Belalı, pardon “problemli” takımlara alışığız aslında; sırf modern zamanları arayıp tarasak bile, Isiah “Zeke” Thomas önderliğinde James Edwards, Rick Mahorn, John Salley ve Bill Laimbeer ile her rakibe ölümüne sertlik sunan “Bad Boys” Pistons‘tan, Rasheed Wallace, Bonzi Wells, Zach Randolph, Damon Stoudamire gibi ‘eski hükümlüleri’ barındıran “Jail” Blazers’a, silah düellosunu bile eksik etmeyen Arenas’lı, McGee’li, Blatche’lı, Crittenton’lı, Nick Young’lı, Jordan Crawford’lı Wizards’a kadar, NBA’in başını ağrıtan, basketbolun imajına gölge düşüren pek çok örnek sayabiliriz. Son yıllarda ise, bu ekolü Sacramento devraldı. Evvela Ron Artest, Bonzi Wells gibi isimlerle başlayan süreçte, Tyreke Evans, Rudy Gay, DeMarcus Cousins, Isaiah Thomas gibi dev asiler işi ayyuka çıkardı ve yaşayan efsane George Karl dahil hiçbir koç Kings’te iş göremez hale geldi. Geçen yıl ise, adeta bir rehabilitasyon takımı kuruldu ve bu delilerin arasına Belinelli gibi egosu yüksek bir şutör ve Rondo gibi ‘Deli Dumrul’ bir oyun kurucu eklendi.
Bu iş bir menajerlik oyunu olsa, o takım kuşkusuz ki play-off’lara son sıradan katılırdı – ama gerçek hayat bambaşka. Cousins 2014-15’in aksine 2015-16’yı yine birkaç tahtası eksik geçirdi ve koç Karl ile çekişmeyi sürdürdü. Bu durum Rondo gibi bir ‘arıza’yı bile rahatsız etmiş olacak ki, Rondo (sonraları koç Karl ile yolların ayrılmasından bile tatmin olmayıp) yaz döneminde takımdan sessiz sedasız kaçıp Chicago’ya gitti. Belinelli de birtakım Draft hakları karşılığında takaslandı. Fakat problemler bununla bitmiyor, çünkü Kings, Vlade Divac başkanlığında çok kötü bir idari yönetim sergilemekten vazgeçmiyor. Yaptıkları hamleler akla mantığa yatkın olmadığı için, Divac’ı Kings’de oyunculuk yaptığı günlerdeki gibi fayda timsali, âkil zannetmemek lazım.
7 – SACRAMENTO KINGS
–
Gidenler: F Quincy Acy, G Marco Belinelli, G Seth Curry, G Rajon Rondo, koç George Karl
Gelenler: PG Isaiah Cousins, C Georgios Papagiannis, C Skal Labissiere (Draft’tan); G Arron Afflalo, F Matt Barnes, G Ty Lawson, G Garrett Temple, F Anthony Tolliver (serbest oyuncu olarak); SG Bogdan Bogdanović*, SG Malachi Richardson (takasla), koç Dave Joerger
Geçen sezonki derecesi: 33-49
Koç: Dave Joerger
Divac’ın basiretsiz hamlelerinden bahsediyorduk. Kanıt mı? Ruh ve sinir hastalarının sayısı azalmasın diye, alkole teslim olmuş ve Rockets’tan şutlanmış Ty Lawson‘ı ve Denver’dan sonra dişe dokunamayan Afflalo’yu takıma monte ettiler. Bu ikili bir vakitler Denver’ın o genç ve egosuz ekibini arşa çıkarmıştı, lakin köprünün altından çok sular aktı ve ikisinin de en iyi yılları çoktan geride kaldı. Evvela artık Lawson’ın savunma yapmaktan tiksindiğini söylememiz lazım. Ki bu durum, geçtiğimiz yıl en çok sayı atan, fakat daha da fazla sayı yiyecek kadar kötü savunma yapan Kings için hiç iyi bir haber değil. Esasen Afflalo’da halen daha iş var, ama Kings’de kim aklını başına topladı ki bu ikili toplasın?
Bir başka mühim mesele ise, Cousins’ın mevkisine oyuncu takviyesi yapmayı kesmemeleri. Draft’ta, altyapı milli takımlar düzeyinde Yunanistan’da Charalambopoulos ile birlikte ortalığı inleten 2.16’lık dev Papagiannis’i ve Kentucky’li atletik Labissiere’i seçtiler ve geçen yıl seçtikleri bir diğer Kentucky’li savunmacı Cauley-Stein ile bir başka Yunan pivot Koufos’tan sonra iki yeni uzunu daha kadroya kattılar (Papagiannis NBA’e uygun değil, ama Labissiere savunmaya ağırlık verirse ligde çok iyi işler yapabilir). İşin kötü yanı, bu isimlerin her birisi, bugün değilse bile yarın, maç başına en az 15 dakikayı hak ve talep edecek isimler ve Labissiere ve Cousins hariç birbirleriyle hiçbir uyumları yok. Yani pozisyonları kaydırılsa bile, ya birbirlerine çok benziyorlar, ya da o kadar alakasızlar ki, yan yana oynamalarının bir manası yok.
Tabi takımda McLemore ve Casspi gibi elinden geleni yapan pasif emniyet subapları da var, doğruya doğru. Fakat ilk 5 çıkabilme ihtimalleri hariç bu takımın geleceğinde veya bugününde payları olmayacağı hissettiriliyor ve onların da işi koyvermesi yakındır. İlk 5 demişken; atmaktan başka çok az şeyi düşünen, ve atmayı da iyi beceremeyen atletik Darren Collison (Isaiah Thomas gitmeden evvel de faydasızdı, şimdi de faydasız) takımın ana oyun kurucusu (evet, hepimize bir gülme geldi ama ciddiyeti bozmayalım – ehem!). Point guard mevkisine bir diğer ekleme de, son yıllardaki namını gittiği her takımın düzenini bozma yönünde duyuran eski Efes ve Daçka’lı Jordan Farmar oldu (lütfen ama! Hani gülmeyecektik?). Evet, bu takım geçen senekini bile mumla aratacaktır…
Eklemeler demişken; koç Joerger’in Memphis’teki can simidi Matt Barnes, her ne kadar bıçkın bir delifişek olsa da, yine de çok mühim bir rotasyon adamıdır – dolayısıyla Barnes hamlesi, Kings hariç her takım için saygı uyandırırdı. Barnes’ın Memphis’te zor zamanlarda gösterdiği performans ve liderlik sorunsuzdu. Üstelik bu takımda savunma namına Stein ve Labissiere hariç sadece o muteber bir şeyler yapacaktır. Fakat tek başına Barnes hiçbir derde derman olamaz. Takımda dış şut eksiği yoktu, fazlalıklardan Belinelli ve Seth Curry gönderildikten sonra Afflalo – Lawson’ın yanı sıra bir de yedek guard Garrett Temple ve şut atmaya bayılan uzun forvet Anthony Tolliver alındı. Gerçekten değişen bir şey yok desek, yeridir. Tebdil-i kadroda ferahlık vardır, demiyorlarsa, bunca hamlenin ne manası var, bilemeyiz (hoş, ben olsam Quincy Acy’yi göndermezdim. Rolüne ve süresine razı olup verimli oynayacak bir tek o kalmıştı kadroda).
Rudy Gay ise, kendini yine olduğundan büyük görüyor. Bana sürekli Otis Thorpe‘u anımsatması da bundan ötürü – çok iyi bir oyuncu, ama asla vazgeçilmez değil. Gezinip, takaslanıp durması tamamen bundan. Üstelik, takıma sınıf da atlatmıyor ve takım kimyası adına bir şeyler de katmıyor. Dolayısıyla, her an takaslanıp, kısa forveti çok daha verimli bir isme, Casspi’ye bırakabilir.
