Maçın devre arasında sosyal medyaya gireyim dedim, bakalım ne diyorlar maç ve pozisyonlar ile ilgili, bir de ne göreyim? Ortalık yıkılıyor. Ne Fırat Aydınus’un Fenerbahçe’ye başkan adaylığı kalmış, ne de Karabükspor’u doğraması. Maçı resmen bir taraftan alıp öbür tarafa vermiş Fırat Hoca. Ben de şüpheye düştüm ister istemez.”Herhalde yanlış gördüm pozisyonları” dedim kendi kendime ve eve gelir gelmez maçın özetini ve tartışmalı pozisyonları izlemeye koyuldum.
Önce Mehmet Topal’ın penaltısını gördüm. Rakip omuzdan bastırmış, formadan çekmiş, bunlar yetmiyormuş gibi bir de kaval kemiğine çakıvermiş. Bu hareketlerden hiç biri çok şiddetli olmadığından ve faule maruz kalan Mehmet Topal da kendini kurşun yemiş gibi yere atmadığından dolayı başlamış bizim basınımız hakemi yerden yere vurmaya. Hem de penaltı kararının ardından kırmızı kart ta gösterilmesi gerektiğini hiçe sayarak.
İyi de kardeşim siz değil miydiniz daha geçen hafta Avrupa Kupaları’nda 3 Türk takımı aleyhine 5 penaltı çalındığında: ”işte görüyor musunuz,Türk hakemleri ligimizde bunları çalmadığı için takımlarımız Avrupa’da sorun yaşıyor” diyen ? Ne oldu da birdenbire tam karşı bir görüşe sahip oldunuz? İşin içine Fenerbahçe girdi, pozisyonda düdük Fenerbahçe lehine çalındı diye mi rahatsız oldunuz? Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür ? Aziz Yıldırım’a kızıyoruz bazen ama bu konuda Türk basını ile ilgili şikayetçi olmakta sonuna kadar haklı başkan, belki az bile söylüyor.
Ardından kırmızı kart pozisyonunu seyrettim bir kez daha. Hadi bir kaç dakika önce yaptığı başka bir sert faul yüzünden daha da evvel kırmızıyı yemesi gerektiğini geçtim,yahu Lens’i düşürürken Ceyhun hem bileğine basıyor, hem de hızlı atağı kesiyor. Sarı kartın babası resmen. Bunun tersini savunanla futbol falan konuşmam ben. Ceyhun’un sorumsuzluğunu eleştirmek yerine yenilginin sebebini hakemde arayana da ne hoca derim ne de idareci, kimse kusura bakmasın. Tüm bunları bile bile hala ”Fenerbahçe hakemle kazandı” diyen kalemşörlere de basın mensubu demem.
Basına olan öfkem yüzünden maç yorumunu ihmal ettim. Bir defa Fenerbahçe’nin en çok ihtiyacı olan şey ne ? Hava, havaya girmek. E, onun için de en önemlisi farklı ve seri galibiyetler almak değil mi? O yüzden son derece sevindirici bir galibiyet bu, hem de ligin dişli ekiplerinden, çok övülen teknik direktör Tudor’un takımı Karabük’e karşı olunca daha da değerli. Ancak öte yandan bazı gerçekleri de gözardı edip, bu galibiyeti çok büyütürsek, her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünürsek yanlış yaparız.
Bir defa ilk devre hiç te iyi bir oyun oynamadık. Penaltı harici son saniyede gelen 2.gole kadar pozisyonumuz yok gibi. Hatta 11’e 10 oynarken bile bir miktar baskı yedik. İkinci devre üstüste goller geldikten sonra da son yarım saati çöpe attık, oyun kopunca da pek bir şey koyamadık sahaya. Yine de bazı pozitif detaylar var sevindirici olan.
Takımın set hücümunda yerleşik rakiplere karşı zorlandığını analiz eden Advocaat önde baskıyla kazanılan toplarla gole gitmeyi, rakip defansları dengesiz yakalamayı amaçlıyor. Bunda da başrol Jozef’e verilmiş durumda. Evet Jozef pas trafiği içinde zaman zaman sırıtıyor ama top kazanma konusunda çok başarılı. Ayağını bir şekilde sokup rakibi bozuyor ve ani ataklar başlatmamıza katkıda bulunuyor.
Aatıf ta alışık olmadığı pozisyonda oynamasına rağmen ön alan baskısına zaman zaman sürpriz katkılar sağladı ancak bazen atakları öyle acemice hareketlerle heba etti ki adeta ”ben büyük takım oyuncusu değilim” mesajı verdi.Benim hala büyük takım oyuncusu olduğuna dair -yetenek açısından değil, mental anlamda-şüphelerim olan bir başka oyuncu Volkan Şen ise bugün beni utandırdı. İki tane harika asist yaptı. Asistlerin güzelliği Volkan’ın basit olanı yapmasındaydı. Kafayı kaldırdı ve müsait pozisyondaki arkadaşına pası verdi. İşte böyle basit oynarsa büyüyeceğini görmeli Volkan Şen, illa komplike ve spektaküler hareketler yapmak zorunda olmadığını anlamalı.
Van Persie’nin topla az buluşmasına rağmen her buluşmasında pozitif işlere imza atması da sevindirici. Bizim ne yapıp edip Van Persie’yi oyunun içine daha çok sokmamız lazım. O sahadaki en klas oyuncumuz. Yaptığı bir çok koşuyu da hala değerlendiremiyoruz ama ısrarla, bıkmadan usanmadan onu beslemeye devam etmeliyiz. Van Persie’nin isteksiz ve güçsüz halini ne kadar eleştirdiysek son haftalardaki gelişimini de övmezsek olmaz. İnşallah formu daha da artar, çok daha fazla katkı sağlar Fenerbahçe’ye.
Hem Van Persie hem de arkadaşları eğer şampiyonluk yarışında yeralacaklarsa Akhisar deplasmanı ve arkasından gelecek derbileri eksiksiz geçmeliler.Yoksa ne bugün alınan 5 gollü galibiyetin ne de saydığımız diğer pozitif gelişmelerin hiç bir anlamı olmaz.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72