak da taraftarın görevi olmalı.
Son söz de Abdullah Avcı’ya; çok zor günler geçirdi, istifası ciddi olarak konuşuldu ama işine konsantre oldu ve emeklerinin karşılığını almaya başladı. Bana göre Beşiktaş hala istenen seviyede değil ve temposunu maçların geneline yayamıyor ama her geçen hafta daha iyiye gittiği ve özellikle savunma kurgusunu ve Atiba – El Neny uyumunu oturttuğu da bir gerçek. Hücumda beni heyecanlandıran N’Kodou’ya hırsı ve enerjisiyle Caner, tekniği ve oyun zekasıyla Ljajic ve tabii bitirici özelliğiyle Burak katkı yapınca oradaki sorun da azalıyor. Bir de orta sahaya gerçek bir 10 numara transfer edilebilirse Beşiktaş ikinci yarıda çok daha rahat sonuca gidebilir. Elindeki malzemeyle şu anda ortaya iyi bir şeyler çıkarmaya başlayan hocaya tribünler de bu gece takdirlerini ve sevgisini sundu, o da gördüğüm kadarıyla epey duygulandı. Eğer takım bu birlik, uyum ve kazanma alışkanlığına daha da kalite ve direnç katabilirse aydınlık günlerin devamı gelecektir.
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @gorkem7305