Takımdaki sıkıntı sadece kadroyla sınırlı kalmadı; yeni stadın açılışı esnasında bile (eski NBA yıldızı) vali Kevin Johnson’a vatandaştan şiddetli cebirli tepkiler geldi. Yani, maddi sıkıntılar yaşayan seyircilerin de artık kentin simgesi Kings hakkında hiç olumlu düşünmediği ortada. Peki, hem uzun rotasyonu kalabalıkken, hem de koçlarla didişmesi bitmezken, eski ve yeni pivot ekollerini en iyi birleştiren süperstar uzun Cousins’ın isminin takas dedikodularında geçmesi anormal kaçıyor mu? Hayır. Değerinden aza bile olsa, Kings Cousins’ı göndermeyi göze aldı. Tabi tüm sorunların çözümü Cousins ile bitmiyor; ne de olsa Kings yönetimi Cousins’a bile Draft akşamında sosyal medyada “Tanrım bana sabır ver!” dedirtecek kadar kötü icraatlar yapmayı sürdürüyor. Peki, 10 yıldır değil play-off’a kalmak, %50 galibiyeti bile geçemeyen Kings takımı, bu uyumsuz haliyle neler yapabilir?
Olimpiyat milli takım kadrosu, 2014 kadrosu kadar iyi bir etki yaratmadı Cousins’ın üstünde. Her şer üst üste gelirken, Cousins’ın çıkıp da (liderlik gibi) bir hayır işlemesi, çok zor. Yıllar geçtikçe daha ‘normal’ bir kafaya sahip olmak için çabaladığı doğru, ama bir maçta 56 sayı atabilse bile, Kings o’nun için en doğru adres değil. Bu da, franchise oyuncusu muamelesi görmesini engelleyecektir. Ama oyun yapısı yönünden bakarsak; Cousins içeriden zaten eski usul sırtı dönük post oyunuyla epey dominanttı, geçen yıl buna bir de dış şut eklemeye başladı ve savunmada ezilip geçilmeyi bıraktı (neden ezilip geçildiği ise, hakem kararlarıyla doğru orantılıydı). Teknik faul almadıkça, abes top kayıpları yapmadıkça, sayı ve ribaunt açısından durdurulması çok zor bir etken Cousins. Bu alanda NBA’in mevcut en iyi 5 oyuncusundan birisi olduğu kesin. Fakat sistemin kalanına Rondo gibi kelepçeci bir playmaker bile savunmada sınıf atlatamazken, sırf hücumda 110 sayı civarı atmanın veya Cousins gibi bir yıldızı barındırmanın anlamı kalmıyor. Bu konunun daha belirgin bir emsalini isteyenlere, ‘Run TMC’ Warriors yerine, 80’lerin sonunda Paul Westhead’in koçluğundaki Alex English’li, Abdul-Rauf’lu Denver’ın hikayesini öneririm. Bu takım da dış şut sağanağıyla rakiplerini dövecek, ama kendi potasında yine bocalayacaktır.
Özünde; Cousins kazanmak istiyor, Kings de kazanmak istiyor, fakat iki taraf da pek bunu gösteremiyorlar ve değişecekmiş gibi durmuyorlar. Herkes ilk adımı veya devayı bir diğerinden bekliyor, kimse ne yapılacağını bilmezmiş gibi görünüyor. Yeni bir stad (Golden 1 Arena), yeni formalar veya yeni logo ile hallolacak meseleler değil bunlar. Tüm takımı Jason Thompson, Tony Allen, Will Bynum gibi iyi niyetli ve çalışkan görev adamlarıyla donatsalar ve tüm yıldızları elden çıkarsalar bile, önleri daha açık olurdu. Çünkü Memphis’te daracık rotasyonla çok iş başaran koç Joerger için, en kıymetlisi, takımı adına canını verebilecek sadık isimlerdir. Joerger’in koçluğuna Cousins şimdilik ses çıkarmadı; ama idareyle uğraşmayı bırakınca sıra Joerger’e gelecektir. Keşke Joerger kıymetinin bilineceği bir yerde olsaydı. Joerger’in Afflalo’dan savunmacı yaratabilmesi halinde, 35 galibiyete varırlar. Yoksa… 30 galibiyete zor ulaşırlar ve Cousins kontratının dolmasını beklemez, takasını talep eder. Kings de, varını yoğunu Stein-Labissiere ikilisine yatırır…
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak