Deplasmanda Maccabi’yi geçerek önemli bir galibiyete imza atan Anadolu Efes Euroleague’in sakatlıklardan yaka silken takımı Barcelona’yı ağırladı Abdi İpekçi’de. Temsilcimizde sadece Cotton eksikti. Barcelona’da ise sakatlıkları devam eden Lawal ile Ribas, yeni iyileşen ve antrenman eksiği bulunan Navarro, artı hasta olan Perperoglou forma giyemediler. Lacivertli beyazlı taraftarların maça ilgisi büyüktü, eksik Barcelona karşısında temsilcimizin galibiyeti adına gerekli tüm şartlar sağlanmıştı.
“Savunmada iyi başladık”
İlk dakikalarda Heurtel liderliğinde yarı sahayı çabuk geçen ve Barcelona’yı savunmaya yerleşmeden yakalayan Anadolu Efes Fransız guardın penetre pasları ile pota altını da iyi besledi. Bununla beraber sıkıştığımız iki hücumda Granger ve Cedi’nin el üstünden buldukları üçlük isabetleri de çok önemliydi. Barcelona ise hücumda statik oynadı ve sahaya yerleşmede problem yaşadı. Tabi bu da verimliliklerini negatif etkiledi. Granger’ın Rice karşısında yaptığı etkili savunma kritikti, skorer guardı baya yıprattı. Onun devreye giremediği ve mental olarak zorlandığı maçın ilk bölümlerinde Barcelona hücumda üretemedi. 11-3’lük seri ile başladık maça.
“Rice devreye girdi”
Granger gerek post yaparak gerek ceza atışlarını yüksek isabetle kullanarak gerek de penetre fırsatlarını değerlendirerek Rice’ı savunmada da zorladı. Heurtel ile birlikte oynamalarının da etkisiyle hücumda rahat organize olduk. Ancak çeyreğin ilerleyen bölümünde önce Rice sonrasında Koponen ile Renfroe’nun tepeden organize ettiği ikili oyunlar ile ters eşleşmelere ceza kesmeyi başardılar, Rice bulduğu anlık boşlukları hemen skora dönüştürdü.
“Tomic buldu ama atamadı”
Ayrıca savunma dengemizin bozulması ile beraber Tomic’i de potaya yakın topla buluşturup onun fizik avantajını kullandılar. Sahada olan Holmes ya da Doellman’ın dış şut tehditlerinin olması nedeniyle Dunston’a yardım getiremedik, birebirde yorulan Amerikalı uzun çeyrek sonunda onu potadan uzaklaştıramadı. Neyseki düşük bir yüzdeyle oynadı yakın atışlarda Hırvat uzun. Savunmada da temsilcimizi boyalı alana sokmadı aslında Barcelona ama Cedi ile Brown’ın bulduğu yüksek yüzdeli üçlükler farkı 6-8 bandında tutmamızı sağladı.
“Kısa savunmamız düştü”
İkinci çeyrekte Omic-Thomas ikilisine dönmemizle beraber Barcelona hücum ribaundlarında Holmes-Dorsey ile etkili oldu. Honeycutt’ın uzunlarımıza destek vermesi ile biraz olsun dengeyi sağladık ve en azından biz de onların potalarında ribaundları zorladık. Koç Bartzokası’ın Rice ve Renfroe’yu birlikte kullandığı bölümde kısa savunmasını iyi yapamadık. Neyseki Doğuş’un benchten getirdiği enerji ilacımız oldu. Omic de kendini aşarak pota altında Granger’ın asistlerini iyi değerlendirdi ve kritik iki basket buldu, farkı koruduk.
“Doğuş ve Honeycutt’dan enerji bombası”
Barcelona çeyreğin son bölümünde 3 guarda dönerek takımı iyice kısalttı ve tempoyu yükseltmek istedi. Fakat Granger-Doğuş-Honeycutt üçlüsünün savunmada ortaya koydukları direnç ile başlayan hücumları yine bu üçlü ile skora dönüştürdük ve farkı çift hanelere çıkardık. İlk oyuna girdikleri bölümün aksine Thomas-Omic ikilisi Dorsey’i pota altında durdurmayı başardı. Potaya yakın bulduğu atışları dahi bozmayı başardılar. Tabi Honeycutt’ın da tersten getirdiği yardımlarla verdiği katkı çok değerliydi.
Devre arasında efsane koç Aydın Örs için yapılan forma emekli etme seremonisi de gerçekten çok güzeldi. Efes Pilsen’in başarıları ile büyümüş bir jenerasyonun üyesi olarak tüylerim diken diken oldu. Ülkemize basketbolu sevdiren ve Avrupa’da da adımızı ilk kez kupa alarak duyuran Efes Pilsen’in o muhteşem kadrosuna da tekrar selam olsun.
“Savunmayla başlayan seri”
Anadolu Efes ikinci yarıya kötü başladı. Hücumda maçın başında bulduğumuz ritmi sağlamayadığımız gibi savunma direncimiz de düştü ve çemberi korumada problem yaşadık, Claver ve Tomic ile aradıkları skoru buldular. Fakat sonrasında Brown ile Cedi’nin gayretiyle savunmada kendimize geldik, çaldığımız toplarla tempoyu arttırdık ve Heurtel sahneye çıktı. İlk yarının sessiz ismi bulduğu üst üste üçlüklerle hücumda yaşadığımız kısırlığa da son verdi. Granger da ona eşlik edince tekrar aradığımız ritmi bulduk ve 9-0’lık seriyle farkı 16 sayıya çıkardık.
“Rice ile gelen karşı seri”
Koç Bartzokas’ın molasının ardından Barcelona toparlandı, savunmada vidaları sıktılar. Heuertel’in yaptığı yanlış seçimler ve takım olarak yaptığımız basit top kayıpları misafir takımın Rice liderliğinde tekrar tempo bulmasına neden oldu. Savunmamız yerleşmeden gelen Barcelona geçiş hücumlarından ardarda bulduğu sayılarla 7-0’lık seri yakaladı ve maça tekrar ortak oldu.
“Farkı koruyamadık”
Panzehiri ise benchten bulduk yine. Honeycutt savunmaya ve ribaundlara getirdiği enerjinin yanında Koponen’in savunmasında fizik avantajını da iyi kullandı ve sürekli potaya giderek ekstra paslarla Heurtel’i tekrar devreye soktu. Dunston’ın da boyalı alanı karartması ile beraber Barcelona’yı durdurmayı başardık. Fakat kısalara yeteri kadar baskı yapmamamızın da etkisiyle buldukları üçlükleri isabete çevirdiler. Hazır onları potadan uzaklaştırmışken bu fırsatları vermemeliydik, son çeyreğe girerken farkı 9 sayıya kadar indirdiler ve umutlandılar.
“Skor bulamadık”
Son çeyreğe Omic ile başladı koç Perasovic ve Dorsey karşısında yine üstünlük kurdu Sloven pivot. Pota altını kullandırmadık Barcelona’ya. Fakat hücumda boş atışları kaçıran, statik oynayan ve penetre etmeyi unutan temsilcimiz 3.çeyreğin son bölümünden başlayarak 5:30 dakika boyunca skor bulamadı. Buna karşın Rice’ın Cotton’ın yokluğunda yorulan guardlarımız karşısında üstünlüğü kurması ile beraber 13-0’lık seri geldi Barcelona’dan ve farkı 4 sayıya kadar indirdiler.
“Cedi üzdü”
Bitime 4 dakika kala Cedi’nin bulduğu boş turnikeyi kaçırması ve sonrasında Dorsey’nin ayağına basarak bileğini burkması büyük talihsizlikti. Sakatlanan genç yıldızımız maalesef direkt soyunma odasına gitti, maça devam edemedi. Thomas’ın da maçın içine giremediği bir günde elimiz iyice daraldı özellikle hücum anlamında.
“Guardlarımız yoruldu”
Çeyrek ilerledikçe özellikle kısalarımızın yorgunluğunun ortaya çıkması hücumda akıcılığı yaklamamıza engel oldu. Birebirlerle ya da zorlama dış şutlarla skora gitmeye çalıştık, pota altına topu indiremedik ve penetre etmeyi unuttuk. Yaptığımız yanlış tercihler sonrası geri de koşamayınca atamadığımız gibi kolay da yemeye başladık. Rice ve Renfroe bizim guardlarımıza rağmen çok daha diri kaldılar son bölümlerde. Granger savunmada problem yaşasa da hücumda akıllıca potaya giderek bulduğu sayılarla takımımıza nefes aldırdı.
“Maç sonunu akıllı oynadık”
Bitime bir dakika kala Rice çok canımızı yaktı. Penetre edip verdiği paslarlar eşliğinde önce Renfroe’ya sonra da Doellman’a attırdığı üçlüklerle sazı eline aldı. Maçın içine iyice giren Barcelona’ya karşı Heurtel’in hücumda yaptığı gereksiz top kaybını da üçlükle cezalandırdı Rice ve takımının ilk kez öne geçmesini sağladı. Aynı Heurtel maçın en önemli hücumunda unuttuğu Dunston’ı ikili oyun sonrası doğru yerde topla buluşturdu ve basket-faul geldi Amerikalı uzundan. Faul atışında da olabilecek en iyi senaryo gerçekleşti, çemberde seken topu tipledi Honeycutt ve 4 sayı çıkardığımız bu hücum maçı getirdi.
“Play-off yolunda kritik galibiyet”
Cotton’ın yokluğunda 1 ve 2 numara rotasyonunda hayli zorlanan Anadolu Efes yine de Doğuş’un kenardan getirdiği enerji ve iki tecrübeli guardının maç sonunu doğru oynamasıyla galibiyete ulaşmayı başardı. Genç yıldızımız Cedi’nin sakatlığı canları sıkarken, son haftalarda eleştirilen Granger ve Omic’in verimli performansı ise play-off yolunda alınan bu kritik galibiyet kadar önemliydi.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
Mail: fersu77@abcspor.com
Twitter: @fersudeniz