https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ALEX DE SOUZA – ÖZLEDİM…

Okunması Gerekenler

BARIS TUMOKZil zurna sarhoş halde televizyona çıkıp ahkam kesen arkası kuvvetlilerden değilim (çok şükür) ama benim de sakalım var ve televizyona çıkma şansım olmasa da en azından buradan sarhoş usulü “Özledim… Seviyorum ulan!” yazısı yayınlayabilirim Alex De Souza için. Ve hatta giriş-gelişme-sonuç düzenini dahi sallamadan direkt en son söyleyeceğimi en başta yazabilirim:

Fenerbahçe, tarihinin en önemli şampiyonlarından birini yaşarken takım kaptanı olarak sahada olmayışına sebep olan kaç kişi varsa, en küçüğünden en büyüğüne, kendisi de dahil, iki elim yakalarında olsun, boyları poslarına girsin, Allah müstehaklarını soksun..!

Samimi olmak lazım, ünlü türk düşünürü, büyük gazeteci, memleketin en bir omurga sahibi insanlarından böyük insan F.Altaylı’nın “Kandırmayın Fenerbahçelileri” yazısına kadar çok da bilen, tanıyan yoktu kendisini…

Akabinde “Kim ulan bu Aleks?” ile “Olm bi gelse var ya… Çok acaip bi herif, ben izlediydim…” arası bir noktada, klasik transfer dönemi saçmalamaları içerisinde hayaller kurmaya başladık.

20128312059133İmzayı atarken “Nereye geldim ulan ben” bakışları atan hali sonrası;standart “başı bitten kurtulmayan Fenerbahçe taraftarı” olarak, formayı giyip de sahaya çıktığı güne kadar rahat edemediğimi hatırlıyorum. Sonra, Samsunspor karşısında Kadıköy’de ilk defa sahaya çıkıp, topla ilk buluştuğu an iki Samsunlunun içinden geçtiği gün de, İstanbulspor deplasmanında Yalçın’a düğüm atarak ilk golünü attığında da tribünde olan şanslı insanlardan biriydim. Ne mutlu bana ki Fenerbahçe kariyeri boyunca tarihe geçtiği çoğu anı da canlı izleme şansına sahip oldum

Sahada onu göremeyince üzülüyorum

Avrupa’ya çıkmayı bir defa denemiş, kan uyuşmazlığından hemen Brezilya’ya geri dönmüştü. Sağ ayakkabısı kadar beceri sahibi olmayan bir dolu kazma veya yetenekli ama karakter itibarı ile suratına tükürülmeyecek bir dolu rezil herif ,dev kulüplerden çuvalla para kaldırırken o huzurlu olacağı bir yer arayışındaydı. Aradığı huzur, sevgi ve aidiyet duygusunu ben dahil bir çok Türk’ün bulmakta zorlandığı Türkiye’de bulması O’ndan çok bizim şansımızdı ama değerini bilemedik…

Alex & SonHalbuki nasıl yakıştı Fenerbahçe’ye ve ne güzel durdu çubuklu forma üzerinde. Yenge ve ufaklıklar tribünde, kendisi sahada, kısa bir süre için dahi olsa “Fenerbahçe” oldular, Fenerbahçe kadar temsil ettiler Fenerbahçe’nin temsil ettiklerini. Kısa sürede efsane Lefter’in “Genç olsaydım yan yana oynamak isterdim… Sahada onu göremeyince üzülüyorum” dediği adam haline geldi.

Sonra iki efsane Kadıköy’e heykel oldu, biz faniler tavaf ettik…

Başrolde hep Alex

Cahit Sıtkı’nın tarifiyle yolun yarısına gelmişken, şu ömrü hayatımda tanık olduğum en güzel anılarımda, en büyük sevinçlerimde başrolde hep o vardı. Efsane galibiyetler, şampiyonluklar, C.L. Çeyrek finali…

Ne yazık ki Fenerbahçe ile ilgili en büyük üzüntümün de nedeni gene o oldu. Ne son dakikada kaçan şampiyonluklar ne de rengi bozuk şerefsizlerin ve badem bıyıklı rant avcılarının kurguladığı 3 Temmuz çamuru, hiç biri bu adamın Fenerbahçe’den ayrılışı ve ayrılış şekli kadar içimi acıtmadı.

201283025615283 Temmuz sonrası birbirine sımsıkı tutunmuş, zamk gibi yapışmış camianın gelmiş geçmiş en büyük değerlerinden birine sahip çıkmasını bekledim ama olmadı. Anlamsız kişisel çekişmeler ve daha da ötesi çok basit bir krizin yönetilememesine sebep olan bir kocaman basiretsizlik, Fenerbahçe adına en çok sevilen şeylerden birinin yok olmasına neden oldu.

Futbolcuğundan bahsederken “Zeka” ve hatta “Deha” sözcüklerini o kadar çok kullanırdık ki, ayrılışında kendisi de dahil, tüm aktörlerin ortaya koyduğu saçmalığa ve gerizekalılık seviyesine varan iletişim sorunlarına inanmakta güçlük çektik. Yeni şaaşalı transferin havaalanında taraftarlarca karşılanmasına alışığız ama bu gözler ilk (muhtemelen de son) kez Alex için binlerce insanın havaalanına “Gitme ulan!” diye koştuğunu gördü.

Gitti… Geri de gelmedi. “Ulan bari jubilesini Kadıköy’de yapsın, adam gibi veda edelim!” diyoruz, abuk subuk cevaplar geliyor kubübün sahibinden, “1 Milyon versin yapayım…” diye… Be adam, sana yapılan adaletsizliğe karşı yüzbinler senin adınla sokaklara meydanlara akar, Organize Çete’den yağmur gibi gaz bombası yerken sen o insanlara para mı vermiştin?! Bırak insanlar sevdikleriyle buluşsun, araya girme, senin yerin ayrı, kendinden nefret ettirme..!

 Özetle, giden gitti, unutan da unuttu… Benim gibi manyaklar bir olmuş, şimdilerde Twitter ve Instagram üzerinden hasret gideriyor, “Fenerbahçe’m” yazdığında duygulanıyoruz.

Çok özledik Açık Mert Korkusuz… O zaman bir daha:

Fenerbahçe, tarihinin en önemli şampiyonlarından birini yaşarken takım kaptanı olarak sahada olmayışına sebep olan kaç kişi varsa, en küçüğünden en büyüğüne, kendisi de dahil, iki elim yakalarında olsun, boyları poslarına girsin, Allah müstehaklarını soksun..!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular