Sporting ilginç bir takım.. Her oyuncusu teknik , kompakt oynayabilen , pas hucumu yapan ve bu sırada kanatlarını doğru zamanlama ile çalıştıran bir görüntü çizdiler. Bilhassa ön liberoları Carvalho ve sol bekleri Silva yakın bir zamanda 30 MEURO luk olurlar. Ama bunun bütün bu olumlu tarafın yanında dün akşamki maçda 65 den sonra 4 falan yiyebilirlerdi. Ailecek hucuma çıkıp arka tarafı bomboş bırakıp 4’e 4, 4’e 5 kalarak cepteki bir puanı da tehlikeye soktular. Hucümda bu kadar derli toplu oynayan bir takımın savunmada bu kadar dağınık bir görüntü çizmesinin nedeni ideal kadrosundan birçok eksikle oynaması olsa gerek diyelim ve bizim takıma geçelim. Öncelikle Beşiktaş’ın dün ne yapmak istediğini anlamadım.
Özelikle savunma hamlelerinde rakibi bırakan , hiç tempo yapmayan , futbol tabiri ile ısırmayan bir takım görüntüsündeydiler. Böylelikle Sporting bir ara kendini ‘’Premier ligde bile oynarız kardeşim’’havasına soktu.. 3 gün önceki derbi maçının maddi , manevi yorgunluğu pacalarından akıyordu oyuncuların. Hucüm tarafında ise birbirine yaklaşıp pas yapan ve ardından hareketlenen oyuncu sayısı hiçe yakın olunca G.Töre ve Q17 gibi kumar oyuncuların taşıyacağı toplara kaldı herşey. Öyleki bir ara Beşiktaş’ı Amerikan Futbolu takımına benzettim. Yard yard ilerlemeye çalışıyorlardı. Topu Töre’ye veriyorlar bir kaç metre sonra ya faul yada taç kazanıp rakip kaleye biraz daha yaklaşmayı amaçlıyor gibiydiler.
Gol bile Andreas’ın Touchdown tadındaki koşusunun ardından geldi. Şenol hocaya büyük bir uyarıdır dün akşamki maç. Bu kadar dar rotasyon ile bu takım her sene yaşadığı Mart sonrası çöküşe göz kırpıyor. Burada karar hocada.. Ya bundan sonraki Moskova maçlarını geniş rotasyon ile oynayıp Avrupa olsada olur olmasa da mantığını benimseyecek yada Atiba , Rodolhfo , Tolga , Töre gibi oyuncuların motor yakmamaları için dua edecek. İşin matematiğinde zaten Beşiktaş bu gurupta işi son maçta deplasmanda Sporting maçına bırakmak istemiyor ise Moskova maçlarında 4 puan çıkartmak zorunda ki oldukça çalışması ve yıpranması gerekecek bunun için.
Dünkü maçta oyuncu bazında yapılacak çok da yorum yok aslında ama bir iki kişi için öncelikle Q17 için birkaç cümle edelim. Sezon başında alındığında da söylediğim gibi tipik bir son 30 dakika oyuncusu artık. Sen bu takımın abisisin , toparlayıcısısın ve çilingirisin gibi süslü sözler ile doldurulup maksimum verim alınması gerekir. Maçın başı itibari ile kuvvetli, konsantrasyonu yüksek savunmalara karşı etkili olamıyor. Bir iki deneyip çalım başarısı gösteremeyince çabucak sinirleniyor ve kendi kapasitesinin çok altına iniyor. Böylece maç içinde 20-25 dakika kaybolup gidiyor.. Quaresma’dan bu şekilde fayda sağlamak çok zor.
İnşalah yanılırım. Atibayı dün Allah korudu..Bir ara hakkın rahmetine kavuşacak diye çok korktum. Hele de Oğuzhan girip üstüne Cenk de sahaya atılınca 75 den sonra Atiba’nın suratında anlamsız gülümsemeler başgösterdi. Koşması hatta yürüyüşü garipleşti. Ayaklarını nereye koyacağını bilmiyor gibiydi..Abartıyorum tamam ama kolay mı bir düşünün? Büyük bir takımın orta sahasında , orta düzey üstü takıma karşı Avrupa maçı oynuyorsunuz ve o anda kadroda Cenk, Töre, Gomez,Q17,Oğuzhan var !!.. Valla ben, ‘’başlarım be oynayacağınız oyuna, siz zevk yapın diye hammallık ediyoruz burada’’ deyip formayı çıkarıp giderdim.. Kanadalı abi iyi dayandı..
Bir çift lafta dünya transfer piyasasına yön veren baronlara edeyim!.. Ya da sorayım.. Bu adına’’ Aquliani ’’ denen vatandaş zamanında 20 MEURO ya Roma’dan Liverpool’a gitmiş !! Canı yanmış ingilizler de az daha 16 – 17 ye Juventus’a satıyorlarmış. Soru çok net.. Bu süslü İtalyan bu kadar çok para yapıyor ise bizim gariban Oğuzhan kaç eder?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bulent.bilirgen@abcspor.com
twitter : @BilirgenBulent