https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KİMSEYE YARAMAYAN, HERKESE YARAYAN BERABERLİK

Okunması Gerekenler

KİMSEYE YARAMAYAN, HERKESE YARAYAN BERABERLİK

Maçtan önce açıkçası en büyük korkum TFF, MHK ve yayıncı kuruluşun Fenerbahçe’ye hayat öpücüğü verip yarışta tutma gayreti içinde olacağıydı. Korktuğum olmadı çünkü iki takım da o kadar kötüydü ki zaten hakemlik pek bir pozisyon da olmadı. Maç bittikten sonra şuursuz adam Caner’in gördüğü kırmızı kart sayesinde neyse ki derbide kırmızı kart görme geleneği bozulmadı da kendi de, biz de rahat ettik. Tribünlerin kendisine ana avrat küfretmesine rağmen sakin kalmayı bir türlü beceremeyen, sürekli hakemle agresif bir tarzda diyaloğa giren Caner’e artık ne anlatsan boş çünkü belli ki duvarla konuşmaktan bir farkı yok.

 

Ortaya konulan oyun insanı futboldan ve derbiden soğutacak seviyedeydi doğrusu. Yanılmıyorsam iki sezon önce Kadıköy’de Şenol hocanın 0-0’a kilitlediği derbi her ne kadar benim izlediklerim arasında en kötüsü olarak hala zirvedeki yerini korusa da bu akşamki maçın da pek geri kalır tarafı yoktu. Maç öncesinde alınacak kötü bir sonuçla topun ağzında olan Cocu için beraberlik tam bir kurtarıcı olmasa da en azından kısa bir süre nefes almasını sağladı ama kendi evinde bu kadar silik bir futbol oynayan Fenerbahçe’yi ben epeydir hatırlamıyorum. Hatta maçın son saniyelerinde kaleci Harun’un ağır hareketlerle oyunu başlatmasını bile epey yadırgadım. Beşiktaş cephesinden bakarsak 13 yıldır Kadıköy’de yenemediği Fenerbahçe’yi bu halde yakalamışken galip gelme ihtimali her zamankinden yüksekti ama Beşiktaş’ın oyunu da özellikle iki yıl üst üste şampiyon olduğu seviyenin epey gerisinde. Yine de tabii deplasmanda alınan 1 puan ehven-i şer diyebiliriz ama ciddi bir fırsat tepildi. Sonuç itibariyle ne şiş yandı ne kebap ve geçen sezon olduğu gibi büyük ihtimalle bu yıl da şampiyonun puan ortalaması 2,2 – 2,3 civarında olacak çünkü herkesin herkesi yenebildiği bir lig oynanıyor. Bu açıdan bakınca yıllardır tek takımın dömine ettiği İtalya, Almanya, Fransa ligi veya iki kutuplu İspanya ligine göre heyecan daha fazla ama futbol kalitesi vasatın altında.

 

Orta sahanın bu kadar rahat geçildiği, pas hatalarının bu kadar çok olduğu, bloklar arası mesafelerin uzadığı ve pozisyon fakiri bir derbi uzun zamandır izlememiştim sanırım. Fenerbahçe seyirci ve saha avantajıyla galibiyete bir adım daha yakın gözükürken Babel’in Moda burnundan vurup Suadiye’ye nişanladığı füze sayesinde pek de beklemediğim bir anda Beşiktaş öne geçti. İkinci yarı başladığında da Fenerbahçe’de pek dişe dokunur bir reaksiyon yoktu ama sonrasında iki takımın da yaptığı bana göre doğru değişikliklerin ardından gecenin en iyisi Hasan Ali’nin yaptığı ortayı bütün defans izleyince Ayew’in beraberlik golü geldi. Ondan sonra da iki takım da fırsatımsılar buldu ama sonuç değişmedi. Beşiktaş’ın forvet sıkıntısı yine avaz avaz bağırıyordu, kullanılan onca köşe vuruşundan hiçbir tehlike çıkmıyordu ve Oğuzhan yine kayıpları oynuyordu. Medel’in geçen hafta gördüğü haksız kart da kurguya ciddi etki etmişti. Buna mukabil bunca maç eksiği olan biyonik adam Atiba’nın geri dönmesi, Karius’un yine güven veren performansı, Quaresma’nın anlık çabaları, Gökhan’ın iş ahlakı, Pepe’nin defansı toparlaması Beşiktaş’ın artılarıydı. Ancak bu artıları toplayınca eksileri telafi etmeye yetmiyor. En azından şampiyonluk hedefi ve UEFA Kupası’nda ilerlemek için çok daha fazlası ve özellikle de bir golcü gerek! Kaleyi Karius’la hallettik, orta sahayı Ljajic toparlayacak ama forvet için Ocak ayına kadar elimiz kolumuz bağlı.

 

Hafızalarda pek de yer etmeyecek tatsız bir derbiyi daha geride bıraktık ama gazı kaçmış ve dağınık görünümlü bu iki takım ilerideki günlerde ne kadar toparlanır ve bu lig daha neler kaldırır bilinmez ama yıllardır istikrarlı bir şekilde zirveyi zorlayan Başakşehir üç büyüklerin yaşadığı sıkıntıları bu sene değerlendirmeyi başarırsa ben şahsen üzülsem de şaşrımam. Beşiktaş’ta Şenol hocanın formsuzluğu ve kadro tercihleri de büyük sorun ama belki kendisinde stres yaratan derbiyi en azından yenilgisiz geçince o da kafasını toparlayıp Ljajic – Oğuzhan ve Tolgay’ı doğru pozisyonlarında oynatıp verim almayı başarır. Gecenin tek iyi tarafı ise sanırım herhangi bir şiddet olayı yaşanmaması ve başkanların uzun bir aradan sonra birlikte maç izlemesiydi. Keşke bir de ortada izlenecek bir maç olsaydı!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: gorkem.isik@abcspor.com

twitter: @gorkem7305

Son Haberler

OLMUYOR

Bütün maçlarımız bıçak sırtı. Kalmadı kredimiz. Sürekli ölüm kalım için sahaya çıkıyoruz. Böyle olunca da öne geçmek şart stresi azaltmak için. Yapamadık...

Benzer Konular