https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

DOKTOR JEKYLL VE MR. HYDE

Okunması Gerekenler

Doktor Jekyll ve Mr. Hyde
Hikayenin en azından adını çoğumuz duymuştur. Çift kişilikli Doktor Jekyll’ın bastırdığı kötü benlik özellikle geceleri baskın hale geliyor ve cinayetler işliyordu. Tabii bu çok kaba bir özet ama özellikle psikolojiyle ilgilenenler için herhalde Beşiktaş’a ‘bipolar takım bozukluğu’ teşhisi koyulabilir. Şampiyonlar Ligi’nde fırtına gibi esen, grubundan daha önce hiçbir Türk takımının erişemediği rekorları kırarak çıkan, oynadığı futbolla büyük keyif veren Beşiktaş ligde ise kapalı savunmaları bir türlü açamayan, her maç topa sahip olma ve gol pozisyonu istatistiklerinde çok önde bile olsa yine tıp dilinde ‘konstipasyon’ (kabızlık) hastalığından muzdarip bir görüntü çiziyor.
Öncelikle ‘feda’ ve ‘vefa’ sezonlarını yad ederek vefasızlık ve nankörlük etmeden Çarşamba günü bize büyük bir gurur yaşatan takımı tekrar tebrik ederek yazıma devam edeyim. Ancak unutmamalı ki en güzel şampiyonluk henüz yaşanmayandır ve hele ki Şampiyonlar Ligi’ne gitmenin bu kadar önem arz ettiği bir dönemde inanın ki benim derdim bilmem kaçıncı kere Türkiye şampiyonu olmak veya bilmem kaçıncı yıldızı takmak değil, oradaki prestij ve maddi kazançtır. Lakin o kadar zor(!) bir ligimiz var ki, Şampiyonlar Ligi’nde grubu önünde bitirdiğimiz Porto 13 maçta 33 puan (ort. 2,54) ile liginde 2., Leipzig 15 maçta aynı Beşiktaş gibi 27 puanla (ort. 1,80) yine liginde 2., grubu son sırada bitiren Monaco ise 17 maçta 35 puanla liginde 3. Sırada yer alıyor. Beşiktaş ise 15 maçta 27 puanla 4. Sırada averajla Kayseri’nin önünde. Bardağın dolu tarafı gerçekten de haftalardır yazdığım gibi zorluk derecesi çok yüksek bir ligde liderin 15 maçta 32 puanı (ort. 2,13) varsa daha bu köprünün altından çok sular akacaktır.
Akacaktır da bizim o meşhur akışkan oyunumuz olmadıktan sonra ne fayda? 45 dakika bir kişi eksik oynayan rakibin karşısında 11 kişi oynarken bulduğun net pozisyonları bile bulmaktan acizsen kusura bakma ama rakip yerde yatmış, zaman geçirmiş vs. bahanelerine sığınmayacaksın. Makara da olsa 150 milyon(!) değerindeki (hem de Avro) oyuncun Oğuzhan’ın sezon başından beri oynadığı 20 maçta 1222 dakikada sadece 2 asisti ve 0 golü varsa bugün Quaresma’nın kendisine ‘al da at’ diye verdiği pası dışarı yollamasına şaşırmayacaksın. Varlığı ayrı bir dert, yokluğu ayrı bir dert ciğerimizin köşesi Q7’nin her maç iyi de olsa kötü de olsa ilk 11 başlamasına ve 90 dakika sahada kalmasına da hayret etmeyeceksin. Orkan diye sıradışı bir yetenek varmış, daha fazla şans vermek lazımmış, Lens üzerindeki ölü toprağını atmaya başlamış aç bir kurt gibi bekliyormuş bunları da dikkate almayacaksın bir de bütün bunların üstüne zaten gol sıkıntısı çeken takımda yine son haftaların heyecan veren adamı Negredo’yu almak için 80 dakika bekleyeceksin. Aksayan Atiba’yı çıkarıp Medel’i alıp orta sahaya takviye de yapmayacaksın. E o zaman elektroşokla sürekli yaşama dönen, hayatı pamuk ipliğine bağlı Galatasaray veya medyanın pompalamasıyla kendine gelmeye çalışan Fenerbahçe kötü halleriyle bile seni geçerken el sallamaktan öteye gidemezsin.
Bu takımda ciddi bir gol sıkıntısı olduğu artık aşikar. Mevcut hücum oyuncularına antrenmanlarda ekstra çalışma mı yaptırılır, devre arasında bir forvet transferi mi yapılır (Pektemek herkesin parladığı Leipzig maçında bile o kadar tahammül ötesiydi ki artık kiralık değil ebediyen gitsin kanaatindeyim) bilmiyorum ama acil bir çare bulmamız lazım. Evet Kayseri dişli bir rakip, zor bir deplasman ve normal şartlarda 1 puan kötü olmayabilir. Ancak neredeyse bütün ikinci yarıyı bir kişi eksik oynadılarsa ve topa sahip olmada bu kadar ezici bir üstünlüğün varsa hele de rakiplerinin galip geldiği haftada zaten bu kadar puan kaybı yaşadığın bir sezonda gelibiyet dışında bir seçenek olmaz. Hakemin verdiği penaltı kararını önce ben de yadırgadım ama sonra Gençlerbirliği maçında Babel’in gördüğü kırmızı kartı düşününce eğer herşey kitabına uygun olacaksa doğru olduğuna karar verdim. Allahtan bu sefer Cenk vardı da bir Quaresma veya Oğuzhan penaltısı daha izlemek zorunda kalmadık.
Maraton daha devam ediyor ve yarısına bile gelmedik ama elde edebileceğimiz bütün avantajları bozuk para gibi harcarsak da Türkiye’nin en iyi futbol oynayan takımı olmamız bir şey ifade etmez çünkü ünlü Türk büyüğü Fatih Terim’in veciz bir şekilde ifade ettiği gibi ‘risultante importante’ (değerli büyüğümüz muhteşem İtalyancası ile sonuç önemli demek istiyor) veya ‘look at the tabela’ (kelimeler kifayetsiz). O topu üç direğin arasından geçiremezsek Ahmet Kaya’nın şarkısıyla sezonu bitiririz:
Bu ne yaman çelişki anne,
“Kurtlar sofrasına” düştüm..
Hani benim direncim nerede?
Evet Şampiyonlar Ligi’nde 6 maçta 14 puan toplayıp Süper ligimizde 15 maçta 27 puan toplarsan sorarlar gerçekten; BU NE YAMAN ÇELİŞKİ ANNE??
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3

Son Haberler

OLMUYOR

Bütün maçlarımız bıçak sırtı. Kalmadı kredimiz. Sürekli ölüm kalım için sahaya çıkıyoruz. Böyle olunca da öne geçmek şart stresi azaltmak için. Yapamadık...

Benzer Konular