https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

BİR DERBİ HİKAYESİ

Okunması Gerekenler

CIHAT LEVENTEvimiz hemen stadın arkasında olduğu için yürüyerek 10 dakikada Türk Telekom Arena’ya vardık. Uzaktan gelenlerin vay haline!!! Trafik Arap saçı gibiydi, metro ve yürüyüş yolları zaten yetersiz.
Kırık bira şişesi artıklarının ayakkabılarımızı parçalamaması için hep yere bakarak yürüdük. Zabıta memurları ile işportacılar muhabbet halindeydi. Zaten dar olan yollar köfte arabaları tarafından işgal edilmişti. Her yer taklit ürün satanlarla doluydu. Ben Galatasaray Mağazacılık Genel Müdürü olsam orada kuş uçurtmazdım. Burnunun dibinde senin ürünlerinin sahtesi satılıyor… Sizin anlayacağınız kimse işini düzgün yapmıyor…
Stada doğru yürüyen tiplerin ellerinde bira kutuları vardı ve ayakta duramayacak kadar sarhoştular, güçlükle yürüyorlardı. Poliste itişip kakışan sarhoşlar vardı.
RES1Ben futbola para kazandırmamaya yeminliyim o yüzden ürün, bilet vb. hiç bir şey satın almam. Lig TV aboneliğim yok… Çünkü verdiğim paranın doğru kullanılmadığını biliyorum. O yüzden bugün maça davetiye ile gittim. Bilet bulmaya çalışanların vay haline!!! Ortalık karaborsacıdan geçilmiyordu… 15 sene önce satın aldığım Galatasaray logolu bir kazağım var onu giydim. Eşimin Galatasaray atkısını taktım…
Stada girdiğimizde takımlar ısınmak için sahaya çıktılar ve tabi o an tempolu küfür başladı… Kaleci Volkan’ın ne anası kaldı ne avradı… Tamam ben de adamdan haz etmiyorum ama küfür etmek gerekmiyor… Sadece Volkan değil, Emre, Sabri ve Melo’dan da hoşlanmıyorum. Bugün Sabri az oynadığı için bir vukuatı olmadı ama diğer üçü yine oyunu çirkinleştirdiler.
Maç başlamadan önce yapılan saygı duruşu bir grup taraftarın ıslıklarla sabote etmesinden dolayı yarıda kaldı. Maç başlar başlamaz da yasak olan meşaleler yanmaya başladı. Acaba o yasak maddeler stadlara kimler tarafından nasıl sokuluyor???
levent2Maçı oturarak seyreden bir Allah’ın kulu yok!!! Herkes ayakta… Önümdeki genç çocuğu bir güzel haşladım, hiç oralı olmadı… Sonra ben ayağa kalkınca tırsıp başka yere geçti ve böylece iri cüssem sayesinde oturarak maç seyredebildim. Bu arada bütün stadta oturarak maç seyreden tek biz vardık. Kovaladığım çocuk kesin deli falan olduğumu düşünmüştür.
Millet yasağa aldırmadan fosur fosur sigara içti. 15 yaş civarı bir delikanlı sigarasını tellendire tellendire maç seyretti. 18 ini yeni geçtiğini tahmin ettiğim saf ve masum görünüşlü hanım kızımız ana avrat küfürler etti. Ensemizde avazı çıktığı kadar küfür eden adama doğru dönüp gözlerinin içine baktım, önce ne olduğunu anlayamadı ama az sonra suratı kızardı ve yerini terk edip daha rahat küfür edebileceği bir yere geçti.
levent3Galatasaray Fenerbahçe’den biraz daha iyi oynadı, hakem ilk 30 dakikada sarı kartları Galatasaray’a daha kolay çıkarttı ama maçın genelinde oyunun kaderine etki edecek hata yapmadı. Tatsız tuzsuz bir maçtı. Fenerbahçe erken 10 kişi kalınca başka gol yememek için kapandı, Galatasaray’da kontrataktan gol yememek için fazla baskı yapmadı. Keyifsiz bir maçtı…
Evet gelenek bozulmadı… Galatasaray ile aramda garip bir bağ var. Takımda oynadığım yıllarda da böyleydi. Ben Fenerbahçe karşısında hiç yenilgi yüzü görmedim. Galibiyete sevindin mi derseniz, evet Galatasaray kazandığı için memnun oldum ama pek sevinemedim. Şampiyon olmadıktan sonra Fenerbahçe’yi yenmenin benim için anlamı yok. Fenerbahçe’yi yenmeden şampiyon olmanın da pek anlamı yok. Uzun lafın kısası ezeli rakibini yenerek şampiyon olmak en güzeli… Yani ezeli rakip olmadan hayat çok yavan… İyi ki varsın Fenerbahçe…

cihat.levent@abcspor.com

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular