Ana karadan, eski kıtadan NBA Draft’ine hazırlanan her gence Darko Milicic, Zarko Cabapkapa veya Nikoloz Tsikitishvili muamelesi yapıldığı zamanları bir nebze olsun geride bırakabildik. Bakalım bu sene kimler Avrupa’dan NBA’e akmanın peşinde?
1) Kristaps Porzingis: Hayatımıza ilk olarak 2013 U-18 FIBA Avrupa Şampiyonası’yla girdi Porzingis. Orada, kendi evindeki turnuvada 4. olan takımın, bir diğer uzun (ve caymadan evvel, bu seneki draft adaylarından biri olan) Anzejs Pasecniks ile beraber temel taşıydı kendisi; ve her nasılsa, 4. olmuş bir takımdan bu iki uzun birden turnuvanın ilk beşine seçilirken, şampiyon takımdan, yani bizden, sadece tek bir oyuncu (Kenan Sipahi) o beşe girebilmişti. Peki, ev sahibini kayırma teşebbüsü müydü böylesi bir adaletsizlik, yoksa Pasecniks ve Porzingis’te sıradışı bir şeyler var mıydı? Doğrusu, Hırvatların genç Dragan Bender – Marko Arapovic yapılanması neyse, Porzingis ve Pasecniks de birebir aynısı. Yani birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar ve devleşiyorlar her iki pota altında da. Gerçi ben Arapovic ve Pasecniks’i Bender ve Porzingis’ten üstün tutarım ama, orası neticede NBA; yani oyuncunun fundamentalinden ve zekasından ziyade fiziğine, atletizmine önem veriyorlar.
Ezcümle, Porzingis, hücumda boyalı alan civarından atletizmi ve hook’ları ile etkili olan, fakat asıl verimini savunmada gösteren bir pivot. O kadar geniş bir kol açıklığı var ki, şahane seviyedeki zindeliği, konsatrasyonu, zamanlaması ve refleksleri ile birleşince onu yeni bir Andris Biedrins olmaktan çok daha öteye götürüyor daha şimdiden. Hücumu eksik. Ama elbet gelişir. Üst sıradan seçilmek için gerekli tüm atletizme ve savunma içgüdülerine sahip. Lakin sakatlıklar onu da Biedrins veya Bargniani kadar etkiler mi, işte orası muamma. Çünkü müzmin sakat olmaya çok yakındır böylesi uzun ve atlet oyuncular (bu risk, Dragan Bender için de muteber; böyle isimlerin atletizmleri gidince her şey bitiyor onlar için). Lottery seçilebilir, ilk beş seçilmesi çok muhtemel.
2) Mario Hezonja: Daha bu yaşında üçlük rekorlarını alt üst etti bu genç adam Barcelona formasıyla. Savunma henüz yok, fakat makinalı tüfek gibi şut göndermek var potaya. Bilhassa da üç sayı gerisinden çok istikrarlı. Penetreleri veya potaya yakın top aldığındaki tercihleri fena değil. Ama topsuz oyunu da üst düzeyde değil. Savunmasını da toparlaması ve uçarı bir Nihad Djedovic gibi oynamaktan kaçınması şart. Potansiyelli görülmesinin sebebi, artık NBA’de oyunun iyiden iyiye üç sayılık atış temelli oynanıyor olması.
Muhtemelen gider gitmez Marco Belinelli muamelesi görmeye başlayacaktır takımı tarafından. Süper skorer olma ihtimali var mı? Var. Peja Stojakovic, Carlton Myers ve İbrahim Kutluay karışımı bir oyun anlayışına sahip olduğu için Hezonja, isterse ileride maç başına 15-20 sayı atabilen bir kısa haline gelir. Gelir gelmesine de, savunma ve fizik eksiklerini gidermesi şart.
3) Guillermo Hernangomez: Kardeşinden çok daha potansiyelli olan bu İspanyol pivot, hemen her müsabakada eşleştiği rakibinin canına okuyan bir mizaca ve hırsa sahip. Daha şimdiden Gasol biraderlerin veliahtı olmayı başardı. Açıkçası, bu draft’e giren tüm diğer Avrupalılar’dan çok daha tehlikeli, etkili ve potansiyelli bir isim. Lakin, keşke zekası kadar da fiziği olsaydı. O vakit Porzingis için bu kadar senaryo dönmezdi. Gençler seviyesinin her basamağında şu ana dek harikalar yaratan “Willy”, bana oyun yapısı olarak Joe Arlauckas ile Vlade Divac’ın dengeli bir karışımıymış gibi görünüyor.
İşin ciddiyetinin farkında olmamıza yetecek bir kıyas. Savunmada yeteneği gayretinden fazla olduğu için, sanki sadece hücum yönü dominantmış gibi durabilir. Fakat, Willy zaten Marc değil Pau Gasol’un üslubuna daha yakın, yani abes bir durum yok ortada. Fizik eksiğini toparlayıp hırsını olumlu kullanırsa, bir NBA takımına 10 yıl üst düzey hizmette bulunur. Bekliyoruz.
4) Mouhammadou Jaiteh: Trabzonspor’u son salise basketiyle eleyip bu sene Eurochallenge kupasını kaldıran Nanterre ekibinin bel kemiğiydi Jaiteh. Takımın skor yükünü değil, savunma ve alan paylaşımı yükünü sırtlıyordu. Ağır işçiydi. Boy eksiğine karşın atletizmi ve azmi ile fark yarattı. Basketbolu üst düzeye müsait değil gibi görünebilir, fakat bir Boris Diaw – Chris Kaman potansiyeli olduğu da ortada. Hele ki pasörlüğünü Diaw kadar geliştirebilirse. Jaiteh, Avrupa’nın pek çok kulübünün, ister ilk beşinde isterse de benchinde muhakkak görmek isteyeceği, “faydalı” bir oyuncu.
Bilhassa da her iki potanın altındaki ribaunt canavarlığı, atletizmi, kütlesi, gücü ve topu elinde istememesi özellikleri sayesinde, pek çok NBA takımında iş bulabilir. Yeter ki, boyu uzasın (veya Jaiteh eski usul bir 4 numara olacak kadar geliştirsin skor gücünü). Not: Jaiteh aslında anne tarafından Gambiyalı, baba tarafından ise Senegalli. Tıpkı, pek çok göçmen kökenli Fransız gibi.
5) Nikola Milutinov: Sırplar’ın Kristic’ten sonra çıkardıkları pivotlar Stimac ve Raduljica olduğu için işleri kolay gitmiyordu, fakat Boban Marjanovic o açığı fazlasıyla kapatacak gibi görünüyor. Gelgelelim, yeni nesilden gelen Milutinov da var ellerinde. Milutinov bana en çok gençler seviyesinin efsane dev pivotu Nedzad Sinanovic’i anımsattı esasen. Bu yaşında Partizan’da iki şampiyonluk bir de Euroleague tecrübesi yaşamış olması onun için çok büyük bir artı; hatta ligde double – double kokan ortalamaları da var. Velakin, hırsı yok. Savunmada yırtıcılığı, deliciliği ve caydırıcılığı yok. Zira sırf blok tehdidi yaratan yumuşak bir uzun kimseleri NBA’de tatmin etmez.
İşte bu yüzden Sinanovic’i çağrıştırıyor bana. Umarım kaderleri benzemez. 2.10’un üzerindeki bir oyuncu için gayet iyi bir faul atıcısı olması başlı başına bir artı puan, da zaten Sırplar’da bunlara hep alışığız. Milutinov’un sıyrılmak için bir şeyler yapması lazım. Mesela draft edilir edilmez NBA’e gitmesin, en az bir – iki sene daha ortalamanın üstü bir Euroleague takımında pişsin. Çünkü o’nun vaziyeti atletik ve savunmacı Porzingis’ten de, hırslı hücumcu Willy’den de kötü. O, bu iki uzunun sahip olduklarının hiçbirine bu sivrilikte sahip değil.
6) Cedi Osman: Bu seneki gururumuz. Efes hücumunun yapı taşı değil, bitirici halkasıydı daha bu genç yaşında. Zaten yeteneklerini biliyoruz; penetre ile adam geçme ve oyun yaratma özelliği, dinamizmi, ribaunt kovalayıcılığı, savunma hırsı hep malumumuz. Tek bir sorunlu yönü var; istikrarsız dış şutu. Bu sene boş kaldığı pek çok pozisyonda ıska geçmese, muhtemelen daha bu yaşta takımının sayı kralı olacaktı. Zira artık oyun 3 numara odaklı hücumları seviyor ve Cedi de o bitirici 3 numara olma konusunda önemli adımlar atıyor. Şutunu geliştirirse, fizik eksikliği de önemini yitirir. Cedi’ye dair en büyük endişem, bileğinde herhangi bir müzmin sakatlığın başlamaması.
Eğer nüksetme halleri ortaya çıkarsa, hızını ve çabukluğunu yitireceği için oyunu çok geriye gider. Seçilse bile bu sene NBA’e gitmeyip Efes’te bir yıl daha emsalsiz bir tecrübe kazanacağı için, pişip olgunlaşmış bir nefer halinde gidecek Amerika’ya günü geldiğinde. Sizi bilmem ama, benim Cedi deyince aklıma halen ilkin 2014 Finlandiya maçında Kopponen’e yaptığı savunma ve yarattığı o mucize geliyor. Gençler seviyesinin, ortamına bir gömlek büyük gelen yıldızı o. Ve umarım doğru zamanda doğru takıma gider (eğer NBA’e gidecekse). Stil? Haluk Yıldırım ve Volkan Aydın’ın tüm artı özelliklerini eklediğimiz bir Andrea Meneghin diyelim. Önü çok açık görünüyor. Umarım yanılmam.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : efe.ozenc@abcspor.com
twitter : @efe_ozenc