Emek Hırsızı !! Yok hayır, Burak Yılmaz’dan söz etmiyorum. Bu daha fenası çünkü rakipten değil, kendi takımından çalıyor. Farkındayım çok ağır bir ifade ama maalesef cuk oturuyor. Geçen yıl Brugge maçı, bu yıl zincirin son halkası Akhisar derken şimdi de Avrupa’nın dışındayız. Tolga Zengin, Beşiktaş fakir!
Evet, kalecilik nankördür. İcabında bütün maç kurtarış yaparsın sonra bir hatalı gol yersin ve takımın mağlup olursa günah keçisi ilan edilirsin. Keşke o kurtarışları yapsa da arada yediği hatalı gollere göz yumabilsek GS’lilerin Muslera’ya tanıdığı kredi gibi. Bence artık bu saatten sonra zorlamanın anlamı yok, sezon başı Valdez geliyordu almadınız. Takımın ikinci kalecisini müthiş bir basiretsizlik örneği gösterip sadece 600.000 Euro’ya şampiyonluktaki rakibinize sattınız, eee o zaman bari Günay’a şans ver Şenol hoca. Devre arasında da takıma güven verecek, defansı toparlayabilecek Ospina gibi bir kaleciyi de getiriyorsanız hemen getirin! Beşiktaş deneme tahtası değildir ve bir kaleci yüzünden de bütün sezon heba edilemez. Benim bildiğim Tolga zaten bu saatten sonra psikolojik olarak toparlanamaz ve Beşiktaş kariyeri acilen sonlandırılmalıdır. Acı, ama gerçek budur.
Maçtan önce Sporting’e deplasmanda yenilmek çok da uzak bir ihtimal değildi. Ancak yediğimiz gole kadar oynanan futbol gerçekten etkileyiciydi ve yine son vuruşlardaki zafiyet en büyük eksiğimizdi. Kaleci faktörü dışında beni diğer endişelendiren konu aynı Brugge maçında olduğu gibi takımın öndeyken arka arkaya defansta da çok büyük açıklar verip gol yemesi. Geçen yılın fotokopisi olacaksa hoca neden değişti, transferler neden yapıldı? Bunların hepsi takımın en az bir vites daha yukarı gitmesi için değil miydi? Oysa, genel oyun anlamında Beşiktaş’ın geçen yıla göre çok bariz bir üstünlüğünü göremiyorum. Yine maçların belli bölümünde harika oynayıp skora çeviremeyen, ondan sonra da yediği basit gollerle bocalayan bir takım var. O zaman ben geçen yılın üzerine koyamayan hocayı da eleştiririm.
Hepsi bir tarafa, Kayseri maçından sonra da yazdığım gibi Beşiktaş gruptan çıksaydı bile bana göre çok daha ileri gidebilecek olgunluğa maalesef hala sahip değil. En fazla bir tur daha geçip sonra muhtemelen Brugge gibi bir takıma toslayıp anamızın ligine dönecektik ki o lig bizim için bu yıl çok önemli. Düğüm maçlarından bir tanesi de Pazartesi günü. Kaderin kötü bir cilvesiyle Galatasaray Salı günü kendi evinde Avrupa’nın önde gelen takımlarından bir tanesine karşı oynadığı muhteşem(!) futbolla berabere kalıp Avrupa Ligi’ne devam ederken ve bizler Perşembe günü Avrupa’nın en uzak noktasında grubun zorlu takımına karşı mücadele edip haybeye efor sarfedip kalecimiz sayesinde elenirken Pazartesi günü Olimpiyat daimi deplasmanında daha az dinlenerek ve moral bozukluğuyla maça çıkacağız.Bütün olumsuzluklara karşın bu maçta mutlaka galip gelmemiz lazım çünkü bu şekilde hem zirveyi bırakmamış olur, hem de GS’nin şampiyonluk umutlarını neredeyse yok etmiş oluruz. Futbolun derin güçleri böyle bir kopmaya müsaade eder mi emin olamıyorum ama biz önce kendi kafamızı toparlayıp adam gibi konsantre olursak rakiple birlikte her türlü şaibeyi de yenebilecek güçteyiz. Tolga’nın olmadığı ve güvenilir bir kalecinin oynadığı Beşiktaş şampiyonlukta iddiasını son ana kadar sürdürebilir.
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3
